7

44 3 0
                                    

      "Yeter!" dedim. Onu omuzundan vuralı çok olmamıştı. Hâlâ neler yaptığını bana anlatıyordu. Bağırmamla susmuş, yüzündeki gülümseme silinmişti. "Yaptıklarının bir affı olamaz yine de sana sorucam. O masum çocuklara ve bana bunca şeyi ne diye yaptın?" Uzun zamandır aradığım cevap buydu işte. Bir sevgilim varken onun tehditleri çekilir geliyordu. Ama şuan onca şey üst üste gelmişken bir de onun kimliğini öğrenmişken kimse beni tutamazdı. Onca acıyı ondan çıkarabilirdim. "Konuş!" Alaycı ifadesi kaybolmuş omzunu sıkıca tutuyordu.

     Silah sesinden dolayı olacak ki herkes yanıbaşımıza toplanmış bize garip garip bakıyordu. Silahımı yerine yerleştirip parmaklarımı çıtlattım. Tam yumruklarımı sıkmışken dudaklarını araladı. "İlk komutan olduğumuz yılın sonunda." dedi yutkunarak. Yüzü tamamen düşmüştü. Kırgınlığı geçmiş perişan bir ifadesi vardı.

    "Bir asker gelmişti hatırlıyor musun?" dedi. Kimden bahsettiğini anlayarak başımı salladım. Yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. Yere tamamen uzanmış gökyüzüne bakarak fısıldıyordu.

     "Onur" dedim ona devam etmesi için. "Evet" dedi. "Senin sorumluluğundaydı. Çok zayıftı ama asker olamayacak gibi de değildi. İradesi sağlamdı." dedi.

     Gözlerime baktı. Yavaş yavaş doluyordu gözleri. "Onu neden ölüme gönderdin Kuzey?" dedi. Gözünden bir damla yaş akarken. "Ona olan sevgimi bilmene rağmen. Bizim sevgili olduğumuzu bilmene rağmen ses çıkarmayıp bizi korumana rağmen  onu nasıl ölüme gönderebildin Kuzey?" dedi. Sesi sona doğru kısılmıştı.

     "Biliyorsun" dedim. "Ordudaki adaleti sağlamak adına sırayla götürüyordum çocukları. Hepsi çok yetenekliydi." dedim.

     Histerik bir gülüş attı. "Senin adalet dediğin bu mu!? O çocuğun soğukta dayanamadığını bilmene rağmen! Onu buna götürmeye bilirdin. Bir sürü operasyon varken neden!? Neden onu yapamayacağı tek operasyona götürdün? Hem de başarma şansınız bile yokken. Sana yalvarmadım mı köpekler gibi? Onu gönderme dayanamaz benim bebeğim demedim mi? Neden yaptın be adam niye beni öldürdün!?" Aniden yakamı tutmasıyla hiç bir şey yapamadım. Gözlerine baktım sadece. Ağlamaktan kızarmış gözlerine.

     "Yine de bu yaptıklarını açıklamıyor." dedim. Yakamı bırakıp kendini tekrar yere bıraktı. Kan artık dudaklarından da sızmaya başlamıştı. "Sen o gün acımadan o çocuğu o operasyona götürdün ya, işte o gün benim için bittin. Çocukluktan beri süren arkadaşlığımızı bitirdin. Sana karşı büyüttüğüm kin hiç bir şeyden fazla değil. Bende onca zaman en değer verdiklerine zarar verdim. Dostlarına, işine, ailene, aşk hayatına ve askerlerine. Benimkinden daha fazla acı çekmen için. Yine de olmadı. Yeteri kadar mutlu olamadım. En sonunda seni öldürmeyi planlarken gözünü açtın." dedi.

    Başımı salladım. "Tamda senden beklenilecek hareketler tebrik ettim doğrusu." dedim silahı tekrar elime alırken. "Yaptığımın yanlış olduğunu biliyorum ama pişman değilim. Bebeğim için dahasını da yapardım." dedi.

    Gövdesine bir atış daha yaptım. "Zekice düşünmüşsün. Öyle ki bunca asker tek kişiyi yakalayamadık. Yine de unutmuşsun. Ne kadar iyi bir hafızam var değil mi?" dedim. Ağzındaki kanı tükürse de hemen yenisi yerini alıyordu. Sonuna geldiğini anlamıştı artık.

     "Şifa" dedim gözlerine bakarak. Yavaşça soluyordu. "Arkadaşlığın için teşekkür ederim. Ama yaptıkların yanına kalamaz." dedim. Güldü ve kafasını salladı.

     "Biliyorum" dedi. "Arkadaşlığımızı çok sevmiştim. Yaptıklarım için üzgünüm, o askerler ve sevdiklerin için üzülüyorum. Yine de sen bunu hak ettin. Sen tek bir kararla hayatımı mahvettin. Ben de seninkini. Ödeştik." dedi ve sırıttı.

One Heart Three Soul •Threesome•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin