4.bölüm

2.7K 168 225
                                    


Merhaba hoşgeldiniz!

Öncelikle şunu söylemek isterim ki kahraman cehaletini yazarın kendisinin cehaleti olarak gören okuyucular istemiyor ve onlara daha fazla tahammül edemeyeceğimi belirtmek istiyorum.
Çünkü her karakteri yazar yazmaz, karakter kendini yazdırır.

 Çünkü her karakteri yazar yazmaz, karakter kendini yazdırır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.



Haziran 1994

Güneş adeta arkasından bir kovalayan varmışçasına hızlı hızlı bulutların arkasına saklanıp gideli saatler olmuştu. Gündüzün ışıtsısı, sevecenliği yerini gecenin karanlığına, kasvetine bırakmıştı. Bazı seçilmiş insanlar deliksiz bir uyku içerisindeyken, bazıları ise acının hüznün dipsiz kör kuyusuna çekilmiş kan ağlaya ağlaya uyumaya çalışıyorlardı.

Ne de olsa gerçek acı çeken insanlar gecenin kör karanlığında belli olurdu. Bu insanlardan sadece birisi ise Begüm Tamtürktü. Öyle dertli öyle kederiydi ki.

Zaman geçiyor ama ona tezat Begüm'ün kalbindeki sızı kat kat artıyor, körpe yüreği acıyla dağlanıyordu.

Önceden şimdiye kadar olsa bir kaç paket sigarayı çoktan tüketmişti. Lakin şimdi düşünmesi gereken başka birisi vardı. Canından daha önemli cananı, oğlu; evladı.

Begüm Tamtürk konaktaki odasına geçmiş, kocamana yuvarlak yatağına tıpkı korunmaya muhtaç bir kız çocuğu gibi cenin pozisyonunda uzanmıştı.

Geçmişini düşünüyordu...

Dağların arasındaki konaklarında bir ciddi bir disiplinle hanımefendi edasıyla büyütüldüğü ama sevginin, merhametin hiçbir zaman eksik olmadığı çocukluğuna gitmişti aklı bir anlığına. Yüreği acıyla, özlemle kavruldu.

Çocukluğu pekmez dökülmüş kar yemekle ve atının üzerinde özgürce hoplayıp, zıplayarak geçmişti.

Annesi ve babası onu öyle çok sevmişler öyle çok sarmalamışlardı ki bir gün kızlarının onları bırakıp gitme düşüncesinden deli gibi korkuyorlardı.
Babasına kalsa kızını kimse ile evlendirmez onun turşusunu kuradı. Lakin öyle zamanlar gelmişti ki kızını bir Azrail'in eline kendi elleriyle teslim etmek zorunda kalmıştı.

Begüm zenginlik,bolluk,bereket, içinde doğmuş büyütülmüş bir kız çocuğuydu. Ta ki babası için işler yolunda gitmeyip dedesinden kalan araziler teker teker satmaya başladıkları zamana kadar. Tarımla uğraşan ailenin önce pamuk depoları bir işçinin söndürmeyi unuttuğu sigarası yüzünden yanıp kül olmuş sonra ise teker teker her şeyleri ellerinden kayıp gitmişti.

Sonra babası işlerini tekrardan yoluna koymak için hiç akıl karı olmayan bir işe bulaşmış İdris Tamtürkten borç almıştı. Fakat her şey düzelmek yerine daha da sarpa sarmış Tamtürklerden aldıkları borçları bile ödeyemeyecek duruma gelmişlerdi.

İHANET Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin