Bölüm 6: Kaza

126 16 21
                                    

Yeosang'dan;

*Jongho'yla parkta karşılaşmasından bir hafta önce*

"Ee Yeos okul nasıl gidiyor bakalım. Derslerimin yoğunluğundan yanına pek uğrayamıyorum kusura bakma."
"Saçmalama abi ne kusuru. İyi gidiyor, yavaş yavaş okula alıştım sayılır. Sen sormadan ben söyleyeyim bir sorun falan da yok, olursa söylerim. Benim öyle kolay kolay arkadaş edinemediğimi de biliyorsun zaten o yüzden bu konuda acele etmiyorum olursa olur olmazsa da pek üzülmem yani."
"Ah Yeos ah n'apıcam ben senin bu yalnızlığa olan aşkını?"
"Yalnız değilim ki abicim, sen varsın." 

Biz böyle sohbet ede ede ilerlerken bir anda arabanın freni sıkıntı çıkarmaya başladı. Abim ne yaparsa yapsın araba bir türlü durmuyordu en sonunda arabayı sola kırmak zorunda kalmıştı ve bunu yaparken de bir yandan koluyla beni geride tutmaya çalışıyordu.

Kocaman bir ağaca çarptık. Ön cam ani çarpma nedeniyle kırıldığı için bazı parçaları yüzümü çizmişti ama çok umursamadım o an tek düşündüğüm abimdi.

"Abi, abi lütfen ses ver abi!"

Kapı kitlenmişti ne yaparsam yapayım açılmıyordu. Emniyet kemerimi çözüp kendimi biraz geriye vererek ayağımla yan tarafımdaki camı kırmaya başladım. Birkaç denemeden sonra başarmıştım. Uçlarda kalan camları önemsemeden kendimi hemen dışarı atıp abimin olduğu tarafa gittim neyseki onun olduğu tarafın camı açıktı, daha fazla yara almadan onu çıkarabilecektim.

Biraz ağırdı o yüzden onu çıkarmam zor olmuştu ama en sonunda çıkarabilmiştim. Kafasını çok kötü çarpmıştı bu yüzden kanaması bir türlü durmuyordu. Nabzını kontrol ettim şükürler olsun ki hâlâ yaşıyordu. Hemen cebimden telefonumu çıkartıp ambulansı aradım. Bulunduğumuz yeri en ince ayrıntısına kadar söyledikten sonra gelmelerini bekledim.

Abimin eline dokunduğumda buz gibi olduğunu fark ettim. İçimi çok büyük bir korku kaplamıştı ama önemsemedim çünkü ben ne hissetsem her zaman tersi çıkardı o yüzden abimin elini ellerimin arasına alıp ısıtmaya çalıştım.

Kalbim deli gibi çarpıyordu gözlerimdeki yaşlar bir türlü durmuyordu.

"Abi lütfen bir ses ver, lütfen. O kadar şey yaşadık ve her zaman sen benim yanımda oldun şimdi öylece gidemezsin buna izin veremem..."

Abim yüksek sesten nefret ederdi o yüzden dakikalarca bağırdım ama abim hiçbirine tepki vermedi.

Tekrar abimin nabzını kontrol ettiğimde hiç istemediğim o gerçekle yüzleştim. Abim kollarımın arasında ölmüştü, tıpkı annem gibi...

Ambulans sesleri yavaş yavaş kulaklarımı doldurmaya başlamıştı. Abim ölmüştü, şimdi gelmeleri ne işe yarayacaktı ki?

Birkaç hemşire ambulanstan inip hemen yanımıza doğru koşmaya başladı.

"Dokunmayın abime!"
"Efendim izin verin işimizi yapalım yoksa abiniz için çok geç olabilir."

Bu dediği şeye kahkaha atmıştım. Deli falan olduğumu düşünebilirlerdi umurumda değildi. Zaten ölmüş biri için daha ne yapacaklardı ki?

"Zaten yeterince geç oldu, siz gelene kadar abim kollarımda öldü. Eğer biraz daha hızlı olsaydınız abim şu an yaşıyor olabilirdi!"

Bir şey demediler diyemezlerdi zaten. Şu an ne haldeydim bilmiyorum ama koluma yediğim iğneyle birkaç dakika sonra gözlerim kapanmıştı.

Gözlerimi açtığımda hastanede olduğumu anlamam uzun sürmemişti. Bir süre öylece tavana baktım bu yaşadıklarımın bir rüya olmasını diledim ama değildi işte.

Hemşire gelip kontrollerimi yaptıktan sonra taburcu olabileceğimi söylemişti. Abimi görmek istediğimi söylediğim de ise biraz beklememi istemişti.
  

~~~~
Bölümleri uzatmaya çalışacağım dedikçe daha fazla kısaltmam🤠 KXBKXNSKS neyse diğer bölüm baya uzun onu nasıl düzenlicem hiç bilmiyorum😩


Hemen konuyu değiştirip düne dönüyorum ve Waterbomb'un üstümden geçtiğini bildirmek istiyorum🫠🫡 canlı izlemeyi çok istemiştim ama olmadı :")

Güvenlik önlemlerin artmasına sevindik ama linklere niye karışıyonuz ya, çok ayıp😔
Bir de San Bey bu olayı çok sevmiş ve konserlerini de böyle yapmak istediğini şirketle bu konu hakkında konuşacağını söylemiş...
Bu çocuğun bizim kalbimizle zoru var cidden😩

☆Lavender☆ {Jongsang}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin