1.1

50 6 0
                                    

Zaman durmuştu. Maryna hiçbir şey duymuyordu, hiçbir şey görmüyordu, hiçbir şeyi algılayamıyordu. Seçilmemesi gerekiyordu ancak seçilmişti. Kendini bu senaryoya hiç hazırlamamıştı.

Bir robot gibi içinde bulunduğu kalabalıktan ayrılarak sahneye doğru ilerlemeye başladı. Bütün sesler boğuktu. Sahnedeki kadının ne anlattığını, yanlarından geçtiği insanların ne konuştuğunu duyamıyordu, algılayamıyordu. Yalnızca sahneye doğru adım atıyordu. Attığı adımlar istemsizdi, kendisi atmıyordu sanki. Bacaklarını onu götürüyordu. Sahneye çıkmasını sağlayacak merdivenlere yaklaştığında biraz algıları açılmış gibiydi. Sahnedeki kadını anlayabiliyordu artık.

"Haydi."

Merdivenleri çıkıp kadının yanındaki yeri alıp insanlara baktığında ise her şey onun için daha netti artık. Kendi ölümüne gidiyordu ve arkasında bırakacak, onu bekleyecek kimsesi yoktu. Yanındaki kadın Maryna'yı mikrofona doğru yönlendirdi.

"Kaç yaşındasın?"

"On yedi."

Maryna kendi isteğiyle konuşmuyordu. Yaptığı hiçbir şeyi kendisi yapmıyordu artık. Bedeni yapıyordu, konuşuyordu; o ise yalnızca algılıyordu. 

"Herkes on yedi yaşındaki Maryna'yı alkışlayabilir mi lütfen?" 

Kadının ağzından çıkan cümle ile herkes alkışlamaya başlamıştı. "Ben gönüllü olmadım, akademiye mensup değilim, neden alkışlıyorsunuz?" diye içinden geçirdi. Alkışlanacak bir sonuç getiremeyeceğini biliyordu çünkü. Ölecekti.

"Sırada baylar." diyerek Maryna'dan uzaklaştı kadın. Elini fanusa sokup kağıtları karıştırdığını duyabiliyordu ancak kafasını çevirip bakamıyordu. Gözleri kalabalıktaki tek bir kişiye kilitlenmişti. Finnick Odair.

Kendisini yıllardır tutup tanışmamak için çaba gösterdiği kişiyle tanışamadan seçilmişti. Şimdi ne olacaktı? Ölüp gidecekti. Tanışamayacaktı. 

Kadın yanına tekrar geldiğinde odağını Finnick'ten ayırabilmişti. Artık Kale'e bakıyordu. 

"Bakalım bu seneki cesur erkeğimiz kim?" diyerek kağıdı açtı kadın. 

"Agua Cruse." 

Bu kişiyi biliyordu Maryna. Akademideki derece öğrencilerinden biriydi. Kendisi seçilmese bile muhtemelen gönüllü olurdu. Rahatlamıştı. Kale seçilmemişti. 

Agua büyük bir alkışla sahneye doğru koşarken Maryna şaşırmamıştı. Agua'nın kazanabileceğini biliyordu çünkü. Ancak o an en duymak istemediği şeyi duydu.

"Haraç olmak için gönüllü oluyorum."

Agua'nın heyecanı durulup sinirlenmeye dönüşürken meydandaki boşluğa çıkan genç çocuğa baktı. Maryna kendini tutamayarak gözlerinin dolmasına izin verdi ve hayır diye bağırmamak, başkasının gönüllü olması için yalvarmamak için iki elini de ağzına bastırdı. Bir yandan da sayıklıyordu. 

"Hayır, hayır, hayır..."

Kale, Agua'nın sinirli bakışlarını geçip sahneye çıkarken yanlarındaki kadın tekrardan o iğrenç heyecanla konuşmaya başladı. Maryna ise inanamayan gözlerle Kale'a bakıyordu. Genç çocuğun yüzünde ise Maryna'ya güven vermeyi amaçlayan bir tebessüm vardı.

"Anlaşılan cesur bir gönüllümüz var. Adın ne?"

Kale mikrofona eğilerek cevapladı.

"Kale Gibson."

"Kaç yaşındasın?"

"On sekiz."

Kadın kıkırdadı. Maryna'nın yapmak istediği tek şey ise kadına saldırmaktı. 

deniz yıldızı ; finnick odairHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin