Namjoon ile sınır hakkında konuşuyorduk.
"Kral Lee her an kargaşa çıkartır gibi görünüyor, savaş açma ihtimali var"
"Sınırları güçlendir, kan istiyorsa seve seve veririz, biliyorsun"
Güldüğümüzde ileride hoseok kafasını eğmiş merdivenlere yönelmişti, kaşlarımı çattığımda jin geldi.
"Namjoon baksana"
İkiliyi yalnız bırakıp hoseok'un peşinden gittim, odaya girdiğimde yatağa oturmuş yanaklarını silerken burnunu çekti, yanına giderek oturdum.
"Ne olduda ağlıyorsun bebeğim"
Kollarım arasına girdiğinde omuzunu sıkarak saçlarını öptüm, yutkundu.
"Taehyung bahçe işi ile ilgilendiği için diğer hizmetçiler ile konuştum, yanımıza jin'in gösterdiği kadın geldi, arkadaş olmak istemiştim ama bana senin için yetersiz olduğumu söyledi, sadece ayak bağıymışım, seni hak etmiyormuşum"
Yeniden yanakları ıslandığında çenesini tutarak kaldırdım, yanaklarını silerek gözlerini öptüm.
"Cezasını vericez, tamam mı bebeğim, ağlama, sen benim için fazlasın bile, sana sahip olduğum için çok şanslıyım, tanrı seni bana bahşettiği için her gün dua ediyorum bebeğim"
"Asıl ben çok şanslıyım, seni bulduğum için, seni seviyorum"
Sıkıca sarıldım ve kalktım.
"Hadi ona cezasını verelim"
Kalkarak kafasını salladığında koluma sarıldı, odadan çıktık, aşşağı indiğimizde jimin ve jungkook'u gördüm.
"Jimin"
Bana döndüler, yanımıza geldiklerinde jimin'in kılıcını aldım.
"Jin'in gösterdiği kadın"
Kafasını salladığında güldüm.
"Onu getir"
Gittiğinde bahçeye çıktık, jungkook anlamayarak baktı.
"Ne oldu?"
"Kralına saygısızlık etti, cezasına çekicek"
"Nasıl saygısızlık"
"Hoseok'a küçük düşürücü şeyler söylemiş"
Şaşkınca hoseok'a baktığında ses çıkartmayan hoseok kafasını eğdi, çenesini tutarak kaldırdım.
"Kafanı eğme, sana saygısızlık yapan o"
Kafasını salladığında anlını öptüm, güldüğünde yanağını okşadım, jimin kadın ile geldiğinde kadın kafasını eğmiş duruyordu.
"Kaldır kafanı"
Yutkunarak kafasını kaldırdı, kılıcı sıktım.
"Sen benim eşimi aşşağılamaya cürret mi ediyorsun"
"Aşşağılamadım.. gerçekleri söyledim"
"Sen kimsin lan, kendi boktan gerçeğin kimin umurunda"
Bağırdığımda bir adım geri gitti, namjoon ve jin geldiğinde kılıcı hoseok'a uzattım, alarak bana baktığında saçlarını okşadım.
"İşini hallet"
Namjoon'a baktığımda kadını tutarak yere çöktür dü, kadın ağlamaya başladığında hoseok yutkundu.
"Ama yapamam"
"Haddini bilmeyene cezasını vermezsen bir bakmışsın diğerleri de sana saygı göstermez,hadi bebeğim"
Geri çekildiğimde yutkunarak kılıcı iki eli ile tuttu, kadın yalvarsa da duymuyordu, adrenalin çoktan algısını kapatmıştı, bana baktığında kafamı salladım.
Kılıcı kaldırdı ve kadın'ın boynunu kesti, yüzü kan olurken kılıcı bıraktı, bana döndüğünde kollarımı etrafına sardım.
"Aferin, işte böyle"
Kafasını kaldırdı.
"İyi mi yaptım?"
"Çok iyi yaptın"
Güldüğünde anlını öptüm.
"Hadi seni temizleyelim, yeni çiçeklerimiz geldi"
Taehyung öksürdü.
"Bu?"
Cesedi gösterdiğinde omuz silktim.
"Kaldır tae"
Kafa salladıklarında hoseok'u odaya götürdüm, üstünü değiştirmesine yardım ederek yüzünü temizledim, geri aşşağı indik, çiçek torbalarını görünce yanılarına gitti, yanında durduğumda boynuma sarıldı.
"Çok güzeller"
Beline sarılarak şakağını öptüm.
"Hadi dikelim"
Heves ile kafasını salladığında güldüm, seo joon eldivenleri uzattığında alarak hoseok'un eline takarak kendimkileri de taktım, toprak alanı kazmaya başladığımızda hoseok yavaşça çiçekleri koyuyordu.
O kadar tatlıydı ki, beni dürtene kadar ona daldığımı bilmiyordum bile.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paint : sope
FanfictionLanetli olarak adlandırılan prens hoseok ve gözünden yaralı kral yoongi