0.2

773 57 8
                                    

Bölüm 2

Hızlı bir şekilde telefonu eline aldı Ilgın. Bugün ilk atamaları gerçekleşecekti. Harp okulu birincisi olduğu için atama yerini kendi seçmişti. Babası ve kardeşlerine Ege bölgesinden yazdım dese de, annesinin ilk ve son doğu görevini yaptığı Hakkari'yi yazmıştı listenin başına.

Tabii korkmuyor değildi. Asker bir çevrede büyüdüğü için doğunun zorluğunu biliyordu o da herkes gibi. Ama annesine bir söz vermişti.

Sayfaya girdiğinde yüklenmesini bekledi. Yoğunluk olduğu için açılmıyor diye düşündü. Birkaç stresli dakikanın ardından ekran yüklendi. Koskocaman bir Hakkari- Yüksekova yazısı ile karşılaştı. Zaten biliyordu ama emin olmak istedi. Dudağının ucu yukarıya kıvrıldı.

Sadece bunu ailesine söylemek kalmıştı.

İçeriye koşarak giren Timur ile düşünceleri bölündü. "Abla! Atamalar açıklanmış!" hızlıca yanına geldi. "Bilecik çıkmış bana, sen nereyi yazmıştın?" buruk bir tebessüm ettim. En azından ona doğu çıkmamıştı.

"Gel, otur şöyle." yanındaki sandalyeyi işaret etti Ilgın. "Bir sorun mu var?" Timur bir terslik olduğunu anlamıştı. "Hayır, istediğim yere atandım." derin bir nefes aldı. "Sana bir şey söyleyeceğim ama babama demek yok."

"Tamam, söyle."

"Hakkari'ye atandım." kardeşinin başından kaynar sular dökülmüş gibi oldu. "Ne? Abla istediğin yere atamadılarsa babam konuşsun. Boşuna harp okulu birincisi olmadın. Böyle bir şey olam-"

"Kendi isteğimle Hakkari yazdım."

"Ne?"

"Annemin ilk ve son doğu görevini yaptığı yermiş Hakkari. Benim de ilk görev yerimin orası olmasını istedim. Hem doğduğum yeri de görürüm, fena mı olur yani? Annemin gençliğini geçirdiği, alışveriş yaptığı, babamla randevuya çıktığı yerleri görmek istiyorum. Belki ondan bir parçayı bulabilirim."

Birkaç dakika sessiz kaldı Timur. Sonra ağır ağır kafasını salladı.

"Sen nasıl istersen öyle olsun abla, ama kendine çok dikkat et olur mu? Keşke babamla da konuşsaydın. Hem o hep ne der?"

Aynı anda söylediler. "Doğuyu görmeden ayazına kapılırsın." bu onlara tebessüm ettirdi. "Her ne olursa olsun yanındayım abla." Ilgın çok duygu sakladığı tebessümü ile sarıldı kardeşine. Tam o sırada içeriye Pars girdi.

"Abla! Abi! ODTÜ fiziğe yerleştim!" duygusal ortam bir anda dağıldı. İkisi de hızlıca ayağa kalkıp, kardeşlerine sarıldılar. "Çok sevindim ablacım. Hayırlı olsun."

"Aferin benim aslan kardeşime!" ensesine bir şaplak indirmeyi ihmal etmemişti Timur. "Abi ya!" diye sızlana sızlana ensesini ovuşturdu Pars. İkisi kavgaya tutuşurken, Ilgın kenara çekildi. Yine onlarla uğraşamayacaktı.

Bu sırada kapı çaldı. Tabii Timur ve Pars kavgaya tutuşmuşken kapıyı duymadılar. Ilgın sakin adımlar eşliğinde gidip, kapıyı açtı. Elinde ekmek poşeti ile babaları gelmişti. Gülümseyip, hemen sarıldı babasına. Kollarını iki yandan sardı boynuna. "Hoş geldin reis." hafifçe güldü ikisi de. "Hoş bulduk Ilgın başkan." Ilgın geriye çekilince, babası yanağına bir öpücük kondurup, içeriye geçti.

"Karargahta bizim çocuklar konuşurken duydum. Harp okullarının tayin yerleri açıklanmış." babasının arkası dönük olsa bile görüyormuş gibi kafa salladı Ilgın. "Evet, açıklandı biraz önce."

"Neresi?" derin bir nefes aldı Ilgın. "Timur'un Bilecik."

"Senin?" Ilgın sessiz kalınca babası tabağa yemek doldurmayı kesip, arkasına döndü. "Kendin yaptın tercihini değil mi?"

Şafak Vakti (E.K.'2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin