Öncelikle ilginize minnettarım. Onun dışında yorumlarınızı ve oylarınızı esirgemezseniz çok sevinirim. Bu bölüm Alex ve Lyla arasındaki ipler biraz daha geriliyor. Lyla'nın tüm değerlerini sorgulatan Alex'i bu bölüm daha iyi tanıyacağız. Size Alex'ten bir fotoğraf bırakıyorum.
Keyifli okumalar!! <3
AV
Kalın bir ses adamın başlamak üzere olduğu cümleyi kesince gözlerimi sese doğru çevirdim.
''Şimdi o elini çekip benim kızımı ve arkadaşını bırakmak için yirmi saniyen var.''
''Sen de kimsin?'' derken adam Jasmine'in bileğini sertçe bıraktı.
Alex korkusuzca adımlarını adama doğru atarken konuştu. Bir elini oturduğum sandalyeye dayadı. ''Patronunu arıyorsan, boğazını keserek ölmesini izledim,'' derken başımı ona doğru çevirdim. Tasasız ve korkusuz gözüküyordu.
''Aradığın kişi benim.'' Söylediklerinden sonra gözlerime kısa bir bakış attı ama sonrasında hemen gözlerini tekrar adama çevirdi. Korkunun boğazımdaki yumru hissini yok edene kadar sertçe yutkundum. Söyledikleri doğru muydu, Carl Hawkins'i Alex mi öldürmüştü?
''Seni dinleyeceğimi nereden çıkardın?'' diyerek uzun paltolu adam elini Alex'e doğru hafifçe salladı.
Alex sakince bir sandalye çekerek masaya oturdu. Kollarını birleştirdi ve ayaklarını uzatarak adama bakmaya devam etti. Siyah deri ceketi üzerindeydi, beyaz tişörtü içindeydi. Küçük bir sırıtış yüzünde belirirken hiç benim tarafıma doğru bakmıyordu.
''Dinlemezsen patronunla aynı yolu seçmiş olacaksın. Aslına bakarsan, dinlemesen bile sonun aynı olacak. Şimdi bu siktiğimin masasından kalkıp defol.''
Alex'in cesaret dolu cümleleri karşısında titredim. Jasmine ile birbirimize kısa bir bakış attık. Ne olduğunu anlamamıştı. Alex parmaklarını saçlarının arasından geçirerek nefes verdi.
''Yirmi saniyen doldu.''
Sabırsız ve donuk bir öfkeye sahip gibi gözüküyordu. Yüzündeki sabır maskesi düşmüştü. Uzanarak tek hamlede adamın kolunu kavradı. Beyaz parmak boğumlarından ne kadar sıkı tuttuğunu anlayabiliyordum. Adamın yüz ifadesine baktığımda şaşkınlık ve öfke vardı. Alex ona rağmen düz ve soğukkanlıydı. Adam paltosunu düzelterek oturduğu sandalyeden kalkarken Alex önümdeki margarita bardağını alıp kafasına dikmişti. Şaşkın bir ifadeyle ona baktığımda sırıttı. Bu sırıtıştan ne anlamam gerektiğini bilmiyordum.
Jasmine ellerini savurarak bana doğru baktı ve ''Bu adam kim?'' diye sordu. Gözlerimi bir saniyeliğine kapatıp iç çektim ve başımla onu onayladım.
''Hay sikeyim!'' diyerek ayaklandı ve bara doğru giderek iki yeni içki aldı. Geri döndüğünde sandalyeye oturup bana doğru eğildi ve ''Takipçin! Bu adam mı?'' diyerek bana baktı.
Az önce tehditlere maruz kalan kişi benmişim gibi olduğum yerde büzüşürken Jasmine çok heyecanlı gözüküyordu.
''Carl Hawkins'i onun öldürdüğüne inanamıyorum,'' diyerek margaritasının pipetine uzandı. ''Tanrı aşkına.''
Bana aldığı içkiye bakarken sıkıntıyla soludum.
''Şimdi o elini çekip benim kızımı ve arkadaşını bırakmak için yirmi saniyen var.''
Alex'in sözleri kıvrılıp, bir yol bulup içime bir zehir gibi işliyordu. Keskin ve kararlı tavrı bile beni tavlamak için yeterliydi. Sahiplenici konuşmasına, normalde bir başkası yapsa vereceğim tepki çok farklı olurdu. Ama Alex beni sahiplendiğinde ağzımı bile açamamıştım. Üzerimdeki etkisinin ne kadar güçlü olduğunu anlıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK VE SAPLANTI | +18 - Tamamlandı
Lãng mạn''Lyla Isla Wright hayatının yönünü çizmeye çalışan genç bir av. Alexander Kai Ivory gölgelerin arkasında ve karanlığın tadı dilinin ucunda bir avcı. İhtişamlı bir bedene hapsedilmiş günahkar bir şeytan. Ve avcı, avıyla karşılaşmak için her şeyi g...