Ben bu haberin üstüne daha kötü oldum tüm dünya beni artık zorba olarak biliyordu.
Cho-Hee: Diğer üyeler biliyor mu?
Jessica: Evet biliyor ve epey üzgünler
~5 ay sonra~
Herşey normale dönmüştü ancak içimi yakan tek bir şey vardı. Hyunjin ile zorla özür mesajı yazmamız bunu hala sindiremiyordum. Neyse zaten bu gün dışarıya çıkacaktım çok sıkılmıştım. Felix ise yakında şarkı çıkaracakları için çabalıyordu. Çok yoğun oluyordu üstüme bir açık mavi bir crop altıma ise açık pembe bir mini etek giydim. Az miktarda para alıp dışarı çıktım temiz hava almayalı uzun zaman olmuştu.
X: Bu kız Cho-Hee değilmi?
Y: Evet o
Benim yanıma geldiler iki kızda 14 yaşlarındaydı.
X: Unnie seninle fotoğraf çekilebilir miyiz?
Cho-Hee: Tabi ki bu arada isimlerini nedir
X: Ben Soojin
Y: Bende Yuna
Cho-Hee: Memnun oldum küçük Lovelyler
Onlara gülümsedim ve fotoğraf çektik.
Yuna: Felix oppa nerede?
Cho-Hee: Onun işleri var
Soojin: Çok yakışıyorsunuz Unnie ayrıca Hyunjin çok yakışıklı ve sende çok güzelsin
Cho-Hee: Yerim sizi siz benden daha güzelsiniz
İki kızında yüzleri kızarmıştı. Ardından üç dondurma alıp ikisini kızlara verdim.
Cho-Hee: Alın bakalım
Yuna: Unnie çok teşekkür ederiz
Cho-Hee: Sizin anneniz babanız nerede hem siz tek başınıza dışarı çıkmanız tehlikeli her an bir şey olabilir
Soojin: B-bizim ebeveynlerimiz yok
Gözlerinden bir damla gözyaşı aktı. Hemen ikisinede sarıldım.
Cho-Hee: Çok üzgünüm
Yuna: Ö-önemli değil Unnie
Biraz daha sohbet ettikten sonra onların yanından ayrıldım. Yürüyüş yaparken aniden ağızım bir bezle kapatıldı gözlerim kapandı. Uyandığımda üstümde yanlızca iç çamaşırlarım vardı. Kollarım ve bacaklarım bağlanmıştı ama bir sandalye üzerinde değildim bir yatağın üzerindeydim ağızım kapalıydı ve yatıyor pozisyondaydım.
Zorda olsa oturma pozisyonuna geçtim ardından içeriye maskeli birisi girdi.
Cho-Hee: Mmmm
X: Hadi ama minik kuşum beni tanımıyor musun?
M-minik kuşum mu bu düşündüğüm kişi değildir umarım. Maskesini indirdiğinde kahretsin o Mike imiş.
Mike: Bak şimdi ağızını açacağım ama bağırmaycaksın
Başımı onaylar şekilde aşağı yukarı salladım. Ağzımdan bantı sertçe çekti.
Cho-Hee: Benden yine ne istiyorsun!
Mike: Her zamanki söylediğim gibi seni ve o taş gibi vücudunu ama fark ettim ki zayıflamışsın
Gerçektende zayıflamıştım en son Mike ile görüştüğümüz de 48 kiloydum ama şu an 43 kiloyum.
Cho-Hee: Asla vücuduma elleyemezsin
Mike: Emin misin?
Ardından elini köprücük kemiklerime sürmeye başladı. Yavaşça elini vücudumda gezdiriyordu. Bu durumdan çok rahatsız oluyordum.
Cho-Hee: T@ciz etmeyi bırak
Yalvarır gözlerle bakıyordum.
Mike: Hadi ama bebeğim isteyerek yapmak zorundasın
Cho-Hee: Benim tek sevgilim Felix anladın mı?
Mike: Felix bunu görsün ister misin?
Benim onun yanında iç çamaşırlı bir şekilde yattığım bir kaç fotoğraf gösterdi. Kahretsin! Bunu beni bayıltığı sırada çekmiş olmalıydı.
Cho-Hee: Hayır yapma lütfen!
Mike: Beni tutkulu bir şekilde öpersen belki
Başka seçeneğim yoktu.
Cho-Hee: Tamam yapacağım
Mike: Güzel bunu sevmeye başladım
Bana yaklaştı benim dudaklarımı kendi dudakları ile birleştirdi ve beni öpmeye başladı. Mecburen karşılık veriyordum. En sonda benden ayrılsın diye dudağını sertçe ısırdım kendini o zaman geri çekti.
Mike: Ah! dudağımı kanattın bu oldukça hoşuma gitti
Felix'den
Jessica beni aradı Cho-Hee saat 15.30'da evden çıkmış ve şu anda saat 22.45 idi. Hala eve dönmemiş telefonları ise açmıyordu. Bu işte bir terslik var hemen telefonumdan konum uygulamasını açtım. Eski bir evde ve bu ev Seoul'a oldukça uzak bir ev idi hemen şirketten çıktık ve polisler ile o evin yolunu tuttum.
