adak

336 29 69
                                    

♧♧♧

Bazen kendinizi IMBD'den tam puan almış bir filmin içinde hissettiğiniz oldu mu? Sanki her şey oyunmuş gibi. Baş karakter ise sizsiniz. Oyunlar ve kurallar sizin üstünüzden dönüyor gibi. Ana karakter hep olayları çözüp mutluluğa kavuşurdu ama benim depresif kişiliğim bu çıkarıma izin vermedi. Olayları çözmeye veya kuralları bozmaya yetemedim. Ortadan kalkarsam film sona erer diye düşündüm ve bir kez muhtemelen son kez daha kendimi ormana bakan penceremin üstündeki çıkıntıya otururken buldum.

Tertemizdim. Banyo yapmış ve temizlenip süslü kokulara bürünmüştüm. Üstümde kurdumu temsil eden beyaz bir gömlek ve pantalon vardı. Saçlarımı Jungwon sabah erkenden gelerek buklelendirmiş ve bukleler bozularak tatlı bir dalgalanmaya dönüşmüştü. Dudaklarımda o gün utala sıkıla sildiğim parlatıcı bol bol yer edinmiş, onun dışında başka bir şey sürmemiştim. Ellerim bu gece son kez boynumda asılı kalacak kolyeme gitti ve parmaklarımla onunla biraz uğraştım.

Bugün dolunay vardı.

Susuma'ya ilk ve son kez bizden çok uzak bir sürüye giden teyzemin töreninde şahit olmuştum. Geleneklerimize göre ilerliyordu.

Heyecanlıydım.

Pişmanlık veya tereddüt asla yoktu. Gelecekleri ve yapacaklarımızı düşünüyordum.

Bu gece uyuyamamıştım. Yine penceremin önündeki çıkıntıda saatlerce oturuken sabah saatlerine doğru uyuyakalmış ve bir rüya görmüştüm. Onlarca ölü kurt. Kan. Hepsinin üstünde bembeyaz kıyafetlerle ben. Onca kana rağmen üstümde tek bur leke bile yoktu. Ölü kurtlardan oluşan o tepeden aşağıya baktığımda ise onu gördüm. Gözlerim korkuyla açıldı ve uyuyakaldığım pencere kenarından dışarıya baktığımda da onu gördüm. Siyah kurdu dışarıdaydı. Acı acı uludua ve gitti. Sabah saatlerinde kapımızın önünde olması onunda uyuyamadığını gösteriyordu.

"Çiçek, Heeseung geldi." İçeriye paldır küldür giren Jake ile irkildim. Ona döndüm dışarıya odaklandığım pencere kenarında. O bana eşlik edecektı. Gri bir gömlek ve siyah bir pantalon giyinmişti. Sarı saçlarını yana atmış özenmişti. "Onları bekletmek hakkım."

"Elbette, çiçek." dedi kapıya tutunmayı bırakarak. Odada kalmak istediğimi anlayınca yavaşça içeriye girdi ve kapıyı kapatarak, kapıya yaslandı.

"Ne düşünüyorsun?" dedim.

"Hangi konuda? En yakın iki arkadaşımın bağlanması hakkında mı?"

Güldük ikimizde.

"Bağlanmanın başlangıç olduğunu ikimizde biliyoruz. İlerisi beni daha çok korkutuyor ama."

"Heeseung sana zarar vermeyecek."

Tanrım. Niye herkes bana bunu söylüyordu? Bunun olmayacağını bende biliyordum.

"Ben daha çok Alaca olduğum için kalbimi söküp almak isteyen kahinlerden endişeliyim ama Alfa Lee Heeseung"da bir tık korktucu." Ona yaklaştım.

"Kahinlerin kardeşime dokunmaları için önce benim dişlerimi sökmeleri gerekiyor." Kendinden o kadar çok emindi ki şaşkınca durdum. Sonra Jake ile aramızda geçen her zamanki garip bakışmadan geçti.

"Pekala bu güzelliği teslim etmem gereken kurtlar var."

"Kurda kuzu emanet ediyorsun." diye şaka yaptım koluna girerken. Kapıyı açarken kıkırdadı ve beraber merdivenleri inmeye başladık. Terliyordum. Sıcak değildi ama ben su döküyordum. Dış kapıya geldiğimizde de Jake bana kısaca baktı ve gözlerimi kapattım. Onayı aldıktan sonra kapıyı da açtı ve gıcırtılı verandamızda adımladık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 17 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

eyes on fire, heesunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin