İNTİHANIN VİDERESİ"Zulüm bir alışkanlıktır; insanda bu alışkanlığın kökleşmesi, sonunda hastalığa dönüşmesi mümkündür. Sarsılmaz inancıma göre en iyi insan bile alışkanlıkla sanki bir hayvanmış gibi kabalaşıp o derece aptallaşabilir. Kanla, kudretle mest olur; hoyratlığı, ahlaksızlığı, içindeki kötülüğü büsbütün geliştirir; aklı, duyguları kesinlikle doğal olmayan hareketleri yadırgamaz ve sonunda bundan zevk almaya başlar."
-Fyodor DostoyevskiNordic Lullaby,Varsången
Alaz
🤍
Hayat insanı her anlamda yerden yere vururdu. Ayağa kalktığında da düşmen için elinden geleni ardına koymazdı. Karşılaştığın gördüğün her şey seni bir anlamsızlığa sürüklerken anlamsızlık insanı bitirirdi. Bir çözüm bulamamak insana ağır gelirdi.
Ama denildiği gibi sorun tam burada değildi, senin tam evet bu sefer bitti dediğin yerdeydi. Sanki bu bekleniliyordu. İnsanın ağzından bu kelimenin çıkması umuluyordu, bu kelime ağızdan çıktığında ise bir bakıyordun, yerdesin ama eski yerinde değil on yüz hatta belki bin kat yerin dibinde.
Hayatın insan üzerinde kurmuş olduğu ve yazılmış kader insana dersten çok acı getiriyordu. Ders anca acıyı hissederek alınır diye de zırvalıyorlardı. Çünkü ders vermeyi bilmiyorum demekten korkuyordu hayat. O insanlar BÖYLE DERS Mİ OLUR AMINAKOYAYIM demesini istemiyordu. Susunlar istiyordu, tıpış tıpış boyun eğsinler ve yerden yere vurulmaya razı olsunlar istiyordu. Hem aşkla olsun diyordu hem aşksız. Sonuçta günün sonunda her ikisiyle de acı çekiyordun.
Böyle dersin amınakoyayım diye içimden söylenirken "Rahatsız mı ettim?"diye sordum. Sorarken sesim mi çatallaşmıştı? Hayır sadece mezardan çıktıktan sonra olabilecek olağan bir durumdan başka bir şey değildi.
"Bilmem sen söyle."diye yanıt verdiğinde bozulmuş hırkasını toparladı. Bir şey mi düşünmemi bekliyordu. Uygun bir durumda olmadığını mı bana anlatmaya çalışıyordu.
"Müsait misiniz?"diye sorduğumda gülmüş ve içeriye doğru yürümeye başlamıştı. Cevap vermeden ardından girip kapıyı kapatınca "Denis."dedi Nazan. "Senin bu arkadaşın keriz. Bunu çok kandırırlar. Ne işin var böyle tiplerle."diye beni yererken masada bulunan şarap bardağına uzandı ve dudaklarına bardağı değdirirken gözleri benim üzerimdeydi.
"Aldırış etme, sarhoş."dedi Denis. Değildi. Hem de hiç değildi. Çünkü O kadar ayık bir şekilde söylemişti ki yutkunamamıştım.
"İlahi Denis gözümün içine bakan herkes sarhoş olmadığımı anlar."deyip keyifle geriye yaslandığında bakışlarım açılan hırkasından göğüsüne kaymasıyla hızla gözlerimi çekmiş ve yüzüne bakmıştım. Gözleri gözlerime değince bakışları göğüsüne bakıp ardından tekrar gözlerime odaklanırken koltukta öne doğru eğildi.
Bilerek öksürmeye başladığımda Denis'in bakışları bana ardından Nazan'a kaymıştı. "O böyle şeyleri sevmez."dedi Nazan'a bakarak.
"Belli oluyor, daha önce bir kadınla yan yana bile oturmamış gibi duruyor."dedi Nazan. Bunu derken bana inat öne eğilmiş bir şekilde durmaya devam ediyor ve hırkasını da iliklememeyi ihmal etmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İHTİRAS (+18)
RomanceKahve kahveye karıştı. Birinin yoğunluğu diğerini arttırdı. Ardından içine sarı girdi, renk açıldı. Siyah girdi, koyulaştı. Başka renkler girdi, renk karmaşıklaştı. Kahveden uzak oldu, kahveye benzemedi. Hiç kahveye ait olmadı. Bir olmadı, çokluk ol...