Bölüm 11: Yanlış Bilinen Gerçekler

133 18 88
                                    

Güne Hwa Hyung'un öpücükleriyle uyanmıştım. Aslında daha uykum vardı ama hyunguma ayıp olmasın diye kalktım.

"Jongho sen niye burada yatıyorsun?"
"Kimse beni düşünüp yatak hazırlama zahmetinde bulunmadığı için ben de buraya attım kendimi."
"O yatağı yani senin yatağını ben hazırlamıştım zaten."
"Anladım. Bir yanlış anlaşılma olmuş herhalde neyse hastaydı zaten onun uyumasında bir sıkıntı yok, bir geceden bir şey olmaz hyung."

Demek ki dün gece Hwa Hyung benim yatağımı hazırlayıp hemen odasına gitmiş ve Hongjoong Hyung'da yanlış anlamış. Hwa Hyung bu durumu bilmese de olur çünkü sevimsiz civciv yüzünden aralarının bozulmasını istemem.

"Senden bunu duymak çok garip neyse koca bebek kalk da kahvaltıya gel hadi. Ben burayı toplarım."
"Tamam hyung on dakikaya aranızda olurum."

Üstümü değişip elimi yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa gittiğimde sevimsizin de burada olduğunu gördüm. Gittiğini sanmıştım. Onu görmezden gelerek hyunglarıma günaydın diyip masadaki yerime geçtim.

Kahvaltı tahmin ettiğim gibi olmamıştı aksine çok sessiz geçmişti. Biz masayı toplarken Yeosang, Hwa Hyung'la konuşmak istiyordu ama çekindiğini de parmaklarıyla oynayarak açıkça belli ediyordu.

Şu sevimsizle konuşmayı hiç istemesem de bunu yapmak zorundaydım. Hwa Hyung'un gergin halleri beni de çok geriyordu o yüzden konuşup bir şeyleri sonuca bağlasalar çok iyi olurdu.

Yeosang'a doğru eğilip sessizce "Bence çekinmenin sırası değil, ne söyleyeceksen söyle sonra bir daha bu fırsatı bulabileceğini sanmıyorum." dedim.

Kafasını kaldırıp birkaç saniye gözlerime baktı. Bu yaptığına anlam veremedim ama konuşmam işe yaramış olacak ki "hyung" diye söze girmişti bile.

"Hyung lütfen beni dinle söz veriyorum bir daha karşına çıkmayacağım."
"Hwa lütfen bir kere dinle Yeosang'ı. Bilmediğimiz şeyler olduğu açıkça ortada eğer abisi anlatmadıysa Yeosang'ın da bilmediği çok şey var."

Hwa Hyung sıkıntıyla nefesini verip önündeki sandalyeyi çekip oturdu. O oturduktan sonra bizde masadaki yerimizi aldık.

"Abimle aranızda ne geçti inanın hiç bilmiyorum ama neden birlikte takılmadığımızı sorduğumda hiçbir zaman bana net bir şey söylemezdi bir keresinde başka okula geçiş yaptığınızı söylemişti. Zaten o zamanlar liseye gittiğim için ve sizinle de hiç karşılaşmadığım için de abime inanıp bir daha da bu konuyu üstelemedim. Maalesef ki bildiklerim bu kadarla sınırlı."
"Tahmin ettiğim gibi hiçbir şey bilmiyormuşsun."
"Peki duyacaklarımdan korkmalı mıyım?"

Hongjoong Hyung ondan destek alması için Yeosang'ın elini avucunun içine aldı. Doğrusu neler olduğunu ben de çok merak etmeye başlamıştım. Hwa Hyung boğazını temizleyip konuşmaya başladı.

"Bu durumda abinin uyuşturucu kullandığını da bilmiyors-"
"Abim uyuşturucu mu kullanıyordu? Hayır hayır bir yanlışlık olmalı. Abim neden uyuşturucu kullansın ki, babam onu severdi dersleri de iyiydi, istediği bölümdeydi, ben de ona ayak bağı olmamaya çalışırdım bunlar dışında benim bilmediğim ve uyuşturucu kullanması için ne gibi sorunları olabilir ki?"

Hongjoong Hyung'un gözlerinden de belliydi ne kadar üzüldüğü ama Hwa Hyung da bir duygu belirtisi göremedim.

"Sorunlarının neler olduğunu ben de bilmiyorum ama kötü alışkanlıklara başlamak için her zaman bir sorunun olması gerekmiyor hatta çoğu zaman bunun başını arkadaş çevresi çekiyor."

Yeosang Hongjoong Hyung'un avucunda duran elini yavaşça çekip masanın altında diğer eliyle oynamaya başladı. Sonrasında yaşlı gözlerle Hwa Hyung'a baktı ama Hwa Hyung'da hâlâ bir duygu değişimi yoktu. Daha hiçbir şey anlatılmamasına rağmen Yeosang'ın bir suçu yok gibi duruyordu zaten onun bir suçu olsa Hongjoong Hyung da bu kadar yakın davranmazdı ama Hwa Hyung'un neden böyle davrandığını bir türlü anlayamıyordum.

"Size çok mu kötü şeyler yaptı? Abimi yeni kaybettim ben, o yüzden şimdi onun hakkında kötü şeyler duymak istemiyorum. Ben ben kaldıramam bunu hayır. Özür dilerim gitsem iyi olur, söz veriyorum bir daha karşınıza çıkmayacağım."

Yeosang ani bir hızla kalktığı için oturduğu sandalye yere düştü. Sandalyeyi düzeltecekti ama vazgeçip kapıya doğru ilerlemeye başladı. Ve Hwa Hyung elini yumruk yapıp sert bir şekilde masaya vurduğu an Yeosang yerinde kalakaldı. Hwa Hyung'un bu kadar sinirlenmesine sebep olan şey neydi bilmiyorum onu ilk defa böyle görüyordum, korkmadığımı söylersem yalan söylemiş olurdum. Şu an ben bile Yeosang'a çok sinir olmuştum ve onu yumruklamamak için zor tutuyordum kendimi.

"O sandalyeyi düzelt ve hemen yerine otur! Sana gidebilirsin demedim. Hem konuşmak isteyen sendin şimdi neden gerçeklerden kaçmaya çalışıyorsun? Biz o zaman abinin yaptıklarına katlanırken sen duymaya mı katlanamayacaksın? Acını da abine olan sevgini de anlıyorum ama yanlış bildiğin daha doğrusu bilmediğin o gerçeklerle de yüzleşmen lazım."

Yeosang ne yaparsa yapsın kaçamayacağını anlayınca göz yaşlarını elinin tersiyle silip düşürdüğü sandalyeyi düzeltip tekrardan yerine oturdu.

Hwa Hyung yumruk yaptığı elini açtıktan sonra derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.

"Kang Yeon Min'in eskisi kadar bizimle takılmamaya başladığından beri değiştiğini sen de fark etmişsindir demek istiyorum ama hiçbir şey bilmediğin o kadar ortada ki bu bile sana daha çok sinir olmama yetiyor. Bir insan nasıl bu kadar önündekileri göremez ya?!"

Yeosang hiçbir şey demedi sadece az önceki gibi kafasını eğmiş masanın altında parmaklarıyla oynuyordu.

"Abin yeni arkadaşlarıyla takılmaya başladıktan sonra bizi ne zaman görse aşağılayıp duruyordu. İlk başlarda duymamazlıktan geldik ama herkesin bi' sınırı vardır değil mi? Benim de sınırımın sonuna geldiler ve abini deli gibi dövdüm. Aslında yapmayacaktım ama kalbimi çok kırdı. Önceden yakın arkadaşım dediğim, beni destekleyen birinin sonrasında karşıma geçip aynı konu hakkında saçma sapan konuşmasına dayanamadım, ne zaman düşünsem keşke kendimi tutsaymışım da öyle bir aptallık yapmasaymışım diyorum."

Hwa Hyung tekrar elini yumruk yapmıştı ama Hongjoong Hyung, biraz daha sakin olması için elini Hwa Hyung'un yumruk yaptığı elinin üstüne koymuştu. Hwa Hyung tekrar derin bir nefes alıp konuşmaya devam etti.

"Biraz akıllanıp bizimle uğraşmayı bıraktığını düşünmüştüm ama tamamen yanılmıştım.
O anlık öfkemin bedeli yüzünden az kalsın canımdan çok sevdiğim kişiye zarar gelecekti."

Hwa Hyung yumruk yaptığı elinin üstündeki Hongjoong Hyung'un minik elini avcunun içine aldı ve avucunun içine derin bir öpücük bıraktı.
İkisinin de gözleri dolmuştu ben ise hyunglarıma zarar gelmesi düşüncesiyle deli olmuştum ve o an kendimi tutamayıp Yeosang'a yumruk attım.

Yere düşmüştü hatta dudağı patlamıştı ama hâlâ bir tepki vermiyordu ve bu benim daha çok sinirimi bozuyordu. Yakasından tutup bir yumruk daha yüzüne geçirecekken Hongjoong Hyung tuttu beni.

"Evet yaşanmaması gereken şeyler yaşayacaktık ama yaşamadık, düşündüğün olaylar yaşanmadı Jongho. Yeosang'ın bir suçu yokken ona neden bu kadar yükleniyorsunuz, daha yeni abisini kaybetmişken bu kadar üstüne gitmeniz ne kadar doğru?"

Hongjoong Hyung cümlesini bitirir bitirmez hemen Yeosang'a sarıldı. Biraz öyle durduktan sonra Yeosang'ı eve götüreceğini söyleyip ikisi de evden çıktı.

Hwa Hyung hâlâ sessizdi. Bu sessizliği beni korkuttu ama elimden bir şey gelmiyordu yani sarılmaktan başka. Sıkıca sarıldım hyunguma. Sanki bu anı bekliyormuş gibi ağlamaya başladı.

~~~~
Hiç kimse:
Jongho: Yumruk atmamak için zor tutuyorum kendimi
Her bölüm bu cümleyi kurmuş resmen cjdndn

Hwa hayatım, abisi yüzünden Yeos'uma niye böyle davranıyosun ayıp değil mi ya😔

Of o değil de bizimkiler ne zaman love yasicak Jongho her fırsatta Yeos'u dövme peşinde olmuyo böyle

Umarım bölümü beğenmişsinizdir, bir sürü öpücük😚🫶🏻

☆Lavender☆ {Jongsang}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin