8/asılı beden (F)

250 41 104
                                    

uçaktan inmiştik ve şuan taksiyle evimize doğru gidiyorduk.

"Minho ben artık kendi evimde kalmak istiyorum"

"Jisung emin misin"

"neden olmayayım?"

"sen emin misin"

"lan evet"

"yoo sen jisungsun" dedim. Jisung göz devirip yolu izleneye devam etti

taksiciye önce jisungu eve sonrada beni bırakmasını istedik taksici kabul edip yola devam etti. İçimde bir endişe olmuştu Jisung evinde kalmasın istiyordum ama jisung zaten yaşadıklarını ilaçlar sayesinde unutmuştu. Çok güvenemesemde kabul etmiştim.

***

aradan birkaç gün geçmişti, yarın düğünümüz olduğu için sabah 8 gibi changbinleri havalimanından almaya gidecektik. Jisung kendi evinde kalmaya başlamış ve düzelmişti. Jisungu arabayla evinden alıp havalimanına gittik. Etrafa göz gezdirdik ama changbinleri bir türlü bulamadık

"Ya sabır nerde bu adamlar"

"off minho daha erken gelmeliydik"

"erken gelmek ne alaka"

"tam girişte beklerdik"

"bekle arıyım... alo changbin...lan nerdesiniz amına koyayım çıkışa doğru gelin... tamam baybay"

Çıkışa doğru gidip changbinleri beklemeye başladık çok geçmeden de karşıdan jeongin, Seungmin, Felix, Hyunjin ve changbinin geldiğini gördük. Onlara koşup sarıldık ve selamlaştık

"ayy özlemişim lan sizi" (lix)

biraz sohpetten sonra arabama doğru gittik.

"Arkadaşlar arabaya bi şekilde tıkışın işte"

Arabada bazı kişiler kucak kucağa oturmuş olsalarda idare edecektik. Changbin ve arkadaşlarına bizim evde kalmalırını teklif etsemde kabul etmeyip otelde kalacaklarını söylemiştlerdi.

Onları yakınlardaki bir otele bıraktıktan sonra arabada jisungla yalnız kalmıştık.

"jisung zaten düğün yarın istersen bizde ka-"

"evet aşkım zaten düğün yarın yarından sonra beraber kalmaya başlarız"

kısa bir sessizlikten sonra jisung devam etti

"davetiyelerin hepsini dağıtmıştık değilmi"

"evet tüm akrabalarımıza gereksiz olanlara bile 'ayıp olmaması için' verdik"

"tamam ozamann" mutluluktan ellerini alkışlamıştı jisung, ağzı kulaklarına varacaktı neredeyse. Sanırım benimde ağzım öyledi, ikimizde çok mutluyduk artık.

Jisungun evinin önüne yetiştiğimizde jisunga döndüm

"yarın 8de seni almaya geleceğim damatlığını giy ve hazır ol"

"tamam daddy" diyerek sırıttı ve dudağıma minik bir öpücük kondurarak arabadan inerek evine girdi jisung. Bende evime gidip çok geçmeden yattım.

***

saat akşam 7.30 gibi son hazırlıklarımı yapıyordum az sonra düğünümüz vardı ve gerginlikten ölüyordum. Parfüm şişesini üstüme bocalayıp jisungu evinden almak için yola çıktım. Bir kaç dakika sonra Jisungun evinin önündeydim. Yedek anahtar yanımda olduğu için kapıyı açıp içeri girdim

Jisung diye seslendim fakat karşılık alamadım. Salona ve mutağa göz attıktan sonra jisungun odasına girdim. Yoktu odasında da yoktu. İyice telaşa kapılmıştım içimdeki korkuyu ilik ilik hissediyordum. Ve son olarakta banyo kapısının önüne geldim. Kapı kapalıyıdı

Kapıyı bir kaç kere tıkladım ama ses gelmedi. Ses grlmeyince içeri girme zahmetinde bile bulunmadan direkt salona geri döndüm. Ayakta yürüyerek yuvarlaklar çiziyordum aynı zamandada tırnağımın kenarını kemiriyordum. Diğer elimde ise telefonla jisungu aramaya başladım.

'aradığınız kişi şu anda telefona ceva-'

telefonu hızla kapatıp, nerde olabiliceğini düşündüm. Bodrum evin bodrumunda olabilirdi belkide bu yüzden seslenişlerimi duymamıştı. Boduma inen merdivenlerden hızlıca inip bodruma geldim. Etraf zifiri karanlıktı. Kenardaki prize basıp ışığı açmamla tavandan sarkan boynuna ip geçirilmiş cansız bedeni gördüm

Yıkılmıştım, resmen ayaklarım tutmuyordu artık. tökezleyerek yaklaştım, gözyaşlarıma artık engel olamıyordum. İntihar etmesi imkansızdı altında sandalye yok birşey yoktu. Jisungum öylece ölmüştü. Biri mi yapmıştı falan derken kafamdan aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissettim. Jisungun bahsettiği cinler...

tam aklımda bu gezerken yerdeki kağıt dikkatimi çekti.

'ben değil onlar yaptı'

jisungun önüne yere dizlerimin üstünde çöküp daha da şiddetli ağlamaya başladım.kağıt göz yaşlarımdan çokça ıslanıp ortadan ikiye bölünmüştü. O sırada bir ses duymaya başladım ses yankılanarak çoğalıyordu

'sen yaptın'

'sen yaptın'

'sen yaptın'

aniden boğazımdan eller hissettim. Sanki boşluk beni boğmaya çalışıyor gibiydi. Nefes alamamaya başladım. Oracıkta bayılmışım. Gözlerimi açtığımda kendimi hastanede buldum. Hemen yatırıldığım yataktan kalkıp başımda doktor chan'ı gördüm.

"ji-jisung nerde"

"ne jisungu minho"

"o ölmedi değil mi"

"öyle biri yok minho"

"ne demek yok chan kandırmaya çalışma beni"

"Minho seni kandıran ben değilim sen kendini kandırıyorsun"

"ne demek istiyorsun?"

"tekrar unutmuşsun. Minho sen ve Jisung asla sevgili değildiniz lise yıllarında sen jisunga aşık olmuştun fakat jisung seni zorbalayıp aşkını reddetmişti o zamanlarda jisung trafik kazası geçirip ölmüştü, sen de bunu kaldıramayıp kendince hayaller kuruyorsun. Minho sen şizofrensin şu anda bu yüzden hastanedesin. Jisungla hiç birşey yaşamadın"

"ne, ne diyorsun sen"

yaşadığım şokla anılarım film şeridi gibi önümden geçmişti. Haklıydı bunca zaman asıl şizofren bendim.

❈❈❈

ne biçim bir final yaptım çıldırıyorum
eğer ağlayan varsa döverim kimse benim yüzümden ağlamasın :/
fici yazarken bana destek olanlara özllikle de hyunsluv1'e çok çok teşekkür ederim
okuduğunuz için teşekkür ederim🐢💕
tekrar görüşmek üzere....

Be Quiet |ᴹᶦⁿˢᵘⁿᵍ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin