Suyun altındaki huzurun tadını çıkarmaya devam ederken bir yandan da etrafındaki güzelliklere göz gezdiriyordu. Bugün seçim günüydü. 71. Geleneksel Açlık Oyunları için kurbanlar seçilecekti. O, bu kişileri birer haraç olarak görmektense kurban olarak görüyordu. Her ne kadar bir kariyer mıntıkasından olsa da Maryna bu seçimleri hep korkunç bulurdu. Diğerleri gibi oraya gidip mıntıkasını onurlandırmanın mantığını hiçbir zaman çözememişti. Başka çocukları öldürmek bir onur değildi. Canilikti.
Kendi mıntıkasındaki şampiyonlarla hiç tanışmamıştı. Sanki tanışırsa, daha çok bu oyunların içine çekilecek, ve o sene çekilen kuradan kendi adı çıkacakmış gibi hissediyordu. İlgisini çeken, tanışmak istediği ancak kendisini tuttuğu tek bir kişi vardı. Finnick Odair.
Onun oyunlarının gerçekleştiği sene Maryna henüz 11 yaşındaydı. Adı listede yoktu bu yüzden çekilemezdi de. Oyunlarını izlerken, Finnick'in şampiyonluğu duyurulurken, mıntıka turnesindeki konuşmalarını dinlerken, onu Maryna'nın gözünde ayrı bir noktaya koyan bir şey vardı. Ne olduğunu bilmiyordu. Turneden döndüğünde Finnick ile tanışmayı çok istemişti ancak tanışamamıştı. Sonrasında ise ismi kuraya girmişti ve hep kendine engel olmuştu.
İleride gördüğü mercan resifine doğru yüzmeye başladı. Belki bir deniz yıldızı bulurdu.
Bire bir olarak tanışmasa bile Finnick çok popüler bir çocuktu. Başkent'in altın çocuğu. Bu sayede onunla ilgili bildiği birkaç şey vardı. Deniz yıldızlarını sevdiğini biliyordu. Her ne kadar kendisi toplayıp ona vermese bile bir şekilde ona ulaşmasını sağlıyordu.
Resifin yanına geldiğinde biraz etrafı inceledi. Rengarenklerdi, Maryna suyun altını bu yüzden çok seviyordu. Suyun üzerindeki her şey renksizdi. Başkent sanki insanların karamsarlığından besleniyormuşçasına bütün renkleri susturmuştu. Ulaşamadıkları tek yer suyun altıydı, ve burası rengarenkti.
Halka şeklinde dizilmiş olan mercanlara dikkat ederek aralarından geçti ve ortalarındaki boşluğa oturdu. Zemin kumla kaplıydı. Biraz da orada huzurun tadını çıkardıktan sonra kalktı ve deniz yıldızı aramaya başladı. Bulması çok kısa sürmüştü. Deniz yıldızını dikkatlice eline alarak geldiği yolu gerisin geri dönmeye başladı. Sahile geldiğinde kafasını dışarı çıkardı ve arkadaşına baktı. Kale onun tek arkadaşıydı. Kariyer mıntıkasında olmasına rağmen akademiye gitmediği için herkes ona karşı soğuktu, Kale hariç. Bu sayede bir arkadaşlık kurabilmişlerdi. Maryna yalnızlığa alışkın ve mutluydu. Yalnız olmak ona daha çok su altı vakti sağlıyordu. Huzurlu olduğu tek yer orasıydı çünkü.
Su sığlaştıkça Maryna da yavaş yavaş ayaklanmaya başladı. En sonunda sudan tamamen çıktığında ise Kale onu bir havluyla karşılamıştı. Yapılı bir erkekti. Akademiye gidiyordu ve on sekiz yaşındaydı. Bu sene son senesiydi. Eğer seçilmezse rahat bir hayat sürebilirdi.
"Kaç dakika?"
Kale genç kızı havluya sararken cevapladı.
"Dokuz."
Maryna'nın kendini geliştirdiği yeteneği de buydu. Suyun altını çok sevdiğinden istemsizce geldiği bir noktaydı. Çocukluğundan beri fırsatı oldukça suyun altına kaçıyordu. Ailesi yoktu, tekne kazasında hayatlarını kaybetmişlerdi. Kaçtığı şey Başkent'in sebep olduğu huzursuzluktu. Suyun altında uzun bir süre kalabiliyordu. Ciğerleri bu açıdan çok gelişmişlerdi. Eğer seçilirse oyunlarda da işine yarayabileceğini düşünüyordu.
"Geçen seferkinden daha az."
Kale başını salladı. Sahilden çıkıp ve doğru ilerlemeye başlamışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
deniz yıldızı ; finnick odair
Fanfiction"Bayanlar ve baylar, karşınızda geleneksel 71. Açlık Oyunlarının şampiyonu: 4. Mıntıkadan Maryna Flick." ** "Ben hazır değilim. Ölmeye hazır değilim." Mentörü iki eliyle korkudan titreyen genç kızın yüzünü kavradı ve gözlerini gözlerine kilitledi. "...