Hyunjinden
Gözlerimi bu geniş ve rahat koltukta araladığım 4. gündü. Garip bir şekilde onlara alışıyordum. Felix bana oyun oynamayı öğretmeye çalışıyordu. Jay ile yeni yemekler deniyorduk.
Chan sürekli bir şeye ihtiyacım olup olmadığını kontrol ediyordu. Fakat bunu beni düşünmesinden ziyade bir görevi yerine getirir gibi yapıyordu. Sanki birisi onu bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sorması konusunda tembihliyor gibiydi.
Jeongin atış yapmayı öğretmeyi teklif etmişti ama silahı elime almak konusunda kararım kesindi. Asla elime silah almayacaktım.
Diğerleri ile henüz pek konuşmuyorduk şimdilik. Ama bana karşı sıcak olmaya çalıştıkları belliydi. Kendi içlerinde eğleniyorlardı daha çok. Mafyalar böyle mi oluyordu gerçekten? Göreve gitmedikleri zaman oyun oynuyorlar, hatta abur cubur partileri yapıyorlardı.
Kapı yavaşça açıldı. Gelen Minhoydu.
-Girebilir miyim?
-Evime girip ateşe verirken sormamıştın. Şimdi sorman biraz komik kaçıyor.
-Hyunjin...
Sinirlendiğini gözlerinden anlayabiliyordum. Bir anda kapıyı var gücüyle çarptı ve içeri girdi. Kapının arkasındaki yuvarlanma sesinden kapının kolunun koptuğunu anlamıştım.
Hızlı adımlarla koltuğa yanaştı ve üzerime eğildi. Gözlerinden adeta ateş saçıyordu. Demek yer altı canavarı Lee Know buydu..
Eliyle ensemi kavradı. Tutuşu sert değildi. Sert olmaktan ziyade sert olmamaya çalışıyor gibiydi. Muhtemelen elindeki bir enseyi ilk defa sert tutmuyordu çünkü.
-Sana defalarca biz mafyayız dedik. Neyi hala anlamıyorsun?
Tıslar gibi konuşuyordu ve açık olmak gerekirse çok seksiydi. Korkmuyordum. Hem de hiç Korkmuyordum. Çünkü nedense bana zarar vermeyeceğine emindim. Ama biraz rol yapmanın kimseye zararı olmazdı.
Lisede tiyatro kulübündeydim ve peşini bırakmasam ünlü bir oyuncu bile olabilirdim şuan. O yüzden zorlanmadan ağlamaya başladım. Gözlerimden dökülen yaşları görünce bir kaç adım geriledi.
-Ben... Ben çok özür dilerim. Ben gerçekten özür dilerim.
Bunu dedikten sonra dizlerime kapandı. Ve ellerimi tuttu. Hızlanmaya başlayan kalbim gözyaşlarımı daha da tetikliyordu. Heyecandan ölebilirdim...
-Ağlama sen ağladıkça dünyam başıma yıkılıyor gibi hissediyorum. Nolursun ağlama!
Başını dizlerime koydu. Ve kımıldamadan öylece kaldı. Bir süre sonra elimi eline aldı ve elimi saçlarına götürdü. Saçlarını okşamamı istiyordu. Yer altı canavarı Lee Know dizlerimde bir bebekti şuan. Ve bu koltuklarımın kabarmasına neden oluyordu.
Yavaşça saçlarında gezdirdim elimi. Yumuşacıktı saçları. Benim dokunuşumu hissetmesiyle göz kapakları titredi. Bana karşı tamamen savunmasızdı. Ve bu hali beni ona daha çok bağlıyordu.
Tam o anda kapı açıldı. Gelen Felixti. Bizi öyle görünce gözleri fal taşı gibi açıldı. Minho ışık hızıyla toparlandı fakat yanlış bir şeyler vardı.
-SANA GİR DİYEN OLDU MU LAN? ÇIK DIŞARI! AMINAKOYDUĞUMUN PİÇİ! BAKMA YÜZÜME YOKSA KIRARIM KAPIYI AÇAN ELİNİ! BİR DAHA BU ODAYA KİMSE KAPIYI ÇALMADAN, GİR SESİNİ DUYMADAN GİRERSE KULAKLARINI KESER ELİNE VERİRİM! DUYDUN MU? ÇIK ŞİMDİ!
Felix gözlerinde yaşlarla kapıyı kapattı. Halbuki nasıl neşeliydi açtığında. Muhtemelen birlikte oyun oynarız diye gelmişti. Onun bu halini görmek beni kırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAAF- HYUNHO
FanficAcımasız mafya patronu Minho, katliam yapmak için girdiği evde felaketiyle tanışacağını bilemezdi.. Ağır şiddet/ Fazlasıyla smut +18