Bölüm 21: Lavender (Final)

148 17 145
                                    

Bugün Yeosang beni özel bir yere götüreceğini söylediği için aşırı heycanlıydım ve sabahtan beri oradan oraya dolanıp duruyordum.

"Ayıcık bombo biraz konuşalım hem sen de biraz soluklanmış olursun ne dersin?"
"Olur Mingi Hyung. Ne hakkında konuşacağız?"
"Sen ve Yeosang arasında ne var? Aslında aranızda ne olduğu belli de birbirinize hislerinizi ne zaman itiraf edeceksiniz onu merak ediyorum."
"Hyung ben de önemli bir şey söyleyeceksin sandım. Aramızda bir şey olduğu yok, arkadaşız sadece."
"Bu kadar salak olduğunu bilmiyordum cidden."
"Hyung boş yapacaksan gidiyorum acelem var."
"Tamam git bakalım, Yeosang'ın beklemesin."
"Hyuung!"

Mingi Hyung Yuyu'su yok diye benimle uğraşıyordu ama kaybedecek vaktim yoktu. Ayakkabılarımı giydikten sonra son kez girişteki aynadan kendime baktım.

"Aynen aranızda bir şey yok sadece arkadaşsınız o yüzden ayna birazdan çatlayacak."
"Aynaya bakmakta mı yasak ya?!"
"Sana yasak."

Evden çıktığımda Yeosang karşımda duruyordu oysaki onunla okulun bahçesinde buluşacaktık. Onu böyle aniden karşımda gördüğüm için kalbim ağzımda atıyordu resmen.

"Okulun bahçesinde buluşacaktık?"
"Dersim erken bitince geldim, hem gideceğimiz yerin otobüsü buradaki duraktan geçiyor."
"Anladım."

Yeosang artık temelli bizimle kalıyordu çünkü geçen gün yaşananlardan sonra orada kalması için bir sebep yoktu.

*1 hafta önce*

Defteri sakince aldığım yere koydum. Yeosang'a sıkı sıkı sarılmak istiyordum ama onu uyandırmak da istemiyordum o yüzden sessiz bir şekilde onu izlemeye karar verdim.

"Jongho neden ağlıyorsun kötü bir şey mi oldu, elin mi acıyor yoksa?"

Hayır hayır Yeosang'ın önünde ağlamamam gerekiyordu. Şimdi günlüğü okuduğumu anlayıp beni yanından gönderecekti ve kendine yine zarar verecekti.

"Özür dilerim, özür dilerim okumamalıydım biliyor-"
"N'oluyor lan burada? Ben yokken eve erkek atmaya da mı başladın?"

Gelen kişi Yeosang'ın babası olacak o şerefsizdi ve tüm sinirimi çıkaracağım kişi de oydu.

Gözyaşlarımı silip hızla yerimden kalktım ve güzel bir yumruğu yüzüne geçirdim. Konuşamayacak hale gelene kadar vurdum.

"Eğer bir daha seni Yeosang'ın etrafında görürsem şu anki haline şükredecek hale getiririm. Normalde büyüklerime karşı saygılıyımdır ama sen akıl olarak baya aşağıda olduğun için bunu hak ettin. Hadi Yeosang gidelim."

**

"İşte geldik."

Geldiğimiz yer bir çocuk parkıydı. Böyle bir yere neden geldiğimizi çok merak ediyordum ama açıklaması için sabırlı bir şekilde Yeosang'ı bekleyecektim.

Biraz ilerledikten sonra kocaman bir lavanta ağacının önünde durduk. Ağacın hemen altında küçük bir bank vardı ve etrafı da üstü de mor yapraklarla çevriliydi.

"Otursana."

Orada öylece oturuyorduk ikimiz de hiçbir şey söylemiyorduk. Yeosang gözlerini kapatmıştı ben ise onu izliyordum. Sarı saçlarının arasında mor yapraklar vardı ve böyle bile mükemmel duruyordu. Cebimden telefonumu çıkartıp fotoğrafını çektim. Çektiğim fotoğrafa bakarken gerçeğinin şu an yanımda olduğunu fark ederek tekrar telefonu cebime koyup Yeosang'ı izlemeye devam ettim.

Yeosang yavaş bir şekilde gözlerini açıp karşı tarafta duran parka odaklandı.

"Abimin bilmediği bir şey vardı. Annem aslında onu daha çok severdi sadece benim ilgiye olan açlığım yüzünden abimle ilgilenemezdi. Abimi hep çok kıskandım onun gibi biri olmak istedim ama işler planladığım gibi gitmedi benim yüzümden aile denen bir şey kalmadı ortada.

☆Lavender☆ {Jongsang}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin