Zaman su gibi akarken hoseok üçüncü aya girdi, karnı normalden daha büyüktü, diğerleri de çok titiz davranmaya başlamıştı.
Bu gün geç uyanmıştım ve evraklar ile uğraşmaktan başımı bile kaşıyamamıştım ki hava karardığında son evrağı da bitirmiştim.
Heyecan ile kalkarak odadan çıktım, hoseok'a sarılıp çocuğumuz ile konuşacaktık, genelde bu saatlerde yürüyüşe bahçeye inerdi, bu yüzden bahçeye indim.
Etrafa baktığımda ileride durmuş ektiğimiz çiçekler ile konuşuyordu, yanına gittiğimde maskeli biri ağacın arkasından çıktığında yutkunamadım bile.
Göz göze geldiğimize gözleri kısıldı, gülüyordu, hoseok'un boynunu tutarak kendine çektiğinde kalbimin duracağımı sandım ama panik yapmamak için kendimi sıktım.
Hoseok bağırdığında herkes doluşmuştu, jin ve jungkook hemen geldiğinde gözlerinde saf korku görünüyordu.
Dik durarak ellerimi arkamda bağladım, korktuğumu anlarsa hoseok'a zarar verebilirdi ve bu isteyeceğim son şey bile değildi.
Yanlarına sakin adımlar ile yaklaştım, adam bana bakarak kılıcı hoseok'un boynuna yaklaştırdı.
"Min yoongi"
Kafamı yana eğdim.
"Evet"
"Seni öldürmeye geldim"
"Deneye bilirsin tabi, ilk değilsin"
Sırıttığımda hoseok'a baktı.
"Eşini öldürmem den korkmuyorsun?"
"Öldür, kimin umurunda, yeniden evlene bilirim"
Hoseok'un dudakları titrediğinde arkamda bağladığım ellerimi sıktım ama adam ile göz temasımı kesmez iken soğuk kanlılığım onu da dumura uğratmıştı.
Göz devirip kafamı eğdim.
"Saldıracak mısın yoksa korkak gibi onun arkasına mı saklanacaksın? Sıkılmaya başladım"
Eli ayağına dolaştı, hoseok'u bırakarak öne geldiğinde jin'e baktım, hoseok'u kendine çekerek uzaklaştığında yanımda olan namjoon'un kılıcını aldım.
Koşarak kılıcı nı savurduğunda eğildim, arkasına geçerek kılıcı boynuna geçirdim, yere yığıldığında kılıcı yere attım ve hoseok'un yanına giderek oturdum.
Ellerini karnına sarmış başı jin'in boynuna gömülüydü, elimi koluna sarıp kendime çektim, sıkıca sarılarak şakağını öptüm.
"Güzelim"
Omuzuma vurdu.
"Adi"
Elini tutarak öptüm.
"Özür dilerim bebeğim, sana zarar vermesinden korktum"
Burnunu çekerek ellerini kıyafetime sardı.
"Başkası ile evlenirsin"
"Hoseok sana zarar gelse dünyayı yakarım, sana olan sevgimi, aşkımı biliyorsun"
Kafasını kaldırıp gözlerime baktığında yanaklarını silerek dudaklarını öptüm.
"Öyle davranmasaydım sana zarar verecekti, bunu göze alamazdım bebeğim, seni kırdığımı biliyorum ama senin için yaptım, paniklediğimi görseydi seni öldürürdü"
Yanakları yeniden ıslandığında yanağını öptüm.
"Geçti artık, ya bebeğimiz sen üzgünsün diye ağlarsa"
Gülerek kafasını salladı.
"Yoongi o ağlayamaz"
"Ama ağlarsa? Olamaz mı?"
"Aptal"
Boynuma sarıldığında gülerek şakağını öperek dikkatlice beline sarıldım, geri çekildik, dikkatlice onu kaldırdım.
"Hadi odamıza gidelim, bu gün yeterince adrenalin aldık"
Kafasını salladığında gülerek anlını öptüm.
"Kucağıma gelmek ister misin?"
Kafasını salladığında eğilerek kolumu bacaklarına sarıp diğer kolumu da sırtına sararak kucağıma aldım, göğüsüme sindiğinde saçlarını öptüm, taehyung yanımıza geldi.
"Odaya elma, muz ve üzüm bıraktım, biraz yesin"
Kafamızı salladığımızda jungkook, jimin ve namjoon hoseok'a baktı, jimin eğildi.
"İyi misin?"
"İyiyim jim"
Güldüklerinde yukarı çıktık, namjoon konuşunca dişlerimi sıktım.
"Adamın üstünde Lee krallığına ait eşyalar çıktı"
"Kral Lee bir gün daha yaşamayacak namjoon"
"Emredesin"
Gittiğinde merdivenleri yavaş ve dikkatlice tırmandım, hoseok gözlerini kapatmış dururken oldukça yavaştım, odamın önüne geldiğimde muhafızlar kapıyı açtı.
"Yaşlı kadını çağırın"
İçeri girdim, hoseok'u yatağa uzandırıp yanına oturdum, elini tutarak okşadığımda elini çekti ve sırtını döndü.
"Aşkım"
Yaklaştığımda yastığı alarak yüzüme attı.
"Bak ya, önemsiz miş,sensin önemsiz"
"Hoseok"
Kafamı eğerek güldüm.
"Hadi ama bebeğim, ne güzel konuştuk işte"
Omuz silktiğinde elimi karnına koyarak okşadım.
"Bebeğim, babana söyle beni affetsin, ağlıycakmışım galiba"
Sesimi kıstığımda bana döndü, yakamı tutarak beni kendine çekti.
"Ağlama"
Dudaklarımı büzdüğümde izimi öperek okşadı, güldüm.
"Ağmama bir den geçti, bak sen şu işe"
Gülerek dudaklarımı öptüğünde üstüne gittim, kafası yastığa gömüldüğünde kollarını boynuma sardı, kapı çaldığında geri çekildim, derin bir nefes alarak hoseok'u kaldırıp sırtını çerçeveye yaslandırdım ve izin verdim.
Kadın içeri girdi ve yanımıza geldi, kalktım.
"Tatsız bir olay yaşandı, çocuğumuza bir şey olmasından korkuyoruz, ve karnı çok büyük değil mi? Tek çocuk için-"
"İkizler"
"NE"
Hoseok ile aynı anda konuşunca gülerek elini hoseok'un karnına koydu.
"İkizler olucak"
Hoseok ile bir birimize baktık, geri kadına döndüm.
"Peki cinsiyet-"
"Kız ve erkek, çok yaramaz olucaklar, şimdiden belli"
Hoseok yüzünü buruşturmak istesede yapmadı, yanına gittim.
"Ne oldu?"
"Kıpırdıyor, canım acıdı"
Ellerini tutarak öptüğümde kadın konuştu.
"Gayet sağlıklılar, yine de korkmasın ya da üzülmesin, dikkat edin"
Kafamızı salladığımızda odada çıktı, gülerek elimi karnına koydum.
"İkizler ha"
Güldüğümüzde sıkıca sarıldık, karnına eğildim.
"Babayı fazla yormayın sakın"
Hoseok esnediğinde uzandırdım, arkasına geçerek sarıldım, elimi tutarak koluma sarılarak uyumaya başladığında gülerek bende gözlerimi kapattım.
Tanrım biz bir isterken iki almıştık, çok mutluydum.
/
ŞİMDİ OKUDUĞUN
paint : sope
FanfictionLanetli olarak adlandırılan prens hoseok ve gözünden yaralı kral yoongi