18. Bölüm

6.3K 542 464
                                    

Yixing, 607 sayısından pek hoşlanmadığını düşündü.

Durduk yere bir şeylere karşı antipatik yaklaşma taraftarı değildi ama kapının ardında kaybettiği şeyi düşündükçe hayal kırıklığıyla inlemekten kendini alamıyordu. Biricik, değerli fili, kim bilir hangi köşede Yixing'i bekliyordu.

Bundan bir kaç gün önce hasta olup yanlışlıkla girdiği otel odasında, yanından hiç ayırmadığı küçük fil biblosunu düşürmüştü. Aslında Yixing, bundan emin değildi. Oda numarası bile daha bugün aklına gelmişti, onu Luhan'ın yanına getiren adamı hâlâ hatırlayamıyordu. Bibloyu en son çantasına takmıştı ve o günden sonra bir daha hiç görmediğine emindi. Okulda her tarafı incelemiş, otel odasını talan etmişti. Babasının Fransa'dan getirdiği son oyuncak olan küçük fili kaybetmek isteyeceği son şey bile olmazdı.

Ve bugün, yanlışlıkla 7. kat yerine 6. katta inince yanlış oda faciasını hatırlamış, kendini tekrar burada bulmuştu.

Elini havaya kaldırarak kapıyı çalmadan önce kendini cesaretlendirmeye çalıştı. Kimse odasını aramak isteyen ufak bir lise öğrencisini kapıdan çevirmezdi, öyle değil mi?

Hayır, çevirirdi.

Yeni alışkanlığı olan hayal kırıklığıyla inlemeyi tekrar etti ve havadaki elini kapıya dayadı. Az kalsın düşüyordu. Aralık olduğunu farketmediği kapı dayanmasıyla birlikte içeriye doğru açılmıştı. Yixing nefesini tuttu. İlk geldiğinde de kapının aralık olduğunu hatırlamıştı. Oda sahibi, dalgın birisi olmalıydı.

Somurtarak kapıyı çekip kapatacaktı ki, aklına gelen şeyle duraksadı. İçeriden hiç ses gelmiyordu. Ne açık televizyon sesini, ne de duştan akan su sesini duyuyordu.

Yaptığının yanlış olduğunu elbette biliyordu. Ama yapacağı başka bir şey yoktu. Sadece filini arayacak ve başka hiç bir şeye dokunmadan gidecekti. Bunu odanın sahibi gelmeden yapabilirdi. Luhan'dan öğrendiği gibi kendi kendine bunu tekrar etti. Yapabilirim, yapabilirim, yapabilirim.

Ufak aralıktan bedenini içeri attı. İçerisi hava henüz kararmadığı için hâlâ aydınlıktı. Ufak adımlarla açık mavi odanın ortasına geldi. Etrafta kimseyi görmeyince rahatlayarak belini doğrulttu ve etrafında bir tur attı. Kenardaki büyük yatağa yatış anı aniden gözünün önünden geçti. Evet, kesinlikle girdiği oda bu odaydı.

Önce yatağın çevresinde bir arayışa girdi. Komidinin etrafına, yatağın altına hatta yorganların arasına bile baktı ama fili ortada yoktu. Hatırladığı kadarıyla etrafta çok gezinmemişti ama her ihtimale karşı odanın diğer yerlerini de aradı. Ama filini bulamamıştı.

Artık neredeyse ağlayarak son kez yatağın etrafına bakıyordu ki, duyduğu sesle yatak örtüsünü tutan eli havada kaldı.

"Yardımcı olabilir miyim?"

Yixing, gözlerini döşemelerden kaldıramadan yutkundu. Kafasında hızlı bir durum hesaplaması yapmaya çalışıyordu ama bu işlerde hiç iyi değildi. Acaba yaptığı yasadışı sayılır mıydı? Ona göre kendini acındırmaya çalışacaktı.

"Yixing?"

Adının seslenildiğini duyunca elinde olmadan kafasını kaldırdı ve koyu kahve gözlere baktı.

Sarışın, uzun boylu bir adam, siyah bir takım elbisenin içinde ona bakıyordu. Yixing, önce adamı tanımadığını zannetti ama yüzüne dikkatlice bakınca kim olduğunu çıkarmıştı. Odanın sahibiydi bu.

Bulunduğu durumun farkına varınca aceleyle ayaklandı ve "Bay Wu..." diye mırıldandı. İsmi hatırlamasına oldukça şaşırmıştı ama Kris Wu adının bu adama ait olduğunu biliyordu.

SignatureHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin