Hayat kırıklığı

106 4 4
                                    

İstanbul usul usul tüketiyor beni Süveyda. Kaldırımlarında yürürken tökezleyip düşüyorum ve sonra evimin o dik yokuşunda açıyorum gözlerimi. Durduğum yer hep aynı. Yokuşun başında ben ve yanımdan geçen tanımadığım yüzler. Bedenimi koyduğum yatağımdan uzaklaşamadım. Bazen yüksek bir binanın son katına çıkıp kendime oradan bakıyorum. Hala aynı ben, değişen bir şey yok Seni sorduklarında tarif edemiyorum, bu yüzden akıllı olduğumu da düşünen pek yok. Aslında oturup uzun uzun bahsetsem bir ihtimal mantıklı bakabilecekler ama nafile, dilim seni betimlemeye yetmiyor. Her cümlem bir öncekinin benzeri, artık ne seni ne de bu şehri konuşmak istiyorum. Yoruldum, çaresizim ve param yok. Göz bebeklerim sızlıyor, dudaklarımda eziyorum sigaramın filtresini. Hayaller beni bitiriyor Süveyda. İçinde sen olan, olmayan. Şu koskoca şehirde yapayalnızım. Kendime dokunamayacak kadar aciz bir halde, kurak toprağa serptiğim hayallerimi yeşertmeye çalışmak kadar saçma bir çaba içerisindeyim. Salak bir gülümseme var şuan yüzümde. Çünkü sen de yoksun, yani hiç olmadın ve aptal gibi ardından yazıp duruyorum. Aklım yerinde sadece hayata kırgınım, çünkü ben böyle olacağını hiç hayal etmemiştim. 

GİDİŞİNE NOTLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin