"Keşke senin bu yüzünü her gün, her saat, her saniye görebilseydim, Jungwon."Jungwon artık Sunoo'nun bu saçma sapan hareketlerinden ve sözlerine inanmıyordu. İnanası gelmiyordu. "Sınıftayız, kes şunu. Birileri görecek." Dedi Jungwon kafasını Sunoo'nun elinden çekmeye çalışırken.
"Sınıfta tek kalsaydık izin verirdin yani?" Sunoo sırıttı ve Jungwon'un gözlerinin içine baktı. Jungwon cevap veremiyordu.
"...Hayır. İzin vermezdim. Aklından bile geçirme." Dedi Jungwon kafasını başka yöne çevirirken. Sunoo'nun kendisine böyle birşey yapmasına izin veremezdi. Jungwon, Sunoo'nun rezaletlerine zamanında çok katlanmıştı. O, bundan nefret etmişti.
Sunoo pes etmedi ve Jungwon'un saçını okşamaya devam etti. "O zamaaan, belki şöyle yapabiliriz. Gel." Dedi ve Jungwon'un bileğinden tutup koridorda sürüklemeye başladı.
Jungwon cümle kuramıyordu ama Sunoo'yu engellemekte istemiyordu. Sanki dili kesilmişti. Kendini durduramıyordu, nedenini de bilmiyordu. Sadece Sunoo'nun kendisini onunla birlikte götürmesine izin verdi. "Sadece seni sadece ikimizin olduğu bir yere götürmeme izin ver."
...
Jungwon POV:
İnanamıyorum. Ben. Yang Jungwon. Şuan hayatımı mahveden biriyle aramda çok az bir boşluk var. Ben neye kalkışıyorum ki?! Lavaboda, kabinde, sadece ikimiz. O ve ben. Kafayı yiyeceğim. Ya yakalanırsak?! Hayır, hayır! Şuan düşünmem gereken şey bu değil. Ben neden Sunoo'yla aynı bir kabindeyim?!
Anlatıcı POV:
Sunoo Jungwon'u kabine itmişti. "Şuan yapmak istediğim şeye izin verirmisin, yalnızız herkes derste, hm?" Sunoo, Jungwon'a yalvarır bir gözle bakıyordu.
"Merak etme, yakalanmayız. Yakalansak bile olayı bir şekilde örtbas ederim. Sonuçtaa, okul çapında popülerim, ayrıca eşcinsel olduğumu senin dışında kimse bilmiyor." Sunoo Jungwon'a sırıtıyordu. Ve dedikleri doğruydu. Örtbas edebilirdi. Ünlüydü sonuçta. Ve Jungwon ise normal bir lise öğrencisiydi. Sadece derslerine odaklanıyordu.
Jungwon sessiz kaldı. Dili düğümlenmişti resmen.
Sunoo Jungwon'un sessizliğini farkedince elini Jungwon'un sağına doğru vurdu. Ve sonra diğer elini ise soluna vurdu. Jungwon artık Sunoo'nun iki elinin arasında hapsolmuştu.
Jungwon irkilip Sunoo'ya doğru bakmıştı. Sadece nefes sesleri duyuluyordu.
"Neden beni sevmiyorsun?" Sunoo bir anda ciddileşmişti. Jungwon Sunoo'ya bakakalmıştı.
"Bırak beni gidiyim. Yeter, lütfen." Jungwon kaçmaya çalışıyordu. Çünkü verecek cevabı yoktu. Doğru düzgün cümle kuramıyordu. Sunoo eliyle yumuşakça Jungwon'un çenesini tuttu.
"Cevap vermeyecekmisin? Soru sordum, nazikliğini ortaya çıkar hadi." Sunoo aşşağılıyıcı bakışıyla Jungwon'a bakıyordu. Sırıtıyordu da aynı zamanda.
"Cevap vermezsen, sana tahmin edemeyeceğin şeyler yapıcam. Belki tahmin edersin." Sunoo Jungwon'un yüzüne yaklaştı. Aralarında çok az bir mesafe vardı.
Jungwon kafasını başka yöne çevirdi. "İstemiyorum." Dedi soğukça. Sunoo kıkırdadı.
"Şu haldeyken bile soğukçamı davranıyorsun? Hahah! Suratına bak, seni öpesim geliyor." Dedi Sunoo arada bir gülerken. Jungwon gözlerini fal taşı gibi açmıştı.
"Saçmalıyorsun yine, Soobin'lerle içtinmi okulun bodrumunda?" Dedi kıkırdıyarak, inanası gelmiyordu Sunoo'nun dediklerine. "Hayır. İçmedim. Kafam senin yüzünden güzel." Sunoo aşşağılayıcı bir şekilde bakmaya devam ediyordu.
Jungwon göz devirdi. "Hah, eskiden yaptıkların hiç gözünün önünden geçmiyormu?" Jungwon Sunoo'nun gözlerinin içine bakıyordu.
"Geçmişte yaşanan geçmişte kaldı. Hala unutamadın mı? Ben unuttuğum için sana bu kadar yakın davranıyorum, Jungwon. Geçmişi unutamazmısın?" Sunoo bir anlığına ciddileşmişti ama Jungwon'un yüz ifadesini görünce gülümsedi. "Unutamam. Senin için unutulması kolay ama birde beni düşünsene?" Dedi, Sunoo güldü.
"Ahh, Jungwon. Neden bir anda duygusal haline büründün? Beni daha da heyecanlandırıyorsun, biliyormuydun?" Sunoo yine güldü.
"Cevap vermek istemiyorum. Yoksa saçma sapan cümleler kuruyorsun." Jungwon gözlerini Sunoo'dan kaçırdı.
Sunoo güldü. "Hahah, doğru söylüyorsun Jungwon'cuk. Ama bu halini görünce kendimi tutamıyorum. Bilirsin ya."
Jungwon zil sesini duydu ve panik yapmaya başladı. "Sunoo! Çıkmamız lazım!" Dedi Jungwon panikle.
"Neden?" Jungwon durdu ve Sunoo'ya baktı. Hala sırıtıyordu.
"Ciddimisin?" Jungwon alaycı bir şekilde gülerken.
"Bana inanman için ciddi yüz ifademimi takınmam lazım?"
"Sen basbaya ciddisin yani."
Sunoo ellerini birleştirdi ve kafasını salladı. Jungwon iç çekti. "Ben çıkıyorum o zaman." Dedi Sunoo'nun kollarından kurtulmaya çalışırken.
"Çek şu kollarını." Dedi sinirle. "Heheh, hayır." Dedi Sunoo alaycı bir ses tonuyla.
Jungwon sinirli bir şekilde iç çekti. Sunoo inatçı bir çocuktu. İstediğini alana kadar Jungwon'un gitmesine izin vermeyecekti. Bunu Jungwon da biliyordu.
Sunoo Jungwon'a bakıyordu. İstediği şeyi Jungwon'dan istermiş gibi.
"Vermeyecekmisin?"
"Neyi?"
Sunoo sırıttı ve işaret parmağıyla kendi sol yanağına dokundu. "Bunu."
"Senin istediğini verdikten sonra peşimi bırakacakmısın?" Dedi Sunoo'ya sakin bir ses tonuyla.
"Bir madde daha eklediğin için iki yanağımıda öpeceksin. Üçüncüyüde eklersen duda-" derken Jungwon lafını kesti.
"Tamam tamam abartma!" Dedi sinirlice.
"Ah be. Keşke demeseydim belki üçüncüyüde eklerdin." Sunoo Jungwon'a baktı. "Tamam hadi, istediğimi ver Jungwon'um."
"Gözlerini kapat." Dedi Jungwon.
Jungwon POV:
Cidden bunu yapacakmıyım?! Ahh... Gözleri kapalıyken kaçsammı? Ama o zaman asla peşimi bırakmaz ve hayatımı daha çok mahveder. Yapacak birşey yok. Sadece bir yanak öpücüğü, hadi yapabilirsin Jungwon!
Anlatıcı POV:
Jungwon yutkundu, Sunoo'nun yanağına yaklaştı. Ve Jungwon, ilk öpücüğünü Sunoo'ya vermişti. Sırf rezalet davranışlarından kurtulmak için.
Sunoo, Jungwon yanağını öptüğü anda aynı bir şeytan gibi sırıtıyordu.
Jungwon Sunoo'nun iki yanağınıda öptükten sonra kabinden hızlıca çıktı. Tek bir kelime etmeden.
"Hahah... Bu kadar utangaçtın demek Jungwon."
Sunoo eliyle Jungwon'un öptüğü 2 yanağınıda tuttu.
"Beni zorluyorsun Yang Jungwon.
Yavaşça kafayı sıyırıyorum ve tek sorumlusu sensin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Onun Gözleri °-Sunwon-°
Romance"Ah, Jungwon. Gözlerinle beni baştan çıkarıyorsun." 'Chase Atlantic-Friends'