Öğle olduğundan hala odasından çıkmamıştı, halsiz hissetiğini söylediğinde ses çıkartmamıştım ama endişelenme den edemedim.
Elimde çay ile kapısının önünde durdum, ilk defa böyle bir şey yapıyordum ve kim beni böyle görse şaşırıyordu, jungkook yanıma geldi.
"Ne yapıyorsun?"
"Cesaret topluyorum"
"Neden?"
"Ona çay getirdim"
Şaşkınlık ile güldü.
"Aptal, kapıyı çalsana"
"Cesaretim yok,kendimi hizmetçi gibi hissediyorum"
"Saçmalama,o senin eşin olucak"
"Kapıyı çal ve kaybol"
Kahkaha atarak kapıyı çaldı ve gitti, kapı açıldığında taehyung göründü, eğildiğinde konuştum.
"Çay getirdim"
Şaşkınca baksada geri çekildi, içeri geçtim.
"Balkonda oturuyor"
Balkona gittim, yere bakarak duruyordu, beni görünce kalkarak eğildi, elini tutarak oturdum, karşıma oturdu, çayı uzattım.
"Senin için.. Getirdim"
Alarak kafasını salladı.
"Teşekkür ederim"
Sesi çatlamıştı, kafasını da hiç kaldırmıyordu, çaydan bir yudum aldı, yüzünü buruşturmamak için zor durduğunda kaşlarımı çattım.
"Beğenmedin mi?"
"Soğuk"
Kafamı salladım, uzun süre kapının önünde durduğum için soğumuştu mantıkken.
"Yeni bir tane getirsinler"
Elinden alarak taehyung'a uzattım, alarak gittiğinde yalnız kaldık, elimi çenesine koyarak kafasını kaldırdım, kırmızı gözlerini kaçırdı.
Yutkunarak konuştum.
"Neden ağladın?"
"Ağlamadım"
"İnandım, neden ağladın?"
"Aciz olduğumu hatırladım sadece"
Kaşlarımı çatarak kafamı yana eğidim.
"Aciz mi?"
Kafasını salladığında dilimi yanağıma bastırdım.
"Aciz değilsin, farkındasın dır umarım, prenssin, herşey elinin altında, bunun neresi acizlik?"
Alay ile gülerek gözlerime baktı.
"Acizlik fakirlik değildir, alakası bile yok, acizlik sırtını dayaya bileceğin birinin olmaması, değer görmemen, başkalarının acımasını sayesinde bir şeyler yapabildiğin şelerdir, "
Kafamı çevirerek derin bir nefes burnumdan verdim.
"Ben.. Üzgünüm"
"Neden?"
"Sana acıdığımı söylememeliydim.. Saygısızlık ettim"
"Sizinle alakalı değil, her kes bana acıdığı için etrafımda zaten, tek arkadaşım bile annem tafından gönderilen biri, mecbur olduğu için yanımda"
"Taehyung mu?"
Kafasını salladığında elini avucuma aldım.
"O sana değer veriyor, bunu söylediğini duysa üzülürdü"
"Nereden biliyorsun ki?"
"Sana değer veriyor, görüyorum"
Kafasını salladığında beyaz, saten geceliğinin içinde çok güzel görünüyordu.
Kapı açıldı, taehyung elinde fincanlar ve çaydanlık ile yanımıza geldi, yere koyarak fincanları doldurdu ve geri çekildi.
Bir tanesini alarak uzattığımda aldı, bende alarak bir yudum aldım, taehyung'a baktığımda üzülerek hoseok'a bakıyordu.
Geri yaslandım.
"Taehyung"
Hazır ol'a geçtiğinde güldüm.
"Uzun zamadır yanındasın,öyle değil mi?"
"Evet efendim"
"Üzüldüğünde sende üzülüyorsun?"
"Evet efendim"
"Şimdide üzülüyor musun?"
"Evet"
Hoseok göz devirdiğinde güldüm.
"Zorla üzülmüyormuş, gördün mü"
Yine göz devirdiğinde çaydan bir yudum aldım, onun yanında iken rahat hissediyordum.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paint : sope
FanfictionLanetli olarak adlandırılan prens hoseok ve gözünden yaralı kral yoongi