Felix: Ben de Bay .....'nin oğluyum
Doktor: İyi ve kötü haberlerim var
Hepimiz nedir gözleriyle baktık
Doktor: İki hasta da yoğun bakımdan çıkarılıyor iyi olucaklar ancak 3 gün içerisinde tam düzelemezlerse ümit yok
İçimiz birazda olsa iyi olmuştu.
Felix: Peki onları şimdi görebilir miyiz?
Doktor: Diğer odaya alındıklarında evet
Normal odaya alındıktan sonra ben ve Hyunjin babamızı Felix ise kendi babasını görmeye gitti. Odaya girdik.
Cho-Hee: Baba iyi misin?
Babam: Evet iyiyim canım kızım
Ben ve Hyunjin hemen babamın boynuna atladık çok sıkmadan
Hyunjin: Hepsi benim suçum Cho-Hee'nin bayıldığını söylememeliydim
Babam: Hayır senin bir suçun yok ben sana sordum hem sen bana söylemeseydim benim içim rahat olmayacaktı
Hyunjin'in söylediğini bilmiyordum ama onu suçlamıyordum.
~2 Ay sonra~
Babam hastaneden çıkalı 1,5-2 olmuştu. Tatil idi bu gün okulumuz yoktu. Felix ile buluşmaya gidicektim. Babam Felix ile sevgili olduğumu biliyordu. Hatta Felix'in babası bazen bana gelinim falan derdi. Hafif bir makyaj ve çiçek desenli kısa beyaz bir elbise giyip. Dışarı çıktım hemen buluşma yerimiz olan cafe ye gittim. İçeride Felix beni bekliyordu. Felix'e çaktırmadan içeri girdim arkasına geçtim elimle gözlerini kapattım.
Felix: Acaba kim bu narin ellerin sahibi tabiki benim aşk böceğim Cho-Hee
Hemen ellerimi gözlerinden çekti ve beni kendine yanaştırdı yanağımı öptü. Felix'in karşısına oturdum. Garson yanınıza geldi.
Garson: Hoş geldiniz ne istersiniz
Cho-Hee: Ben bir dilim çikolatalı pasta istiyorum
Felix: Bende aynısından
Garson: İçecek olarak
Cho-Hee: İkimizde bir bardak limonata
Garson gitti.
Felix: Beni iyi tanıyorsun sevgilim
Cho-Hee: Bir zahmet tanıyayım bu kadar yakışıklı bir erkeğin neyi sevdiğini bilmem lazım
Bu ortamın bozulmamasını istiyordum. Felix'in gözlerine dalmıştım tam da bu sırada garson geldi.
Garson: Buyrun
Cho-Hee: Teşekkür ederim
Garson geri gitti.
Felix: Hadi sevgilim bir fotoğraf çekelim
Cho-Hee: Olur
Çok sevimli pozlar vererek fotoğraf çektik. Hemen paylaştı
Felix: Hadi tatlımız yiyelim daha dolaşıcaz
Tatlımızı yiyip hemen dışarı çıktık. Bir alışveriş merkezine gittik. Çiftlere kıyafet satılan bir yerdi.
Cho-Hee: Felix bak bu çok tatlı bir kıyafet değil mi?
Felix: Evet çok sevimli
En sonda sevimli bir çift kıyafeti aldık. Akşam olmuştu aslında eve gitmeye niyetim yoktu daha lunaparka gidecektik. Babamı aradım izin alıcaktım.
Çalıyor...
Babam: Alo efendim kızım
Cho-Hee: Baba ben Felix ile lunaparka gidicem de eve biraz geç gelsem olur mu?
Babam: Tamam kızım dikkat edin
Cho-Hee: Teşekkürler babacığım bye
Babam: Rica ederim bye
Telefonu kapattım Felix'de babasından izin aldı hemen lunaparka gittik.
Cho-Hee: Sevgilim atlıkarıncaya binelim mı?
Felix: Hadi binelim
Atlıkarıncaya bizim gibi başka çiftlerde binmişti. Atlıkarıncadan indikten sonra pamuk şeker yemeye gittik. Felix'in dudakları pamuk şeker ile kaplanmıştı.
Hemen dudaklarına yapıştım. Birkaç dakika öpüştüktem sonra biraz yürümeye başladık. Yolda yolumuzu birkaç serseri kesti ve başıma bir şey ile vurup kaçtı. Gerisi karanlıktı.Felix'den
Yürüyüş yaparken bir kiş bir ana Cho-Hee'nin kafasına sopa ile vurup kaçtı sarhoşun biriydi. Cho-Hee bayılmıştı. Hemen onu kucaklayarak hastaneye götürdüm. Doktorlar onu yoğum bakıma aldı. Hemen Hyunjin ve Babasını çağırdım