4-Hislerim, hepsi karışık.

78 8 3
                                    

Jungwon okuldan eve geçmişti. Eve gelir gelmez kendini yatağa attı. Bugün ki Sunoo'nun davranışları, çok garip gelmişti. Jungwon'u birden bire önemsemesi ve sıkıca sarılması. Çok şüpheli geliyordu.

"Çok garip bir kişisin, Sunoo. Seni anlamakta zorluk çekiyorum. Sana sinirliyim ama bir andanda şüpheliyim." Jungwon kolu ile gözlerini kapattı, ve bugün ki olayları gözünün önüne getirdi. Kafasından silemiyordu.

...

Her zamanki gibi Jungwon okulda, sırasında müzik dinliyordu. Sunoo hala okula gelmemişti, Jungwon kafasını çevirdi ve Sunoo'nun sırasına baktı. Boştu.

"Neden merak ediyorum ki? Ondan nefret ediyorum. Ondan ve bitmeyen enerjisinden." Kendi kendine söylendi. Ama neden gelmediğini de merakta ediyordu.

Jungwon zilin çaldığını duydu ve kulaklığını çıkardı. Masasının altına koydu ve defterini kitabını çıkarttı. Dersi dinlemeye başladı. Ama bir türlü odaklanamıyordu. Sunoo yüzündenmi? Belkide evet.

Bir anda sınıfın kapısı çaldı. Ve içeri Sunoo girdi, öğretmenden özür dileyerek yerine geçti. Jungwon, Sunoo'ya bakmamaya çalışıyordu. Neden baksın ki? Arkadaşı bile değildi. Ama dün ki olayları aklından çıkaramıyordu.

...

Teneffüs çaldığı anda Jungwon yerinden kalkmıştı ve yemekhaneye doğru yürümeye başladı. Koridorda yürürken bir anda biri omzuna dokundu. O dokunuşla Jungwon arkasını döndü. Ve evet. Sunoo. Her zaman ki herkesi mutlu eden gülüşüyle Jungwon'a bakıyordu.

"Nereye gidiyorsun? Bende gelebilirmiyim?" Dedi, yüzündeki gülüş hala belirgindi.

"... Yemekhaneye. İstiyorsan gel. Ama arkamdan." Jungwon dedikten sonra yürümeye başladı. Sunoo kafasını onaylar bir şekilde salladı ve Jungwon'u arkasından takip etmeye başladı.

Jungwon ve Sunoo yemekhaneye vardılar ve tabaklarını doldurmaya başladılar. "Neler alıyorsun? Sağlıklı şeyler dimi?" Dedi Jungwon'un tabağına bakarken. "Niye umursuyorsunki. Sağlıksız olsa ne yapacaksın." Dedi Jungwon Sunoo'dan uzaklaşmaya başlarken.

Sunoo Jungwon'u takip etmeye devam etti. "Ah- bak! Bizim çocuklar! Gel onların yanına oturalım, Jungwon!" Dedi Sunoo ve Jungwon'u kolundan çekiştirerek Soobin, Karina ve Mingyu'nun olduğu masaya gittiler. "Hey! Ben gelmek istedimmide beni çekiştiriyorsun!" Jungwon kendini durdurdu. Sunoo Jungwon'a baktı. O bakışı, Jungwon'a baktığı o gözleri aynı yavru bir köpeğin gözleriydi.

Jungwon kafasını çevirdi. "Her neyse." Dedi ve Sunoo'nun arkadaşlarının olduğu masaya oturdu. Sunoo Jungwon'un arkasından baktı ve güldü.

Sunoo Jungwon'un yanına oturdu. Jungwon dışında herkes konuşuyordu. Soobin, Jungwon'un bu sessizliğini fark etmişti. Soobin boğazını temizledi ve-

"Jungwon, derslerin nasıl gidiyor?" Soobin Jungwon'la göz teması kurmaya çalışırken sordu.

"... Ah, iyi gidiyor." Kısa bir cevap verdi. Konuşmak istemiyordu. Ama Soobin, Jungwon konuşmayınca garip hissediyordu.

Soobin kıkırdadı ve Jungwon'a bakmaya devam etti. Jungwon Soobin ile göz teması kurmuyordu, sadece yemeğine odaklanıyordu. "Bakıyorum da, pek konuşma taraftarı değilsin." Dedi ellerini masaya koyarak.

Jungwon gözlerini yemeğinden ayırdı ve Soobin'e baktı. "Biraz öyleyim. Özür dilerim." Dedi Soobin ile göz temasını bile zar zor kuruyordu. Soobin yüzüne yumuşak bir gülümseme yerleştirdi ve Jungwon'a bakmaya devam etti.

"Özür dilemene gerek yok Jungwon. Kötü birşey olurda bize anlatmaktan çekinme sakın." Soobin Jungwon'a çok yumuşak bir yüz ifadesiyle bakıyordu. Jungwon bunu fark etmişti. "Ah... Tamam o zaman." Dedi ve hemen bakışlarını yemek tabağına çevirdi.

O sırada Sunoo bütün konuşmaları işitmişti. Sırıttı ve Jungwon'a kol attı.

"Duydun mu Jungwon? Soobin'in dediği gibi, bizden çekinme." Dedi ve Jungwon'un yüzüne doğru sırıttı. Jungwon'u sinirlendirmek çok hoşuna gidiyordu.

Jungwon Sunoo'ya sinirli bir bakış attı. "Çek şu kolunu. Yemeğimi yemeye çalışıyorum." Sunoo göz devirdi, ama kolu hala Jungwon'un omzundaydı. Jungwon derin bir nefes aldı, sinirleri çok bozulmuştu.

"Bana öyle bakma, dün ki bakışların aklıma geldikçe sana daha çok sarılasım geliyor. Unutmadım, unutamadım." Dedi kulağına fısıldayarak. Jungwon'a son bir kez sırıttı ve omzundan kolunu çekti. Jungwon Sunoo'nun dediği şeyden hem sinirlenmişti hem de utanmıştı. Sakinliğini korumaya devam etti.

Jungwon elini masaya vurdu ve kalktı. "İşim çıktı, gidiyorum." Dedi ve Sunoo'nun oturduğu masadan uzaklaşmaya başladı.

"Ne dedin çocuğa yine de zıvanadan çıkarttın?!" Dedi Karina sinirlice Sunoo'ya bakarken. "Kötü birşey demedim be! Ama kulağına dediğim şeyden sonra aklından şuan neler geçiyor merak etmiyorum değil." Dedi Jungwon'a giderken arkasından bakarken. Sırıtıyordu, çok. Sunoo saçını okşadı ve önüne döndü. "Neyse biz konumuza devam edelim. Dimi?"

Jungwon POV:

Hahah?! Deliricem. Bu çocuk hala benim ile uğraşmaya devam ediyor. Dün bir garipti, bugün ayrı bir garip! Kişilik bozukluğu falanmı var bunun. Anlayamıyorum. Kulağıma dediği şey beni limite ulaştırdı. Önemsemek, sarılmak. Hah. Komiksin Sunoo. Ama sana inanmıyorum. Her ne olursa olsun inanmayacağım, her hissine her dediğin şeylere ve yaptığın şeylere.

Anlatıcı POV:

Jungwon hızlıca sınıfa geçti ve sırasına oturdu. Hala sinirliydi. Hayatına nasıl almıştı böyle birini? Kafasını sıraya koydu ve sınıfın kapısına doğru baktı. Hayatını sorguluyordu. Gözlerini kapattı bir süreliğine ve iç çekti.

Gözlerini açtı. Ve önünde Sunoo vardı.

"Ah! Ne yapıyorsun be?! Birden belirmesene önümde!" Jungwon kafasını masadan hızlıca kaldırıp Sunoo'ya bağırmıştı. Sunoo ruhu çıkana kadar gülüyordu, bir andanda Jungwon'un sinirli yüzüne bakıyordu. "Tepkini görmen lazımdı!" Dedi gülüşün arasında.

Sunoo sakinleşti ve Jungwon'un kafasını okşadı. "Hoşuma gitti, tepkin."

"Keşke senin bu yüzünü her gün, her saat, her saniye görebilseydim, Jungwon."

Sadece Onun Gözleri °-Sunwon-°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin