🥀🥀🥀
Güneşin doğacağını belirtircesine gökyüzü açık maviye dönerken düşünmeyi bıraktım ve ağaçtan indim. Etrafta öten kuşlara kısaca baktım. Ne kadar da sorunsuz ve kısa yaşamları vardı?
Kendi kendime gülüp vampir hızında eve geri döndüm. Basit canlıların kısa yaşamlarını fark etmeye lüksüm yoktu. Sonsuz ve her anında farklı bir olay olan yaşamım varken, onları fark etmek benim için bir lükstü.
Sessizce evin kapısını açıp içeri girdim. Mutfaktan gelen tıkırtıları duyunca oraya yöneldim. Kafamı kapının kenarından uzatıp baktım. Anthony'nin annesi Melanie kan içiyordu. Uzun bir süredir odasından çıkmıyordu. Kan da içmediği için kurumuştu. Yavaşça yanına ilerledim. Kuruduğu için duyuları da biraz körelmiş olmalıydı ki beni fark etmemişti.
"Merhaba." seslenince irkilerek bana baktı. Hafifçe gülümsedim. Ağzındaki kanı hızlıca yutkundu.
"Merhaba." yavaşça konuşup elindeki torbayı indirdi. Gözüm kan dolabının üzerindeki tamamen içilmiş beş torbaya kaydı. Gerçekten kurumuş olmalıydı.
"Bir daha bu seviyeye gelene kadar kendini aç bırakma." omzuna elimi koyup babacan bir tavırla konuştum. Buruk bir şekilde gülümsemekle yetindi.
"Biz vampirler için aile bağı o kadar da önemli olmasa bile hâlâ senin bir çocuğun var. Üstelik daha on üç yaşında. Öylece terkedebileceğin bir yaş değil." elimi omzundan çekip mırıldandım. Mahcup duruyordu. Bileğimi ısırıp uzattım. Tereddütle bana bakınca kafamı sallayarak onayladım. Uzanıp yavaşça iyileşmeye başlamış bileğimi ısırdı ve kanımı içmeye başladı. Diğer elimi saçları arasına sokup saçlarını tuttum. Aşırıya kaçarsa kafasını çekecektim.
İki yudum kadar içtikten sonra kendisi geri çekildi. Vücudu hızlıca eski dolgunluğuna kavuştu ve canlılıkla parlamaya başladı. Duvardaki havlulardan birini alıp bileğime bastırdım. Melanie de dikkatle bana bakıyordu.
"Safkansın değil mi?" usulca sordum. Kafasını sallayarak onayladı. Ben de kafamı sallayarak karşılık verdim.
"Safkanlar için melezlerin vücudundaki kan yaşam iksiri gibidir ama bunu kimse bilemez. Unutacaksın da birazdan." mırıldanarak dolaptan bir kan torbası çıkardım. Melanie'nin bakışları donuklaşınca yanından geçip mutfaktan çıktım. Melezlerin kanı içtikten sonra kısa süreli sersemlik etkisi yaratırdı ve sonrasında da kanını içtiğiniz anı hatırlayamazdınız. Tahminimce bu melezlerin diğer vampirlerden korunma yöntemiydi. Kanımızın yaşam iksiri gibi olduğu fark edilirse safkan vampirler sürekli içmek isterlerdi. Eğer kanımın böyle bir etkisi olduğu öğrenilseydi, ailem bile beni besi hayvanı olarak kullanırdı. Eskiden insanlara gösterilen muameleden daha kötü bir muamele görürdüm. Kimsenin kanımı içmesine kolay kolay izin vermezdim ama zaman zaman gerçekten ihtiyacı olan vampirler olmuştu. O sayede keşfetmiştim ben de kanımın bu özelliğini. Mesela bazen annem çok yaralı olurdu. Onunla yalnız kaldığımız bir anda içmesini sağlar ve onu çok fazla insan kanıyla beslediğimi söylerdim, biraz da kanıt oluştururdum. Safkanlar dışındakiler bu kadar sihirli bir canlandırıcı etki alamazdı. O yüzden fark etmezlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hibrido Hilezkorra {BXBXB}
FantasyBeni öldürmek için her şey denenmişti. Kalbim sökülmüş, bedenim yok edilmişti ama ölmemiştim. Benden geriye kalan küçük bir kan damlasından bile dirilebilmiştim. Son çare olarak beni etkisiz hale getirdiler. Bir tabuta kapatıp ölü gibi gömdüler, bel...