Atilla Ali Tamtürk, ünlü bir iş insanı aynı zamanda Türkiye'nin en büyük kabadayılarından İdris Tamtürk'ün oğludur.
Babasının münasip gördüğünce bir evlilik yapar ve bir çocuğu olur ama evliliğinde huzuru, mutluluğu
yakalayamaz.
Atilla Tamtürk bi...
Hoşgeldiniz değerli konuklar! Uzun soluklu bir yolculuğa hazır mısınız?
Bu bir kurgu ve hayal alemdir, kesinlikle gerçeği yansıtmaz!
Playlist ; Cem Adrian - Derinlerde
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
29 Mart 1994 1. Bölüm; İhanetin kanlı yüzü
Geçmişin masumların kanıyla bağlı düğümleri bir bir açılmaya yüz tutarken; matemin çiçekleri birden bire solmaya başladı. Gerçeklerin lanetli yüzü ortaya çıktı, yalanların katran karası sinesi ansızın intihar ipini boynuna dolayıverdi.
Her insanın bir hayat hikayesi vardır. Kimi hayatını tüm güzellikleriyle yaşamıştır kimi de acının tüm o buhranlarını dibine kadar tatmıştır.
Hülya Işıklı hayatı boyunca hiç mutlu olamamış ama sürekli mutluluğu arayan bir genç kadındır. Mutluluğun hülyasına kapılarak kendini bir adama tamamen açar ve tam mutluluğa ulaştım dediği anda ihanete uğrar.
Villanın kapısı tüm hızıyla açıldı ve içeriye Hülya Işıklı'nın kardeşi Hayal Işıklı girdi. Elleri tir tir titriyor, anksiyete krizi geçiriyordu. Hayatında en korktuğu ikinci andı ve ilkinde olduğu gibi ablasını kanlar içinde bulmuştu.
"Abla!" diye tüm hiddetiyle bağırdı ve eğilip ablasının yüzünü elleri arasına aldı. "Ne oluyor?! Bir şey mi yaptılar sana?!"
Lakin ablası onu duymuyor gözlerini bebeğinin kanından ayırmıyordu. Bebeğinin kanından...
"Bir şey söyle?! Lütfen korkuyorum!" şiddetle ablasını sarsıyor kendine gelmesi için elinden geleni yapıyordu. Ama ablası bitkisel hayata girmiş bir insan gibi hiçbir şeye tepki vermemeye devam ediyordu. Kendi içinden ölüm kalım savaşındaydı. Ya kardeşi ve bebeği için yaşayacaktı ya da ölen bebeğinin arkasından gidecekti.
"Ayye." diye bir ses duyuldu salonda. Hayal başını soluna çevirip apalayarak annesine doğru gelen bebeği gördü. Yeşil gözleri ağlamaktan kıpkırmızı kesilmiş, emziği boynundan sallanıyordu.
Hayal bu perişanlığa daha fazla dayanamayarak için ablasının kendisine gelmesi için yüzüne okkalı bir tokat savurdu. Salonda tüm hiddetiyle tokadın sesi yankılandı. Hülya sanki bir hayal aleminden çıkarmış gibi sarsılarak uyanırken ne zaman gelip yanına oturduğunu bilmediği kardeşine baktı.
"Te te, vuma!" bebek canhıraş sesiyle annesini korumak için bağırdı. Hayal afallayarak yeğenine baktı.
"Vurmuyorum teyzeciğim oyun oynuyoruz." Bir bebeği kandırmak işte bu kadar kolaydı. Bebek neşeyle ellerini birbirine çarpıp minik poposunu sevinçle sağa sola salladı.
