2/pasta

335 67 66
                                    

sabah uyandığımızda Jisung gayet normaldi hiçbir anormal bir konuşma sergilemiyor veya etraftaki herhangi bir yere dik dik bakmıyordu. Mutfağa geçip kahvaltıyı hazırlamaya başladım.

Beraber yemek yiyip salona geçtik.

"Aşkım istersen seni bugün dışarı çıkarayım hava alırsın hem"

"hmm iyi olur bu sıkıcı evdende kurtulmak istiyorum"

"istersen evini satabiliriz"

"olmaz" demişti çok hızlı bir şekilde

"iyi madem sen bilirsin, git üstünü değiştir çıkalım"

Jisung kafasını sallayıp odasına doğru gitti. Birkaç dakika sonra muhteşem ışıltısıyla salona geri geldi. Gerçekten çok seviyordum minik bebeğimi 2 yıldır hayatımı güzelleştiren tek şeydi.

Ayakabımızı giyinip evden çıkmıştık. Arabaya binip sahile doğru sürdüm. Arabayı kenara park edip indik. Biraz sahilde yürüdükten sonra kumlara indik. Yere oturup öylece denizi izlemeye başladık, sohpet ediyor zaman geçiriyorduk.

"sana çıkma teklifi ettiğim yer burasıydı değilmi" diye sordum jisunga doğru dönerek

"hahaha evet, hiçbirşey diyemeyip lafı birbirine dolamıştın sonrada-" jisungun lafını bölmüştüm çünkü şuan ikimizin dudakları birbirine değiyordu. Elimle Jisungun boynunu kavrayıp zevkle dudağını emiyordum. Bir kaç saniye sonra ayrılıp,

"sonrada aynı böyle öpmüştüm seni hatırlıyorsun değilmi"

"evet" dedi gülerek, aynı zamandada kendi dudağını ısırmıştı.

Biraz daha sohpetten sonra ayağa kalkıp "hadi artık seni evine bırakayım bende evime geçeyim" dedim

"beni evime götürmesen"

"Jisung korkuyor musun"

"onlar beni korkutuyor napabilirim, lütfen beni yalnız bırakma"

"tamam gel bir kaç gün bende kalırsın"

bütün şirinliği ile yerden kalkıp "benim hayatım beni kırmaz tabii" diyerek yanağıma teşekkür öpücüğü kondurmuştu.

Arabaya doğru el ele yürüyüp bindik. Evime yetiştiğimde kapıyı açıp Jisungun önümden geçmesi için kenara çekilip elimle geç dercesine içeriyi gösterdim. Jisung önümden geçip direkt salona gitmişti. Bende içeri grçip kapıyı kilitledim, salona girdiğimde jisungu koltukta zıplarken gördüm.

"lan oğlum zıplama"

"hah zıplıcam"

"gel biz pasta yapalım"

"Minho yani makarna sevmediğimi bilmiyor musun"

"ne makarnası manyak mısın normal pastadan bahsediyorum"

"tamam hadi yapalım"

Jisungun kolundan çekiştirerek mutfağa girmiştik. Kapının arkasından bir önlük çıkarıp kendime taktım, sonra bir tane daha çıkarıp Jisunga taktım. Belini sarmak hoşuma gidiyordu, bir kaç saniyede sarıldıktan sonra pastamızı yapmaya başladık.

bir kaç dakika sonra pastayı fırına atıp elimizi yıkamaya lavaboya gittik. Jisung birden üstüme su sıçratmaya başlamıştı

"Lan ıslatma"

"hehe şerefsizim ıslatcam"

"bende ıslatırım ozaman" Jisungla birbirimize su sıçratmaya devam ediyorduk. Bi süre sonra üstümüz tamamen ıslanmıştı. Üstümüzü değiştirmek için odama doğru gittik. Jisung yatağa oturup beklemeye başladı ben ise dolaptan kıyafet çıkarıyordum. Üstümüzü değiştirip salona geçtik. koltukta oturup telefonlarla oyun oynuyorduk

"Lan Minho mal mısın adam önünde"

"ay dur öldürdüm galiba"

"sen değil o seni öldürdü salak"

"ha öylemii"

Jisung sinir küpüne dönmüştü resmen. Biraz daha oynadıktan sonra mutfağa gidip pastayı fırından çıkardım. 2 dilim kesip tabaklara koydum. Jisung ile beraber yedik.

Be Quiet |ᴹᶦⁿˢᵘⁿᵍ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin