Bilincim daha yerine gelmemişken kulağıma tanıdık birinin sesi doluyordu. Yavaşça bedenime değen eller korkakça yaralarıma dokundu.
Sonra bir iç çekiş...
Ağlamanın eşiğinde olan birinin iç çekişiydi bu.
Ardından koluma düşen bir kaç damla ıslaklık...
Göz yaşıydı bu.
Karşımdaki her kimse ağlıyordu benim için. Ağlama diyemedim. İçime kaçmıştı sanki sesim. Hareketsizce yerimde duruyor, gözlerimi açabilmek için kendimle adeta savaş veriyordum.
Nihayet irislerim sarı saçları farkettiğinde yavaş yavaş kendime geliyordum. Bir çift kol beni kucağına almış, her ne cehennemdeysek buradan kurtarırken yapabildiğim tek şey kurumuş dudaklarımı dilimle ıslatmaktı.
Hafifçe yerimde kıpırdanırken sarışın beni farketmiş ve vakit kaybetmeden konuşmaya başlamıştı.
"Lütfen biraz daha dayan. İyileştireceğim seni söz veriyorum"
Sesi kısık olduğu kadar yüklü bir şekilde endişe de barındırıyordu.
Kafamı sallamakla yetinip göz kapaklarıma karşı koyamayarak uykunun bedenimi sarmasına izin vermiştim.+×+
Ne ara geldiğimizi bilmediğim bu tanıdık odada ikinci kez gözlerimi açarken bulmuştum kendimi. Taehyun çoğunun adını bilmediğim ilaçları pamuklara sürüp çeşitli yaralarıma bastırıyordu. Bir anlık acıyla inlediğimde ise ellerini hızla benden çekmişti.
"Özür dilerim acıtmak istememiştim. Biraz sabret ama olur mu?"
Dudaklarımı zar zor aralayıp konuşacakken beni susturmuştu.
"Piç herif. Şu geldiğin hâle bak. Ama ben onu deliğinden çıkarmasını bilirim. Elime geçtiği an öldürmezsem bana da Taehyun demesinler"
Dedikleri biranlığına komiğime gitmiş ve kıkırdamıştım. Sonra aklıma gelenlerle merakıma yenik düşüp soru işaretlerimi kafamdan silmek adına konuşmuştum.
"Nasıl buldun beni?"
Sesim yeterince çatlamamış gibi sona doğru da kısılmıştı.
Kısa bir iç çekip elindeki pamuğu kaşımdan kaldırıp yatağa koymuştu."Onun derdi benimle. Ne diye sana dokunduysa"
Soruma cevap vermediği için aynı cümlenin tekrardan ağzımdan dökülmesine izin verdim.
"Beni nasıl buldun Taehyun?"
Gözlerini benden kaçırıp tekrar pamuğa uzandığında, yerimden doğrulup elini tuttum. Bu sefer soğuk olan bendim ve içimden elini çekmemesi dua ediyordum.
"Pansumanın bitsin anlatırım"
Dedikleri beni tatmin ettiği için, hafifçe baş parmağımla elini okşayıp geri çektim. Hareketimin farkına varıp varmadığını ise bilmiyordum.
Kısa ama bir o kadar da acılı geçen sürenin ardından Taehyun, nereden bulduğunu bilmediğim renkli bantlarını bana yapıştırmış ve kutuyu kaldırmıştı. Yatakta oturur bir vaziyette onun bana anlatacaklarını beklerken çok geçmeden yanıma kurulmuş ve elleriyle oynamaya başlamıştı.
"Sen hızla masadan kalkıp mekanı terk edince, Minho hemen peşinden birkaç serseriyle kalktı. Giderken bana da göz kırpmayı ihmal etmeyince şüphelendim tabi"
Lafını sonuna kadar bölmeden dinlemiş ve o boğazını temizleyip devam edecekken irislerimi tek bir saniye bile yüzünden çekmemiştim.
"İçtiğim için seni takip edebileceği sonradan aklıma geldi. Masadan kalktığım da ise çoktan iş işten geçmişti"
Anladığımı belirtircesine mırıldanırken o, yerinde rahatsızca kıpırdanıyordu.
"Bi süre sokaklarda aradım sizi ama yoktunuz. Sonra Minho'nun geçen sene aynı şekilde kardeşimi dövdüğü yeri aklıma geldi"
Son söyledikleriyle anında kaskatı kesilmiştim. Demek bu yüzdendi ikisi arasındaki gerginlik. Ama anlamadığım şey sarışının kardeşini neden dövdüğüydü. O sırada Taehyun adeta aklımı okumuşcasına beklediğim cevabı verdi.
"Minho kardeşime aşıktı. Ama kardeşimin başka sevdiği vardı ve bunu kendine yediremedi. Birkaç kez sana yaptığı gibi kardeşime yavşayınca dayanamayıp dövmüştüm. Eh o da aklınca benden intikam almak için o çok aşık olduğu kardeşimi bu hâle getirmişti"
Ağzım şaşkınlıktan açık kalırken şuan kardeşinin iyi olup olmadığını Taehyun'a sordum.
"İyi. Yurtdışında ama. Adı Huening"
İçimin rahatladığını belli edercesine koca bir oh çekmiştim. Bu sırada ise hala sızlayan dudağıma gitti parmaklarım benden izinsizce.
Taehyun farketmiş olacakki yüzünü bana yaklaştırmış ve elimi tutup dudağımdan çekmişti. Hemen ardından kahvelerini dudağıma dikmiş ve yavaşça yaramın olduğu yere üflemişti. Onun sıcak nefesi tenime değerken ben, rüyada olup olmadığımı anlamaya çalışıyordum.Kalbimin yerinden çıkarcasına attığını farketmemesi için istemeyerekte olsa nihayet ondan uzaklaşmıştım.
Havada kalan eli hemen yanına inerken, yaptığım hareketi yanlış anlamasından korkmuş ve konuyu dağıtmak adına her şey için teşekkür etmiştim. O ise sadece üstümdekilerin bana rahatsızlık vereceğini düşünüp dolabından bir kaç rahat kıyafeti bana verip giyinmem için odadan ayrılmıştı. İşimi hallettiğimde ise onu tekrar içeri çağırmış ve saati sormuştum."Saat gecenin 2'si. Anneannen seni bu halde görmesin. İstersen kal yine burada"
İçimi bir çocuk gibi heyecan kaplarken, dediklerinde haklı olduğunu da bildiğim için teklifini kabul ettim. Ben yine onun yatağını işgal ederken, o da aynı dün geceki gibi tekli koltuğa geçmiş ve gözlerini kapatmıştı.
Bu halde uyumanın rahatsızlık vereceğini çok iyi bildiğimden bu sefer ben ona teklifimi sunmuştum."Öyle dört büklüm kalma. Burada yat"
Gözünü hafifçe aralamış ve kahveleriyle beni süzmüştü. Dakikalar gibi geçen saniyeler beni yerken sonunda cevabını vermişti.
"Sorun değil. Yat sen"
Kafama koymuştum. O burada yatacaktı. Bu yüzden inatçılığımı konuşturmaya karar vermiştim.
"İki gündür yatağına el koyuyorum. Lütfen gel ve yat rahatsız olmam"
Vereceği cevabı beklerken gözünü dahi açmamış, teklifimi havada yüzdürmüştü.
Ben ise karnımdaki ağrıyı umursamadan ayağa kalkmış ve diğer tekli koltuğa kendimi bırakmıştım."Sen yatmazsan bende yatmam"
Ne yaptığımı farkedince oflayıp yüzünü ovalamış ve olduğu yerden kalkıp yatağa doğru adımlamıştı.
Zaferimin verdiği sevinçle dudaklarım gerilirken hemen arkasından benim için bıraktığı boş alana uzanmış ve gözümü kapatmıştım. Sırtı bana dönük olduğundan uyuyup uyumadığını bilmiyordum.Uzun bir süre yattığım yerde başıma gelenleri düşünmüş ve her türlü dayak yediğimi anlayacak olan anneanneme nasıl bir yalan uyduracağımı düşünmüştüm. Çeşitli fikirler kafamda hunharca dolanırken, Taehyun'ın yerinde kıpırdandığını hissetmiştim. Gözümü açmasam bile yüzümü gıdıklayan nefesi sayesinde bana taraf döndüğünü anlamıştım. Sırıtmamak için kendimi zor tutarken, o daha çok bana yaklaşmış ve dudağımdaki yaranın üstüne tüy kadar hafif bir buse kondurmuştu. Anın verdiği şokla yerime çakılmış, hiçbir uzvumun çalışmadığına kanaat getirmiştim. Beni uyuduğumu düşünerek öptüğünü adım gibi biliyordum. Ama bu hareketi bile karnımda binlerce kelebiğin hareketlenmesine sebebiyet vermişti.
_______________________________________Soft tae kalp ben 🥺

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanıdık Yabancı // Taegyu
FanfictionAnnesinin ölümünden sonra 12 yıl boyunca doğup büyüdüğü kasabasına adım atmayan Choi Beomgyu, bu yaz tatile gelmiştir. Ama daha ilk günlerden kalbini bu denli çarpıtan sarışının aslında çocukluk aşkı olduğunu bilmiyordu...