🥀🥀🥀
Vampir hızıyla bir kez daha Alexander'ın çevresinde döndüm. Alexander bıkmış bir nefes verip durdu. Ben de gülümseyerek durdum. Onu bu şekilde sinir etmek çok hoşuma gitmişti.
"Şunu yapmayı keser misin? Zaten yoruldum." canı sıkılmış bir şekilde konuştu. Ashley ve Rick birbirlerine yaslanarak yavaş yavaş gidiyorlardı. Mahcup bir şekilde yavaşça Alexander'a ilerledim.
"Çok yorulduysan seni taşıyabilirim." kollarımı kaldırıp mırıldandım. Derin bir nefes verip yürümeye devam etti. Biraz arkasından baktıktan sonra normal bir şekilde yürüyerek ona yetiştim.
"Ciddiyim seni taşıyabilirim. Bu kollar güçsüz gibi dursalar da bir tondan daha ağır yükler kaldırabilirim." yanında yürürken hafifçe yüzüne eğilip kollarımı göstererek konuştum. Kafasını iki yana sallayıp yürümeye devam etti.
"Beni taşıyabilirsin!" Ashley kollarını açmış bir şekilde heyecanla seslendi. Gülerek yanına gidip prenses stili kucağıma aldım. Kahkaha atıp boynuma sarıldı. Rick gülerek uzun saçlarını okşayıp yanımızda yürümeye devam etti. Kısa süre sonra Alexander da yanımızda yürümeye başladı. Biraz sonra ise ikiside yorulmuş ve yüklerini bana vermişlerdi. Ev oldukça uzaktı ve sabah erkenden çıkıp öğlene kadar yürümüştük. Hala da yürümeye devam ediyorduk.
"Alexander bayılacak gibi duruyor. Onu al." Ashley sessizce konuşup yükünü neredeyse tamamen üstüme vermiş olan Alexander'ı işaret etti. Durup Ashley'i yere indirdim. Ashley Rick'in yanına gidip kolunu omzuna atmasını sağlayıp yükünü üzerimden aldı. Onlar yürümeye devam ederken ne olduğunu anlamamış baygın bakan Alexander'a döndüm. Hızlıca tepki veremeden prenses stili kucağıma aldım. Bir süre cansız bir şekilde kurtulmaya çalıştı. En sonunda kafasını omzuma koydu ve uyudu. Dün gece kanını içtiğim için bu kadar yorulması normaldi.
Neredeyse bir buçuk saate yakın bir süre boyunca dinlenmiş ve canlı olan Ashley'in rehberliğinde ilerledik. En sonunda evi görünce heyecanla vampir hızıyla bahçe kapısına koştum. Kucağımda uyuyan Alexander irkilerek uyandı. Kısa bir süre etrafa anlamaya çalışarak baktığı sırada heyecanla evimi izliyordum.
"Geldik. Evim, evim, güzel evim. Nasıl da özlemişim." diyerek Alexander'ı yere indirdim. O da cebinden anahtarları çıkarıp kapıyı açtı. Vampir hızıyla geri dönüp bayılacak gibi duran Rick'i kucağıma alıp kapının önündeki Alexander'a bıraktım. Sonra tekrar geri dönüp Ashley'i aldım. Vampir hızını oldukça heyecanlı bir şekilde karşılamıştı. Onu da kapının önünde bıraktım. Alexander ile birlikte Rick'i içeri soktular. Onlar üst kata çıktıkları sırada ben alt kata indim. Bodrumun ağır demir kapısı büyük kilitlerle kilitliydi. Kilitleri sıkarak parçalayıp kapıyı biraz araladım. Açtığım aralıktan girip duvarda durduğuna emin olduğum meşaleye ilerledim. Duvarı kısaca yoklayıp meşaleyi buldum ve duvara hızlıca sürterek yaktım. O meşaleyle ilerleyip tek tek bütün meşaleleri yaktım. Ardından elimdeki meşaleyi duvardaki yerine geri bırakıp heyecanla odanın ortasındaki büyük yatağa atladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hibrido Hilezkorra {BXBXB}
FantasyBeni öldürmek için her şey denenmişti. Kalbim sökülmüş, bedenim yok edilmişti ama ölmemiştim. Benden geriye kalan küçük bir kan damlasından bile dirilebilmiştim. Son çare olarak beni etkisiz hale getirdiler. Bir tabuta kapatıp ölü gibi gömdüler, bel...