Bölüm 6
"Timur." sesi birkaç dakika sonra geldi.
"Efendim abla."
"Şu an anlatamam ama buradaki her şey çok karışık. Bilmiyorum. Sence hata mı yaptım? Yani Hakkari'yi seçerek. Aklım çok karışık."
"Hayır, senin için doğru geleni yaptın. Oraya ne için gittiğini unutma olur mu? En yakın zamanda yakın bir karargaha gelmeye çalışacağım."
"Asıl sen orayı niye yazdığını unutma. Doğru olanı yapıyoruz. Yerinde kal ve sadece ondan bir hareket bekle. Yakında onu bulacağımızı düşünüyorum. Bu sıralar çok açık veriyor."
"Dikkatli ol. Sana zarar vermesini istemiyorum. Of keşke Hakkari'ye giden ben olsaydım abla."
Oflayarak yatakta ters döndüm. "Neyse kapatıyorum. Teyzeme bakayım. Dikkatli ol, seni seviyorum." beni onaylayınca aramayı sonlandırdım.
Telefonumu yatağa fırlatıp, odadan çıkmak için hareket etmiştim ki teyzem bir anda odaya girip silahını kafama dayadı.
"Teyze! Ne yapıyorsun?"
"Terörle iş birliği mi yapıyorsunuz? Biz sizi bunun için mi yetiştirdik? Ha! Konuşsana?"
"Ne teröründen, ne işbirliğinden bahsediyorsun teyze. Saçmalama indir şunu!" elindeki silahı almaya çalışsam da zerre kıpırdamamıştı.
"Anneniz bu halinizi görseydi ne derdi?! Düşünebiliyor musun Ilgın?! Uğruna şehadet şerbetini içtiği çocukları, terörist olmuş!"
"Teyze, canımı sıkmaya başlıyorsun! Öyle bir şey yok diyorum sana! Adam akıllı dinleyeceksen dinle, dinlemiyorsan kalk git!"
Tam ağzını açtığı sırada dayım içeriye girdi. "Ne oluyor lan burada! Ne yapıyorsun Alkım?!" silahı görür görmez teyzeme doğru ilerledi. "Ver şunu!" eline uzansa da teyzem çevik bir hareketle onu geçiştirdi.
"Sen bana engel olacağına yeğenlerin terörist olmuş, onlara göz kulak ol!" dayım bir an afalladı. "Ne teröristinden bahsediyorsun, ne oluyor burada? İlaçlarını mı almadın sen?"
Sonda bir şey söylemişti ama tam duyamadım, çok da üstünde durmayıp, derin bir nefes aldım. "Susup beni dinlerseniz anlatacağım. Teyzem yanlış anladı dayı. Saçma sapan konuşuyor!" teyzem hızlıca bana döndü.
"Açıklamak için on dakikan var. Tatmin olmayıp terörist olduğunu öğrenirsem kafana sıkmak için bir saniye beklemem." sözleri dayımı sinirlendirmişe benziyordu.
"Bana bak Alkım! Ilgın ile doğru düzgün konuş. Terörist değilim diyorsa değildir. Demek ki yeğenini tanıyamamışsın. Onun vatanını nasıl sevdiğini bilmiyorsun!" dayım, teyzemin üzerine yürüyünce araya girmeye çalıştım ama beni sert bir hareketle ittirdiler. "Araya girme!"
İkisi aynı anda bağırınca yatağıma çöktüm. Dayım ise hala teyzemin üzerine yürüyor, teyzem de onun üzerine yürüyordu. Ateş ve barut. Allah'ım sen beni kurtar.
Bir ses duydum. Biliyordum, Allah'ın sevgili kuluydum sanırım. Evet, kapı çaldı. "Ben bakarım." diyerek zıplaya zıplaya kapıya gittim. Açtığımda karşımda Serdar dayımı görmeyi beklemiyordum tabii.
"Dayı?!" mutlulukla boynuna atladım. "Güzelliğim benim."
"Serdar, ne işin var lan senin burada?" Fehmi dayımlar da arkamdan gelmişti.
"Bir hoş geldin yok mu reis? Gelmişiz o kadar." ben geri çekilince Fehmi dayım ile de sarıldılar. İçeriye geçince, Serdar dayım, Alkım teyzemi başıyla selamladı.
Hep birlikte içeriye geçtik. "Ilgın, hala senden bir açıklama bekliyoruz." diyen Alkım teyzeme göz devirdim.
"Ne açıklaması?" diye sordu Serdar dayım. "Yeğenlerimizin terör örgütüne karışıp karışmadıkları ile ilgili bir açıklama." Alkım teyzemin söylediği ile Serdar dayımın hızlıca kaşları çatıldı.
"Sen neyden bahsediyorsun Alkım?! Söylediklerini kulakların duymuyor galiba, çocukları ne ile suçladığının farkında mısın?!" adeta gürlemişti öz dayım.
"Yaptığı telefon konuşmasını duy-"
"Sen onları uzun zaman önce bırakıp gittin! Şimdi böyle şeyler ile suçlamaya hakkın yok, onlar için geçmişte kalmış bir anıdan ibaretsin! Onların her anlarında yanlarında ben vardım, sense aptal bir olay için kendini çürüttün gittin. Deniz'e ihanet ediyorsun! O da kaybetti! Sevdiği herkesi toprağa verdi! Bir gün bile böyle davrandığını gördün mü?! Git ve yardım al, kaç sene oldu hala düzelememişsin!"
Söyledikleri ne kadar ağır olsa da dayıma hak vermiştim. Sanırım onun hassas noktası bizdik. Bir de böyle ciddi bir suçlama yapınca böyle bir tepki gösterdi. Teyzemin ise gözleri dolmuştu.
"Ben böyle mi olsun istedim sence Serdar! Ne kadar zor olduğundan haberin var mı?! Gözlerimin önünde beyni patladı! Her yere ayrı bir parçası savruldu! Tabii sen böyle bir acı yaş-"
"Sakın! Sakın beni yaşadığım acılarla sınama. Herkesin acısı kendine Alkım. Daha fazla tartışma istemiyorum. Lütfen çık git."
"Eda'yı şimdi daha iyi anlıyorum. Neden seni terk ettiğini, neden senden nefret ettiğini daha iyi anlıyorum! Çünkü bencilsin! Aptalca bir olayda bile ne olduğunu anlamadan onları savunuyorsun-"
"Çünkü bunu ona borçluyum! Anlıyor musun?! Onlara çok değer vermemi geçtim, bunu ona borçluyum. Her seferinde arkamı toplayan, düştüğümde kaldıran, paramparça olduğumda beni toparlayan kadına borçluyum bunu. Ablama borçluyum anlıyor musun? Sen de biraz ona değer verseydin böyle olmazdı. En azından ona saygı duyup, Emre'ye aşık olduğunu zannetmeseydin böyle olmazdı!"
"Ne?" Alkım teyzem, babama mı aşıktı?
Benim bir şey dememe kalmadan kenarda sessizce bekleyen Fehmi dayım kolumdan tutup beni üst kata çıkarttı.
"Dayı, ne olur bir şey söyle?"
"Zamanı gelince her şeyi öğrenirsin bir tanem. Şimdilik sadece uyu olur mu? Yarın büyük gün, ilk iş günün." gülümsemeye çalışsam da olmadı. Sadece başımı salladım ve yatağıma uzandım. O da başıma bir öpücük kondurup, üzerimi örttü. Ardından da iyi geceler dileyip odamdan çıktı.
Ben ise düşüncelerim ve geçmişin bana vurduğu tokat ile uykuya dalmaya çalıştım.
...Merhaba, umarım bölümü beğenmişsinizdir.
İlerleyen bölümlerde görüşmek dileğiyle.
Sağlıkla kalın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şafak Vakti (E.K.'2)
ChickLit"İkisi de harp okulundan mezun oldular efendim. Kız birinci oldu, oğlan da dereceye girdi. Artık annelerinin katilini bulmaları an meselesi. İyi saklanmalısınız." adam sinirle attı elindeki belgeleri masanın üzerine. İşte bu, bütün planlarının suya...