4- Aɢʀᴇᴇᴍᴇɴᴛ

2.9K 267 165
                                    

Bol bol yorum ve oy istiyorum. Vote ve oy sayısına göre yb geliyor haberiniz olsun.!!

Dikkat!!! Bu bölümden sonra artık rahatsız edici unsurlar, argo ve betimlemeler olacaktır.! Ona göre fici okuyun. Hassasiyetiniz varsa fici direkmen bırakıp başka bir fic okuyabilirsiniz.!!

İyi okumalar...

Sevgilerle Victoria ailesinin gölge avcılarına..

•••

En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.

Victoria°

Etrafımda seslerin yoğun bir şekilde geldiğini fark ettiğimde, zaman kavramını yitirmiştim.

Herkes hep bir ağızdan konuşuyordu, bu benim başımın daha ağrımasına sebebiyet veriyordu.

Birbirine acı içerisinde yapışan gözlerimi, zorda olsa titreştirerek aralamayı başardığım da kısık bakışlarım ve puslu görüş alanıma Jiminin bulanık yüzü girdi.

Hepsinin birer rüya olduğunu düşündüğümü sansam da, zihnim de en son yaşadıklarımı hatırlayınca gözlerimi kırpıştırarak kendime geldim.

Siyah sıvıyla bulandığımı ve kırmızı gözle olan ama hâlâ ne olduğunu bilmediğim yaratığın beni öptüğünü, varla yok orası hatırlıyordum.

"Tanrım, iyi misin Jungkook? Beni duyuyor musun?" Elleriyle yüzümü avuçlayıp, panikle ne yapacağını şaşıran Jimine dolu olan gözlerimle bakmış. Sonra annem aklıma gelmişti.

"Ona veda bile edemedim Jimin." kısık sesimle konuşmuş, kendimi daha fazla tutamadan göz yaşlarımın yanaklarıma, ardından da çeneme kadar akmasına müsade etmiştim.

Göz yaşlarım benden bağımsız bir şekilde akarken Jimin ise hiç düşünmeden beni doğrultup, ona sarılmamı sağlamıştı.

Jimine hızlı bir şekilde sarılıp daha fazla ağlamaya başlamıştım. Ağlamalarım daha fazla şiddetlenerek hıçkırıklara dönüşmüştü.

Anneme ne olduğunu bilmiyordum, tek duam ise onun iyi olmasıydı. Babam onu bulduysa ne olurdu tahmin bile edemiyordum.

Yıllardır babama sadece nefret duygusu besliyor, bu duygudan öte geçemiyordum. Bizi bu hâle düşürdüğü için de hem sinirli hem de öfkeliydim.

Jimin bana sıkıca sarılmış, "Merak etme. Ben senin yanındayım." kısık sesle konuşarak sırtımı sıvazlamaya devam etti.

Ağlamalarım biraz daha dinmiş, burnumu çekmeye başlamıştım. Gözlerimi kırpıştırarak biraz daha kendime gelmeye çalıştım.

"Ben şuan neredeyim?" sesimin sadece Jiminin duyabilecek şekilde söylemiştim. Şuan etrafımızda bir çok elf vardı. Bana bağıran elf komutanı da buradaydı.

Komutan ise bana dik dik bakarken pek rahat olduğum söylenemezdi. Sanki bir hareket yapsam öldürecekmiş gibi bakıyordu.

Jiminin sıkı sarılmasından ayrılmak için hafifçe öksürmüş geriye doğru çekildim. Jimin ise ne oldu bakışları atarken yavaşça arkasında duran elfleri göz ucuyla işaret ettim.

Hızlı bir şekilde anladığını belli etmiş "Bizi yalnız bırakın! Komutan, misafirimi korkutmayı kes!" Gür bir sesle bağırmış bana kötü gözlerle bakan komutana karşı sinirlenmişti.

Herkes yavaş yavaş dışarı çıkarken komutan bende olan gözlerini çekmiş "Prensim, bu gölge avcısının ne olduğunu bilmiyoruz. Onu krallığa almamız uygun değil. Babanızın bundan haberi bile yok." Komutan büyük bir ilgiyle Jimine bakarak söylemişti sözlerini.

Devil's Blood - TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin