3

111 8 25
                                    

  Üç hafta sonra (❆)
     
      Toplantının bitmesine on beş dakika kala Mert ve Umut âdeta kapıyı sökercesine açmış yanıma gelmişlerdi. İkiside nefes nefeseydi ama Umut daha kötü görünüyordu. "Sorun ne?" dedim soğuk kanlılıkla. Bana geldiklerine göre durum gerçekten vahimdi. "Hocam, Kuzey abi vurulmuş!" dedi Mert nefesini düzenlemeye çalışıyordu. "Sizden başka kimse yardım etmez biliyoruz. En azından Umut'u hastaneye götürür müsünüz?! Sadece birbirlerine sahipler. Birbirlerine ihtiyaçları var." dedi. Sessizce iç çektim ve anahtarıma uzandım. "Yalnız bırakma sevgilini sende gel. Ben veline haber veririm." dedim. Şaşırsalarda ikiside peşimden geldi.

 
      Yaklaşık bir on dakika da hastaneye gelmiştik. Kuzey çoktan ameliyattan çıkmış beyaz odada beyazlar içerisinde yatıyordu. Teni soluktu ve gözleri şişmişti. Yanına yaklaştım. Yarı baygın görünüyordu. Umut yanına gelip sıkıca tuttu kuzeyin elini. Umut ağlıyordu ama o askerdi zaten buna alışık olması gerekmez miydi? Umut ona bakmakla ilgili bir şeyler gevelediğini fark edince araya girdim. Kuzeyin dudaklarında gülümseme belirdiğinde anladım. Kendine gelmişti. "Senin okulun var ve sınav haftanızdasınız." dedim Umut'a dönerek. "Kuzey benimle kalsın ben ona bakarım." dedim. İtiraz edencekti ki Kuzey konuşmaya dahil oldu. "Haklı, hem öğretmeninle vakit geçiririz bol bol. Sonra seni hep ziyaret edeceğim merak etme." dedi. Kafamla onu işaret ettiğimde Umut derin bir iç çekti ve kabul etmek zorunda kaldı. Bir yarım saat daha özlem giderdikten sonra mertle birlikte gittiler.

     "Yarın çıkışımı iste, burada kalacak değilim. Yardımın içinde sağol devamını hallederim. Bana bakmış gibi yapman yeterli." dedi. Omuz silktim ve camı açıp dışarıyı seyretmeye başladım. "Söylediklerimde ciddiydim. Sana bakacağım." dedim. Gülüyordu ki bir anda duraksadı. Anında yüzü donuk bir ifade alırken kaşlarımı çattım. Bunun nedenini sonra öğrenmeliydim ama şimdilik dinlenmesi daha iyi olurdu.

***

     Sıkıcı bir hastane gecesinden sonra evime geldiğimiz gibi onu koltuğa uzattım ve üstüne bir battaniye vererek eşyalarını aldım. "Üstün çıplak oturursan daha rahat olursun, hem hava sıcak zaten." dememle kafa salladı. Son bir günde çok suratsızdı. Eşyalarını bir köşeye yerleştirirken o da sargılarını inceliyordu. "Alt tarafı omzumdan vuruldum. Çok abartılıyor. Kendime bakabilirim." dedi. Gözlerimi devirdim ve karşısına geçtim. "Eğer kendine bakıyor olabilseydin bu duruma düşmez, vurulmazdın yanılıyor muyum?" bir anlık gözü dolmuş gibiydi ellerine bakmakla yetindi. Omuz siktir ve ayağa kalktım etrafa çeki düzen vermeye başladım. Emir'e bilgilendirme için gelmesini yazsam iyi olacaktı.  Telefonumu çıkarıp bu akşam için mesaj attım. Onayını da aldıktan sonra Kuzeyi son bir kez kontrol edip odama gittim. Dün gece ki hastane yatağından sonra birazda olsun öğle uykusu yapabilirdim artık.

***
    ☣︎

        Duyduğum zil sesiyle gözlerimi araladım. Saat'e baktığımda sekize geldiğini fark ettim. Ömer yedi saattir uyuyordu. Televizyondan açtığım filmi kapattım ve kapıya ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımda gördüğüm kişiyle iç çektim. Önce bana sonra yarama ve çıplak göğsüme baktıktan sonra içeri girdi. "İzin alman gerekmiyor mu?" dedim. Uzun zaman sonra konuştuğum için sesim hırıltılı çıkmıştı. "Burası senin evin mi?" dedi koltuğa yerleşirken. Gidip diğer koltuğa oturdum ve tehditkâr gözlerimle onu incelemeye başladım. "Şuanlık öyle, buna sen karar veremezsin." dedim. Omuz silkti ve telefonunu çıkarttı. Gözlerim ağrımaya başlayınca ayağa kalktım. Uyumam gerekiyordu bu yüzden Ömer'i uyandırmalıydım. Ömer'i uyandırıp benim için hazırladığı yere yattım ve uyumak adına gözlerimi kapattım. Her ne kadar kabustan başka bir şey görmesem de uyumak sevdiğim bir şeydi.

***
Emir

      Kapıdan girer girmez onu öyle görmem alt taraflarımda bir kıpırtı yaşatsa da hemen telefonumu alıp bir şeylerle uğraşmaya başladım. Sanki öfkeliymiş gibi bana bakıyordu. Belki de öyledir ama şuan onu ciddiye bile alamıyorum. Yavaşça ayağa kalkıp arka odalardan birine gitti. Yaklaşık bir kaç dakika sonra da Ömer ile birlikte dönmüştü. Koltuğa uzandı ve gözlerini kapattı. Çok geçmeden nefesi düzenlenmiş uykuya dalmıştı. Ömer yanıma oturdu. "Mert hakkında mı bilgi edinmek istersin yoksa kuzey hakkında mı?" dedi Ömer gülerek. İrkildim ve ona döndüm. "Ona çok dikkatli bakıyorsun." dedi. Gözlerimi devirdim. "Saçmalıyorsun, ikinizde aynısınız Mert için tanıştığım insanlar" dedim. Geliştirici bir şekilde beni onaylamıştı. Aniden duyduğumuz inlemeyle ikimizde donakaldık. Kuzey yarasının üstüne doğru yatmıştı belli ki.

    Aklıma rüyam gelirken altım iyice şişmişti. Kaçamaklı bakışlarım ikisi arasında gidip gelirken Ömer Kuzey'in yanına gitti ve onu dürterek uyandırdı. "İçecek bir şeyler yapacağım sana da ilacınla beraber bir şey getireyim sonra rahatça uyursun." dedi. Kuzey gözlerini ovarak oturur pozisyona geldi ve keskin bakışlarını bana çevirdi. İster istemez tüylerim gerginlikten diken diken olmuştu. "Ben bir lavobaya uğrayayım." dedim belli etmemeye özen göstererek. 

   
     "Sade kahve yapıyorum. Koridorin dik karşısında yatak odam var oranın çapraz solu banyo." dedi. Ona hızlıca onay verip söylediği tarafa doğru hızlı adımlar atmaya başladım.

Kuzey

     Kendime nihayet geldiğimde Ömer haplarımı ve sıcak çikolatamı önğme bırakmış Emir beyfendiyi bekliyordu. İç çekerek açık olan televizyona baktım. Suçluluk içimi kavuruyordu. Uzun süre sonra çikolatam bitmişti. Gözlerimi televizyondan çektiğimde ikisininde burada olmadığını fark ettim. Kahveleri hâlâ duruyordu. Bir yudum bile azalmamıştı. Televizyonu kapattım ve yavaş adımlarla içeri doğru ilerledim. Duyduğum inleme sesleriyle tüm bedenim kaskatı kesildi. Yanlış duyduğumu düşünerek kapıya yaklaştım. Kapı hafif aralıktı. Bacaklarım heyecandan mı yoksa gerginlikten mı bilmiyorum titremeye başlamıştı.

    Emir, Ömer'i tezgaha yaslamıştı ve çılgınlar gibi öpüşüyorlardı. Elim ayağıma dolanmıştı ki bacaklarım kendini bırakınca düşmemek adına kapı koluna sıkıca tutunup kapıyı sertçe kendime çektim ve büyük bir gürültüyle kapıyı çarptım. Yavaşça geri çekildim. Hızlıca yerime gidip battaniyemi üstüme çektim. Bir süre sonra adım seslerinden ikisinin de geldiğini anladım. "Ben gideyim." dedi Emir. Eşyalarını topladı ve  Ömer'i beklemeden hızlıca çıktı. Tekrar bir sessizlik oluştu. Âdeta ölüm sessizliğiydi. Ömer yavaşça yanıma geldi. Bir askerin nasıl böyle davrandığını düşünüyor olmalıydı. "Kuzey...eğer gördüklerin seni tiksindirdiyse..."  Üstümü açıp ona baktım. "BENDE ERKEKLERİ SEVİYORUM" diye bağırdım.

    Tepkime şaşırdı. "Utandığım için öyle tepki verdim. Özür dilerim." dedim iç çekerek. Ömer'in alt kısmı şişmişti. Boşalamamış gibi duruyordu. Baktığım yere bakıp derin bir nefes aldı. "Ben bir lavobaya gideyim sonra sargını değiştireyim." dedi. Kendi kalkmışlığımı hissetmemle onu durdurdum. Nefes alış verişlerim hızlanmıştı. "Birlikte yapsak-" cümlemi yarıda kesen şey dudaklarımın üstündeki dudaklardı. Gözlerim şaşkınlıktan dolayı açılsa da hızlıca kendimi topladım. Dudaklarımızı ayırıp bir eliyle belimi kavradı ve beni kendine yavaşça bastırdı. Sert ama bir o kadar da dikkatliydi. Elini eşofmanımın arka kısmından içeri soktu. Parmaklarını deliğimin etrafına getirdi. Sıkıca ona tutundum. Beni koltuğa doğru çekti ve kucağına oturttu. Deliğime bir parmağını sokmasıyla gerildim. Yaralı tarafımla ona tutunurken diğer elimi onun eşofmanının içine soktum ve penisini tuttum. Kesik kesik nefes alırken içime üç parmağını birden soktu.

     Parmaklarını haraket ettirmeye başlamasıyla kasılmaya başlasam da bir yandan zevk'i hissetmeye başlamıştım. Ben onun penisini çekerken o da benim deliğimde gel git yapıyordu. İnlemelerim ağzımdan kaçarken ona baktım. Yavaş yavaş zevk bizi ele geçiriyordu. Ona sürtünmeye başladım. Bir taraftan elimi hızlandırıyorken diğer taraftan kendimi ona daha çok bastırıyordum. Sona geldiğimi hissettiğimde elimi daha da hızlandırdım. O da benimle aynı durumda olacak ki o da parmaklarını hızlandırdı.

     Bir kaç çekişin ardından ikimizde gelmiştik. Soluklanırken yüzüne baktım. Eğlenmiş gibi görünüyordu. "İçime girebilirdin yeterince parmaklarına katlandım." güldü ve boynuma bir öpücük bıraktı. "Belki daha son yüzbaşım." dedi ve bacaklarını kaldırıp indirerek hoplamamı sağladı. "Şimdi gelde sargını değiştireyim." dedi ve beni kenara oturtup ayağa kalktı.

 

One Heart Three Soul •Threesome•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin