Gözlerini dikmiş bana bakan ağlak şey o an içimde bir şeylerin ezilmesine sebep olmuştu. Chana onu oradan çıkartmasını söyledim. Ve direnmeden çıktı.
-Bunu ne yapalım patron?
Normalde olsa yüzümüzü gördüğü için öldürün demem gerekirdi. Ama o an nedense o ağlak çocuğun yaşamasını istedim.
-Arabaya bindirin!
-Ne?
-Sağır mısın Chan? Arabaya bindirin!
-Emredersiniz!
Arabaya bindirdiler ve tam karşıma oturdu. Kızarmış gözlerle tam gözlerimin içine bakıyordu ve o baktıkça karşısında küçülüyordum. Az önce babasını katlettiğim bu ağlak çocuğun karşısında küçüldükçe küçülüyordum.
-Niye öyle bakıyorsun?
Diye sordum sesimin sert çıkmasına özen göstererekCevap vermedi. Öylece bakmaya devam etti. Ben de ona bakmayı sürdürdüm. Yüzünü inceledikçe yüz hatlarının çok güzel olduğunu fark ediyordum. Özellikle dudakları...
Minho kendine gel amınakoyim! Şimdiye kadar onlarca kızla birlikte olmuş Lee Minho bir erkekten mi etkileniyordu şuan? SAÇMALIĞIN DANİSKASI!
Güzergaha vardığımız zaman onu arabadan indirdiler. İçeri girdiğimiz zaman Chan tekrar sordu.
-Bunu ne yapalım Minho?
Chanın bana Minho dediğini duyar duymaz ağzı şaşkınlıkla açıldı ve korkuyla Chana baktı. Benim açıklama yapmama gerek duymadan güldü ve Chan açıkladı.
-Görev dışında Minho bizim arkadaşımızdır. Göreve giderken patronumuzdur. Asla sözünden dışarı çıkmayız. Gerçi normalde de çıkmayız. Ama görev dışında saygı kalıplarını atarız. Diğerleri Hyung der. Ben Minho'dan büyük olduğum için demem.
Duyduklarına şaşırmış gibi görünüyordu. İlk defa ağzını açarak konuştu.
-Demek adın Minho. Senden nefret ediyorum!
Söylediği ilk şeyin bu olmasından mı yoksa söylerken takındığı ifadeden mi bilmiyorum ama üzülmüştüm amınakoyim! Bu çocuk kim oluyordu da beni üzebiliyordu lan? Böyle kendi içimde celallendikçe çocuğa zarar vermek istiyordum ama içimde bir şeyler bunu yapmama engel oluyordu.
Chan:
-Minho ile düzgün konuş piç!Bunu söyler söylemez çocuğa tokadı patlattı. Elini yanağına götürüp yaşlı ve sinirli gözlerle Chana bakıyordu tıpkı bir gelinciğe benziyordu. Ve zarar görmüş olması beni çıldırtmıştı. Chanın elini tuttuğum gibi kıvırıp beline yapıştırdım. Adeta tıslayarak sözcükleri kulağına yapıştırdım;
-Bir daha ona dokunursan elini bu kez kırarım Chan!
Benim bu hareketim karşısında şaşırmışa benziyordu.
-Tamam bırak adamı,ben sinirlendirdiğim için vurdu. Tamam bırak kolu kırılacak!
Kolumu çekiştirerek Chanın kolundan ayırdı. Az önce kendine tokat atan adamın kolunu önemseyecek kadar iyi yürekli oluşu beni çıldırtıyordu. Onda kendimde kaybettiğim şeyleri buluyordum.
Onun bu hareketinden etkilenen Chan, saygıyla eğilerek özür diledi.
-Kusura bakma gerçekten! Söz konusu Minho olunca sınırlarımızı bilemiyoruz hepimiz. Bu arada seni ekibin kalanıyla tanıştırayım.
-BEYLER!
Bu sözünden sonra içeri bir anda bizim daldı. Chan bana baktı. Ve bakışındaki anlamı sezerek emri verdim
-Hizaya geçin lan! Sizi konuğumuza tanıtacak Chan!
Ben böyle söyler söylemez ip gibi dizildiler.
- Bu gördüğün Changbin. İşi gücü yemek yemek puştun! Çok iyi bıçak kullanır. Genelde et doğrar yanlış anlaşılma olmasın. Gerekmedikçe insan doğramaz.
-Bu Jisung, vücudu çelimsiz olduğu için arka plandaki işleri yürütür. Ekibin beynidir. Karar aşamasında Minhodan sonra en etkili isimdir
- Bu Felix. Duyuları çok keskindir. Çok iyi duyar, görür ve koku alır. Yani ince ve tehlikeli işlerimize Felix bakar
-Bu Seungmin, kundaklama işlerine bakıyor. He bir de sesi çok güzel arada bize türkü söylüyor.
-Bu Jeongin, buradan ateş etse karşı evin kapısındaki gözetleme deliğini vurur. Öyle bir eleman kendisi. Sniper Jeongin de deriz.
-Güzergahtaki işleri kontrol eden şu üçü de Sunghoon, Jay ve Jake. Bu üçü Jisungla birlikte devamlı buradalar. Görevlere gitmezler.
-Şu sonuncu da Yeonjun, el çabukluğu ile tanınır. Az önce yüzüğünü aldı mesela
Bunu söyler söylemez çocuk hemen elini kontrol etti ve yüzüğünü göremeyince gözleri fal gibi açıldı.
-Yüzüğümü geri ver!
-İyi tamam al yemedik!
-Sanki 1 saat önce babamı öldürmemişsiniz gibi kendinizi tanıtıyorsunuz!
Haklıydı. Ama aslında haksızdı. Kimseyi öylesine öldürmezdik. En azından yolumuza çıkmayan hiç kimseyi. Hwang Jeongsung da bizim şirketin kârının %50sini hile ile cebine indirmişti. Tüm uyarılara da kulak asmamıştı. Bana tek çare bırakmıştı.
-Biz kimseyi öylesine öldürmüyoruz! Baban hak etmese ölmezdi!
-Adın Minho mu her neyse bilmiyorum ama bu senin bir katil olduğun gerçeğini değiştirmez!
Jisung;
-Sen Minho ile ne biçim konuşuyorsun lan?!-Tamam Jisung! Patron o çocuk konusunda biraz hassas
Söylediği şeyden sonra çocuk gözlerini üzerime dikti. Şaşkın gözlerle bana bakıyordu.
-Chan kes amınakoyim! Ben izin verdim mi konuşman için?
-Emredersiniz!
-Hani siz arkadaş gibiydiniz?
- Görev dışında ve bir şeyi eklemeyi unuttum. Patronun sinirli olduğu zamanlar dışında.
Bunu fısıldayarak söyleyen Chan çocuğu gülümsetmişti. İlk defa gülümsüyordu ve açıkçası bu kadar güzel gülümserken neden ağlamayı seçtiğini bilmiyordum.
-Ne güzel gülüyormuşsun lan sen!
Diye bağırdı ChangbinSeungmin:
-Çocuğu korkuttun malChan:
-Bu arada adın ne cidden?Evet tabi ya adını hiç sormamıştık. Ve çok merak ediyordum.
-Hyunjin, Hwang Hyunjin
Evet canoşkiler sizi öpüyoşkiler. İkinci bölüm de geldi 😍💕
Ay bölümü nasıl buldunuzzzz 🤭
Çok uzatmam herhalde ya minific gibi olur diye düşünüyorum bakalım. Belki de en uzun ficim olur. Bana belli olmuyor biliyorsunuz 🤭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF- HYUNHO
FanficAcımasız mafya patronu Minho, katliam yapmak için girdiği evde felaketiyle tanışacağını bilemezdi.. Ağır şiddet/ Fazlasıyla smut +18