7-Seni Seviyorum, Jungwon.

97 13 3
                                    

Jungwon POV:

Anlamıyorum. Sunoo, Jeonghan ile tanıştığım günden sonra bana ve Jeonghan'a çok katı davranmaya başladı. Bende hoşlanıyormuş gibi kıskanması, beni Jeonghan'ın yanından uzaklaştırmaya çalışması çok garip. Ne planlıyor anlamıyorum.

Anlatıcı POV:

Jungwon, Jeonghan ile yakınlaşmıştı. O günden sonra Jungwon arkadaşlığın aslında o kadar kötü olmadığını anlamıştı. Ve Sunoo, ilk kez Jungwon'dan bu kadar uzak kalmıştı. Ama kalmak istemiyordu. Sunoo, Jungwon'u yanında tutmak istiyordu.

...

Jungwon koridorda sınıfa doğru yürüyordu. Bir andanda etrafa bakıyordu. Bir anda önünde Sunoo ve arkadaş grubu belirdi. Sunoo'nun yüzü... Mutsuz gibiydi? Ama Jungwon bunu pek fark edemiyordu. Fakat emindi ki eskisi gibi mutlu gözümüyordu.

Sunoo ilk kez Jungwon'u görmezden gelmişti. Yanından geçmişti, bir şey demeden. Jungwon iç çekti ve sınıfına girdi. Jeonghan direkt kapıya bakmıştı ve Jungwon'u görmüştü. Jeonghan sırasından kalkıp Jungwon'a doğru koştu.

"Selam, Jungwon'cukk~" Dedi, yüzünde masum bir gülümseme vardı. Aynı Sunoo'yu andırıyordu.
"Merhaba, Jeonghan." Dedi ve sırasına oturdu. Yanına da Jeonghan oturdu.

"Neden mesajlarıma bakmadın? Endişelenmedim değil." Dedi Jungwonla göz teması kurmaya çalışırken. Ah, doğru. Jungwon'un ailesi Jungwon dershaneye gittiği için telefon almıştı. İstemeyerek kullanıyordu.

"Derslerime çalışıyordum. Pek müsait olamadım. Kusura bakma, Jeonghan." Dedi yüzüne küçük bir gülümseme takınırken. "Sorun değil! Ama bugün bakarsın, değil mi?" Jungwon, Jeonghan'ın sorusuna kafasını salladı.

"Bakmaya çalışırım."

...

Yemek saatiydi. Sınıfta bir tek Jungwon vardı. Kafasını masaya koymuş, kulağında kulaklık takılı bir şekilde pencereden dışarı Sakura Ağaçlarına bakıyordu. Ağaçların güzelliği Jungwon'u büyülemişti.

Jeonghan, Jungwon'un yanına yemek tabağıyla gelip sağ omzuna dokundu.
Jungwon o dokunuşu hissedip Jeonghan'a doğru baktı ve yumuşakça güldü. Sağ kulağındaki kulaklığı çıkarttı.

"Niye yemek yemeye gelmedin? Aç kalma diye sana bir iki parça atıştırmalık getirdim. İstersen yersin."
Dedi ve Jungwon'a doğru güldü. "Teşekkür ederim. Belki yerim. Ama gerek yoktu, Jeonghan." Jungwon'a, Jeonghan'ın davranışları tanıdık geliyordu. Sunoo gibiydi.

Jeonghan, Jungwon'un ona bakakaldığını fark etti ve masumca güldü. "Ne dinliyorsun? Romantik şarkımı?" Dedi ve Jungwon'un sırasının üstündeki kulaklığı alıp sağ kulağına taktı. Ve yanına oturdu.

"Ohh, melodisi güzelmiş. Müzik zevkini beğendim." Dedi müziği dinlemeye devam ederken. Kafasını sıraya koydu ve Jungwon'a baktı. Göz teması kurdular. Aşık gibiydiler. "Hadi sende kafanı masaya koysana. Öyle bakma bana." Dedi ve kıkırdadı. Jungwon kafasını masaya koydu. Birbirlerine bakıyordular, gülümsüyordular. Şarkı eşliğinde.

Sunoo sınıfın kapısından ikisine bakıyordu. Kalbi çok garip hissediyordu. Olduğu yerde kalmıştı.

"Neden o? Neden ben değilim?" Sessizce mırıldandı. Yumruğunu sıktı ve Jungwon'la Jeonghan'ın aşıklar gibi birbirlerine bakışlarını izledi. Çaresizce. Jungwon'un ona bakması gereken gözleriyle Jeonghan'a bakması sinirine gitmişti. Çekinmeden, sakınmadan Jeonghan'ın gözlerine gülerek bakıyordu.

Yutkundu ve onlari izledikten sonra sınıfa girdi. Jungwon adım seslerini fark etti ve kafasını kaldırdı. Sunoo'yu gördü. Onlara bakıyordu. Gözlerinden kıskançlık akıyordu. Gözlerini Sunoo'nun gözlerinden kaçırdı ve tekrar Jeonghan'a baktı.

"Sanırım benim bir yere gitmem lazım. Kusura bakma, Jeonghan. Geleceğim. Sen şarkı dinlemeye devam et." Dedi ve Jeonghan'a son bir kez gülümseyip sırasından kalktı. Sunoo, Jungwon'a bakıyordu. Sırıttı. Jungwon'un endişeli hali onu heyecanlandırıyordu.

Jungwon koridorda büyük adımlarla sessiz bir yer bulmaya çalışıyordu. Okulun bodrumuna doğru yol aldı. Bir yandanda endişeliydi. Ya Sunoo yanlış anladıysa?

Jungwon bodrum kapısına yaklaştı ve kapıyı açtı. İçeri girdi ve arkasından kapıyı kapattı. Rafların arkasına geçti ve oturdu.

"O bakışta neydi? Garip hissediyorum." Dedi Jungwon bacaklarına sarılırken. Kafasını bacaklarına gömdü ve olumlu şeyler düşünmeye çalıştı. Ve bir anda kapı açılma sesi duydu.

"Burda olduğunu biliyorum, Jungwon. O yüzden sessiz kalma. Her türlü yanına geleceğim ve konuşacağız." Dedi Sunoo, arkasından kapıyı kapatatarak. "Neden sessiz kalayım? Senden korkmuyorum." Jungwon ayağa kalktı ve rafın arkasından doğru Sunoo'yu gözetledi. Kendisini görmeyeceğini sanıyordu.

"Ama gözlerin öyle demiyor." Dedi ve rafın arkasındaki Jungwon'un gözleriyle göz teması kurdu. Sunoo'nun gözleri çok ciddi bir bakış ile doluydu. Yavaşça Jungwon'un olduğu rafın arkasına doğru yürümeye başladı. "Yerinde dur. Sadece bir kaç soru soracağım. Endişeye gerek yok." Dedi Sunoo Jungwon'un karşısında belirirken.

"Ben yerimde duruyorum zaten." Dedi soğukça, Sunoo'nun o keskin bakışlarına maruz kalırken. Sunoo sırıttı. Jungwon'un ona bu şekilde bakması durumunda ciddi duramıyordu. Ama konu ciddiydi. "Ne istiyorsun? Sorularını sorda beni yalnız bırak." Jungwon, Sunoo'nun bu halinden derhal kurtulmak istiyordu.

"Jeonghan ile arandaki bağ güçleniyor bakıyorumda. Hatta 3 günde. Kısa bir süre." Jungwon'un endişe dolu yüz ifadesine bakarken sırıttı. "Benimle 2 yıldır bir bağın olmasına rağmen Jeonghan ile 'kanki' olduğun gibi benimle olamadın. Hm? Buna ne dersin Jungwon? Jeonghan'dan hoşlanıyorsun. Ona olan bakışlarını gördüm. Aşk dolu." Dedi ve Jungwon'la göz teması kurmaya devam etti.

"Ne saçmalıyorsun? Aşk? Bakışlarım? Bakmamdamı aşk anlamına geldi? O benim arkadaşım." Dedi ve alaycı bir şekilde güldü. "Gözlerinden ne demek istediğini anlıyorum. Jeonghan ile aranda garip bir ilişki var." Sunoo ciddi kişiliğine büründü. "Hah, birde telefon almışsın?" Sunoo Jungwon'un pantolon ceplerinde ellerini gezdirdi.

"Ne yapiyorsun?! Çek şu ellerini ceplerimden!" Dedi sinirlice, bir yandanda Sunoo'nun ellerini ceplerinden çekmeye çalışıyordu. Sunoo, Jungwon'un cebindeki telefonu aldı ve ellerini Jungwon'un cebinden çekti.

"Artık telefonun var ve benim haberim yok. Ne bekliyordumki zaten." Dedi ve Jungwon'un telefonunu incelemeye başladı.

"Benim için ne değerin var ki de sana haber vereyim?" Jungwon kollarını çaprazladı ve Sunoo'ya baktı. "Ve telefonumu karıştırma, ver şunu!"

Sunoo, telefonu vermemek konusunda inatçıydı. Jungwon'un telefonu almak için olan endişesini gözlemledi. Çok tatlıydı. "Ver şunu artık, özel şeylerim var içinde! Sende ne kadar inatç-"

"Seni seviyorum, Jungwon."

Jungwon irkildi ve geri adım attı. Olduğu yerde donakalmıştı.

"Ne?"

"Seni seviyorum. Yang Jungwon. Senden hoşlanıyorum."

Sunoo tekrar etmeye devam etti, Jungwon inanana kadar. Jungwon Sunoo'ya bakakalmıştı. Rüyanın içindemiydi? Sunoo Jungwon'a doğru adım atmaya başladı.

"Seni çok seviyorum, Jungwon."

Jungwon'un tam yüzünün karşısına geçti ve gözlerinin içine baktı. "Bu sefer neyin peşindesi-"

Jungwon cümlesini tamamlamadan Sunoo, Jungwon'un iki yanağınıda tutup, Jungwon'un dudaklarını kendi dudaklarıyla birleştirdi. İkisininde dudakları artık bir yabancı değildi.

Jungwon'un gözleri yavaşca genişliyordu. Sunoo'ya baktığında gözleri kapalıydı. Bu anın tadını çıkarıyordu. Sunoo yavaşca geri çekildi ve gözlerini açtı. Önünde Jungwon'un endişeli, çaresiz ve masum figürünü gördü. Alaycı bir şekilde güldü. Jungwon, ne kımıldıyor ne de konuşuyordu. Hala şaşkınlık içindeydi.

"Beğenmişe benziyorsun." Dedi ve kahkaha attı. Sunoo'nun gözleri Jungwon'u çok küçük düşürüyordu. Sunoo, Jungwon'un dudaklarına tekrar baktı.

"Benim olursan, dudaklarını sahipsiz bırakmam. Cevaplama sırası sende, Jungwon."





Sadece Onun Gözleri °-Sunwon-°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin