değişen kalpler

259 39 46
                                    

♧♧♧

"Abi! Abi! Beni oraya kaldır... Lütfen."

İsteğim üzerine hemen bacaklarımdan tutularak kaldırıldım ve dalın üzerindeki kelebeği avuçlarıma hapsettim. Kıkırdayarak yere indiğimde, "Yakaladım!" diye çığırdım. Abime göstermek için arkamı gördüğümde yüzüm düştü.

"Sen..."

"Bakayım kelebeğine."

"Sen bakma! Pis Heeseung." dedim kelebeği kendime saklayıp yürürken. Abimler etrafta yoklardı ama sesleri geliyordu.

"Neden? Baksam olmaz mı? Eminim senin kadar güzeldir."

Hızlıca ona dönerken ayağım kaydı ama hemen tuttu ve ben bunun için endişelenmeden, dik dik konuştum.

"Güzelim ben, değil mi?"

"Evet. En güzel kurt sensin."

"Daha dönüşmedim ama..." Omuzlarım düştü. Dudaklarım büzüldü. Küçük elleriyle, küçük yanaklarımı kavradı.

"Dönüşmene gerek yok ki bunu söylemem için. Senin için güzel. Hem eminim ki, kendi benliğine kavuştuğunda da en güzeli sen olacaksın."

Bir süre ona baktım, o da bana baktı. Avuçlarımda ki kelebek haraketlenince, onu daha fazla rahatsız etmek istemediğimden avuçlarımı açtım ve haraketlenmesine izin verdim.

Beyaz kanatlarının uçlarında kahverengi çizgilerle, belki de hayatımda ilk defa gördüğüm beyaz kelebek havalandı ve uçmaya başladı.

Kelebeği izledi, izledi ve izledi. Gözleri bana kaydı.

Aniden ondan sıyrıldım ve uzaklaştım.

"Yine de gıcıksın, Lee Heeseung."

Yüzünde hafif bir tebessümle elleri boşluğa düştü. Dokuz yaşında, sadece kelebeklerle anlaşabilen bir çocuktum ben. Benden yaşça büyük abimin arkadaşının 'o bakışı' bende farklı hisler uyandırıp, eve gidip saatlerce ağlamama sebep olmamalıydı. Bu kadar anlamlı bakmamalıydı bana.

Hızlıca arkamı döndüm ve yosunlara rağmen koşmaya başladım. Bir yandan da çığırıyordum. "Abi! Abi!"

Koca bir meşenin altında arkadaşlarımızla duran abimin kollarına atladım ve göğsüne sığındım. Yüzümü hafifçe kaldırıp arkamı dönerken, sakince buraya yürüdüğünü gördüm. Sonra abim kollarını bana sardı.

"Meşenin üstüne yaparız işte." dedi eliyle saçlarımı okşarken.

"Çok güzel burası!" diye heyecanla konuşan Jungwon'un sesini duyunca abimden ayrıldım. Ellerini tutup onun heyecanınaa katılmak istedim. "Hem göle de çok yakın! Sana yüzmeyi öğretirim."

Hafifçe eğilerek zıpladım sevinçten ama gölden dolayı etrafa yayılan yosunları unuttum ve ayağımın kaymasıyla yere yapıştım. Sıkı sıkı elini tuttuğum Jungwon'nu da kendimle sürükleyerek...

eyes on fire, heesunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin