Selammmm. Maalesef ki telefonum elden gittiği için çok sık bölüm atamıyorum
Ama umarım bu bölümü seversiniz.
iyi okumalar
☁️Gamze'yle sınıfa çıktığımızın üzerinden tam 13 ders geçti. Aslında bu kadar fazla kalmayacaktım fakat bayağı bir süredir okula gelmediğim için ek derslerede kaldım. Eğer derslere girmesem avukat olma hayalimi bırak olmayı rüyamda bile zor görürüm o yüzden ek derse de kalmak zorunda hissediyorum. Ben yine düşüncelere dalmış şekilde Gamze'yle bahçeye indiğimizde telefonumun titrediğini hissettim. Telefonumu elime aldığımda arayanın Zeynep olduğunu gördüm ve telefonu hemen açtım."Gökçe selam. Nasılsın?" Dediğinde sesi normalinden daha yorgun ve halsiz geliyordu."Selam Zeynep iyiyim teşekkür ederim sen nasılsın? Sesin hiç iyi gelmiyor." Dediğimde Zeynep'in ağzından ağladığını belli eden bir hıçkırık kaçtı ve o an ağladığını anladım."Gökçe ben hiç iyi değilim. Çok kötüyüm." Dediğinde hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı."Zeynep sakin ol ve anlat her şeyi. Nerdesin noldu." Dedim."Evdeyim Gökçe ama ben sana anlatırım. Ben seni aslında şey için aradım, akşamki partiye ben gelemiycem kusura bakmayın. Bu halde olmaz." Dediğinde ne partisi olduğunu anlamadım. Gamze'ye bakıp sessizce ne partisi dedim ve o da bana anlatacağını söyledi."Zeynep seni bu halde bırakmayız sende geliyorsun lütfen. Hem kafanı dağıtmış olursun." Dediğimde derin nefes alıp verdi."Gökçe üzgünüm ama gelemem gecenin keyfini çıkarın. İyi eğlenceler." Diyip kapattı. Hemen Gamze'ye döndüm."Gamze ne partisi ve benim neden haberim yok." Dediğimde biraz fazla hızlı sorduğum için afalladı."Gökçe ben sana söyliycektim ama unuttum hatta benim aklıma geldi, tam söyleyecekken Zeynep aradı." Dediğinde biraz olsun inandım. Başımı salladım ve "E şimdi ne yapıyoruz. Hadi eve gidelim hazırlanalım." Dediğimde Gamze'nin mutsuz suratı tekrardan gülmeye başladı. Biz yolda giderken Kerem'i aramak istedim ama yanımda Gamze olduğu için aramak istemedim ve mesaj yazdım.
GÖKÇE: Selammm nasılsınn bugünnnn
KEREM: Selam Gökçe bakıyorum bayağı mutlusun noldu bir şey mi oldu?
GÖKÇE: Benim mutlu olmam için bir şey mi olması gerek acaba? Ama aslında biliyormusun oldu hatta bayağı bir şey oldu.
KEREM: Neymiş bakalım seni bu kadar mutlu eden şey.
GÖKÇE: Bugün parti varmış biliyor musun ve benim şuan haberim oluyor.
KEREM: Evet biliyorum o partiyi benim için önemsiz bir şey aslında.
GÖKÇE: Kereemm saçmalama lütfen önemsiz felan değil çok önemli bir parti çünkü seninle birlikte gittiğimiz ilk parti olucak bu.
KEREM: Gökçe bilmiyorum ben böyle mekanları çok sevmiyorum ama çok ısrar ettin orada buluşuruz😁. Bide sen nerede olduğunu bilmiyorsan söyliyim sahilde ki eski tren var ya onda parti olacak. Bence iyi konsept.
GÖKÇE: Bence de iyi konsept. Neyse hadi görüşürüz sahilde.
☁️
Gamze kendi evine ben de kendi evine gelip hazırlanmaya başladım. Kıyafet dolabımın önüne geçip giyebileceğim kıyafetlere baktım. Biraz karıştırdım ve 1 tane elbise seçtim.Elbisemi ve saçımı bitirip makyaj için masama oturdum ve kısa sürede bayağı iyi olmuştum. Ben saçımı düzeltirken yatağın üzerinde duran telefonumun çaldığını duydum. Hemen aldım ve arayan Kerem olduğu için hiç beklemeden açtım."Alo Gökçe hazır mısın?" Dediğinde kalbim çok hızlı atıyordu."Hazırım Kerem sen hazır mısın?" Dediğimde korna çaldı tekrar ve ard arda daha çok çalmaya başladı, hemen cama çıktım ve kornaya basanın kim olduğuna baktım;Kerem'di."Kerem beni almaya mı geldin." Dediğimde camdan dışarı çıktı ve bana bakıp güldü. Kalbimin yerinden çıkacağını düşündüm o an."Evet Gökçe seni almaya geldim bekliyorum." Dedi. Başımı salladım ve telefonu kapattım."Kerem geliyorum bekle.", diyerek bağırdım. Hemen camı kapattım ve çantamı alıp evden çıktım. Aşağıya indiğimde Kerem arabaya yaslanmış beni bekliyordu. Kıyafetlerine baktığımda siyah bir takım elbise vardı üzerinde. Çok yakışıklı olmuştu."Kerem çok yakışıklı olmuşsun." Dediğimde nasıl bunu söylediğimi sorguladım. Şuan çok utanıyorum."Gökçe sende çok güzelsin." Dedi ve ön kapıyı açıp oturmam için işaret etti. Hemen gülerek oturdum. Kerem kapımı kapatıp arabanın önünden dolaşarak şoför koltuğuna bindi. Arabayı çalıştırdı ve ben sessiz bir şekilde yolu izlemeye başladım. O sırada radyoda müzik sesi çok hoşuma gitti. Şarkıda "Sen benim başıma gelen en güzel şey. Anlamı yok anlamsız sen yoksan her şey"
Diyordu ve Kerem bu bölümü mırıldanarak söylüyordu. Garip şekilde bu sözü bana dediğini düşünüp hayal ettiğim şeye güldüm. Kerem güldüğümü fark etmiş gibi yandan baktı ve tekrar yola döndü."Hoşuna gitti galiba şarkı." Dedi. Neden böyle dedi ki."Evet. Beğendim. Adı ne bu şarkının?" Dedim. Gözlerimin içine bakarak "Sen benim başıma gelen en güzel şey" dedi. Bir anlığına afalladım ve bana dediğini düşünüp utandım ama şarkının adı olduğunu anladım."Güzelmiş kaydediyim bunu." Başımı tekrardan cam tarafına döndürüp yolu izlemeye devam ettim.
☁️
Partinin olduğu sahile geldiğimizde araba durdu ve Kerem arabadan indi. Bende inmek için kapıyı açarken Kerem kapıyı tuttu ve kendi açtı. Elini bana uzattığında hiç düşünmedem tuttum elini. Arabayı kilitledi ve yürümeye başladık. Partinin sesi olduğumuz yere kadar geldiği için partinin başlığını anladım. Parti'nin olduğu eski trene bindiğimizde içerisinin oldukça kalabalık olduğunu gördüm. Gamze'ye nerede olduklarına dair bir mesaj attım. Aradan sadece 1 dakika geçtikten sonra Gamze'den gelen mesajda nerede oturdukları yazıyordu. Yanlarına gittiğimizde Gamze'nin sevgilisi Arda Gamze'yle oturmuş içeceklerini yudumluyorlardı. Gamze beni görünce hemen ayağa kalktı ve bana sarıldı. Kerem'le karşılıklı selam verdiler ve oturdular. Gamze'nin sevgilisini sadece 1 kere görmüştüm. O da 1 ay önce yani sevgili oldukları gün benimle tanıştırmıştı. Kerem ve Arda geldiğimizden beri birbirleriyle sohbet ediyorlardı. Bense etrafa bakıyor dans eden insanları inceliyordum.
☁️
Kerem yarım saat önce Arda'yla birlikte dışarı sigara içmek için çıkmışlardı. Gamze'de farklı sınıftan tanıdığı arkadaşlarını görüp onlarla dansa gitmişti. Aslında canım çok sıkılmıştı ama Kerem'i bırakıp partiden gidemezdim. Ben etrafa öylesine bakarken genç bir adam yanıma gelip beni dansa kaldırmak istediğini söylediğinde ne yapacağımı bilemedim. Adam ısrar ederken canım sıkıldığı için kabul etmek istedim. Tam adamın uzattığı eli tutacaktım ki bir el adamın yüzünün ortasına bir yumruk geçirdi. Yumruğu atan kerem'den başkası değildi. Adam beklemediği bir anda yumruk yediği için yere düştü. Kerem adama yumruk atmaya devam ediyorken ben onu durdurmak için ayağa kalktım ve Kerem'i itmeye çalıştım. Gücüm Kerem'i itmeye yetmiyordu. Daha güçlü itmeye başladığım anda ayağımdaki topuklular yüzünden dengemi kaybedip hızlı ve ani bir şekilde yere düştüm.
~KEREM'DEN~
Ben sinirden adama yumruk atmaya devam ederken Gökçe'nin beni durdurmaya çalıştığını gördüm. Ama durmak istemiyordum hatta burda adamı öldürmek istiyordum. Tam başka bir yumruk atacakken Gökçe'nin düştüğünü ve başından kan geldiğini gördüm. Bir an dona kaldım ve ne yapacağımı bilemedim. Hemen ona döndüm ve başını hafif kaldırdım. Kafasının kanamasının gittikçe arttığını görmemle gözümde zaten dolmuş olan yaşların akması bir oldu. Herkes etrafımızda durmuş sadece bakıyordu. Kimse ambulansı aramıyor sadece bakıyordu." Ne bakıyorsunuz lan, arasanıza ambulansı." Diye bağırırken şükürler olsun birisi ambulansı aradı. Gökçe gözleri kapalı bir şekilde yatarken aklıma onun gülüşü geldi. Eğer ambulans yetişemezse ve Gökçe ölürse kahrolurdum. Ona aşkımı itiraf edemeden,ona doya doya bakamadan, onu doya doya sevemeden gidemez, bunu bana yapamazdı. Ben Gökçe'yi izlemeye devam ederken siren sesleri duyuldu. Ambulanstan kısa sürede indiler ve Gökçe'yi sedyeye koydular. Sedyeyle birlikte arabaya bindiklerinde bende hemen bindim. Biz hastaneye vardığımızda direkt ameliyata soktular Gökçe'yi. Bende beklemekten başka bir şey yapamadım. Başım dönmeye başladığını hissettim ama Gökçe'yi ne olursa olsun asla bırakamazdım. Tam sandalyelerden birine oturacaktım ki kendimi yerde buldum.
☁️Gözlerimi açtığımda bir hastane odasında uzanıyordum. Başım feci şekilde ağrıyordu. Tam yatakta doğrulacaktım ki aklıma Gökçe geldi. Gökçe'yi bırakıp nasıl bu odaya gelmiştim bilmiyorum. Ben ayağa kalkarken bir doktor içeri girdi."Kerem bey merhabalar nasılsınız bir ağrınız var mı?" Diye sordu orta yaşlarda olan doktor." Var doktor başım ağrıyor ama Gökçe,ona ne oldu ameliyattan çıktı mı?" Diye sordum. Doktor bir anda dondu tıpkı bir heykel gibi, bakışları hüzün doluydu."Cevap ver doktor Gökçe'ye ne oldu? Ameliyattan çıktı mı?" Artık sesim normalden biraz daha yüksek çıkmaya başladı."Kerem bey size bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum, Kerem bey başınız sağ olsun." Doktorun bu dediğiyle zaman durdu, düşüncelerim durdur, aklımdaki tüm cevap bekleyen sorular durdu. Dakikalar artık birbirlerini kovalamayı bırakmıştı."Yalan söyleme doktor Gökçe ölmedi. Yaşıyor o di mi, doğruyu söyle ölmedi o." Artık sesim epey yüksek çıkıyordu ve bu umurumda bile değildi."Kerem bey sakin olun, keşke bu bir yalan olsaydı ama maalesef gerçekten çok üzgünüm elimizden gelen her şeyi yaptık ama olmadı hayata tekrar dönmedi." Dediğinde hem hüzün hem de öfke vücuduma işledi."Demek ki elinizden gelen her şeyi yapmamışsınız doktor,eğer elinizden gelen her şeyi yapsaydınız Gökçe ölmeyecekti. Yaşayacaktı." Son kelimemle birlikte göz yaşlarımı tutamadım."Beni ona götür." Artık sesim hiç olmadığı kadar sessiz çıkıyordu. Doktor bir şey demek yerine arkasına döndü ve beni Gökçe'nin yanına götürmek için harekete geçti. Koridorun sağına döndüğümüzde kapısında morg yazan odayı gördüğümde hala akmakta olan göz yaşlarım daha hızlı akmaya başladı. Bunun büyük bir rüya olduğunu Gökçe'nin yaşadığını düşünmeye devam ederek morg yazan odaya girdiğimizde soğuk hava ile ürperdim. Doktor Gökçe'nin yattığı yeri gösterdi ve dışarı çıktı. Ben ilkten ne yapacağımı bilemedim ve sadece beyaz örtüye baktım. Ardından harekete geçerek örtüyü kaldırdım ve Gökçe'nin cansız vücudunu görmek ağzımdan bir hıçkırık kopmasına yardım etti. Gökçe'nin yüzünü avucum içine alarak "Gökçe ölmedin di mi? Hadi kalk burası çok soğuk. Bak örtü incecik üşürsün burada kalk seni yine evine bırakayım. Yine o güzel gülüşünü göreyim, kalk hadi." O kalmadı ben daha çok ağladım. Elimi yanağına dokundurdum. Teni çok soğuktu. Bir kez daha "Gökçe " dedim o yine kalkmadı."Gökçe diğer tüm insanlar nerede,ne şartlarda,nasıl yaşarlarsa yaşasın ben sen olmadan yaşayamam, yapamam. Hadi kalk lütfen kal, yalvarırım."
Uyanmadı
Ben o gün ölümle tanıştım. Ölümün ne olduğunu asla acımadığını insanları ne olursa olsun aldığını ben o gün öğrendim. Ölüm bir karanlıktı zifiri karanlık ve Gökçe kendiyle birlikte fark edemeden beni de o zifiri karanlığa götürdü.
☁️Nefes nefese yattığım yerden anı şekilde kalktım. Ter içinde sırılsıklam olmuştum. Şuan nerede olduğumu anlayamadım. Gerçeklik bana hayal gibi gelmişti. Şuan bir rüya mı yoksa gerçeklik mi anlamakta epey zorluk çekiyordum. Yanımda duran Gamze ve Arda şaşırmış şekilde bana doğru bakıyorlardı."Kerem iyi misin?" Bunu soran Arda'ydı."Gökçe" diye mırıldandım ve uzandığım yerden kalkmaya çalıştım."Dur Kerem sakin ol ve otur şuraya." Dedi Gamze."Gamze o yaşıyor mu?" Dediğimde boğazımın çatallaştığını hissettim."Kerem haber bekliyoruz. Hala ameliyatta." Dediğinde yalan söylediğini düşündüm o ölmüştü sırf ben bilmeyeyim diye yalan söylüyorlardı."Gamze yalan söyleme biliyorum o öldü. Beni ona götürün lütfen." Dedim. Gamze ve Arda yüzüme şaşkın şekilde baktılar."O ölmedi Kerem hala ameliyatta. Sen nereden çıkardın öldüğünü?" Dedi Arda."Benim gördüklerim rüya miydi?" Dedim kısık şekilde ama muhtemelen Gamze duymuş olacak ki "Kerem sen rüya görmüşsün. Gökçe çok şükür şuan ölmedi inşaallah ölmeyecekte." Dediğinde sadece başımı salladım."Gamze,Arda beni ona götürün." Dedim Gökçe'nin ölmemiş olması beni çok mutlu etmişti. Ama hala ameliyat devam ediyordu."Şuan hala ameliyatta olduğu için onu göremezsin Kerem." Dedi Arda."Olsun benim orada olduğumu hissetsin yeter lütfen. Onu yanlız bırakamam." Dedim. Arda ve Gamze ayağa kalktılar ve Arda kapıyı işaret etti. Hemen harekete geçtim. Hızla ameliyathaneye doğru yürümeye başladım. Ameliyathanenin kapısına ulaştığımızda sandalyelerden birine oturdum ve ameliyatın bitmesini beklemeye başladım.
☁️Aradan 1 buçuk saat geçmişti ve bir doktor ameliyathaneden çıktı. Hemen ayağa kalktım ve "Gökçe nasıl yaşıyor di mi?" Diye sordum. Doktor hepimizin yüzüne teker teker baktı ve konuşmak için ağzını açtı.
☁️Maalesef ki bu bölümü atmam epey. uzun sürdü ama çok şükür ki atmaya devam edeceğim. Bilerek böyle yerde bıraktım. Sizde Gökçe yaşıyor mu yoksa
öldümü? Sorunun cevabı bir sonraki bölümde. Şimdi kendinize çok iyi bakın. hoşçakalın