1 hafta geçmişti. Hastaneye gitmem gereken günler oluyordu. Biraz yoğundu ama, güçlü olmalı ve bunu kabul etmem gerekiyordu.
Yine iğrenç bir okul sabahı için durakta otobüs bekliyordum. Benimle beraber bekleyen bir çocuk daha vardı. Bana bakıp duruyordu ben ise kulaklıklarım takılı hangi şarkıyı açsam diye bakıyordum.
'İkiye On Kala- Bütün İstanbul Biliyo' şarkısını açtım çocuk tekrar başını kaldırıp bana baktığında bu sefer gülmemek için ağzını kapatıyordu.
Ne alaka anlamıyordum.
Ona baktığımda şöyle dedi;"Ne şarkı dinlediğini de Bütün İstanbul Biliyo artık."
Kulaklığımı kulaklarımdan çıkardığımda şarkının resmen ses bombası ile açılmış kadar ses geldiğini fark ettim. Utanarak şarkıyı kapattım.
"Dışarıya bu kadar ses verdiğini bilmiyordum.."
"Olsun. Günüm güzelleşti." Dedi ve ekledi;
"Şarkı seçimin çok güzel."
Gülümsedim ve bir an önce otobüsün gelmesi için dua ettim. Çok garip bir anda gibi hissediyordum ve ben şuan neden tanımadığım bir çocukla aynı otobüsü beklerken şarkı seçimimi konuşuyorduk?
Neyse ki o an otobüs geldi. Ama bugün her zamankinden daha kalabalıktı. Köşe yerlerden birine tutundum. Çocuk da benim önümde bir yere tutunuyordu. Kablolu olan kulaklıklarımı tekrar taktım. Bu sefer en sevdiğim şarkı olan "Reflections" açtım. Az önce dersimi aldığım için sesini biraz kıstım tabii...
Şarkının ortalarında falan çocuk bana döndü. Sesi kısıktı ama onun duyması normaldi çünkü hemen dibimdeydi.
Ona anlamsız bakışlar attığımda eğildi ve kulaklıklarımı dinlemeye başladı.
Tekrar doğruldu ve şöyle dedi;
"Reflections."
"Evet."
Kaşları bir saniyeliğine havaya kalktı ve tekrar önüne döndü. Gram bir şey anlamamıştım. Garip bir sabahtı açıkçası...
Okula vardığımızda ben 2. Kattaki sınıfıma girerken o çocuk yukarı kata çıkıyordu. 11. Sınıftı demek ki.
Bizim sınıfa girdiğimde Eda beni direkt olarak lavaboya soktu.
"Of Eda ne oldu?"
Eda hızlıca makyaj malzemelerini çıkarırken konuştu;
"Şu halime bak! Servis kaçacak diye makyaj yapamadım."
"E güzelsin yine."
"Yok yok ölü balık gibiyim"
Eda makyajını yaparken bu sabah olanları ona anlatmaya karar verdim.
"Oha! Sen 11'lerdeki Atlas'ı diyorsun!"
"İsmi Atlassa evet, onu diyorum sanırım"
"Kızım o çocuk tam bir Agacı."
"Neyci?"
"Agacı. Yani Agam da Agam der bir kankası var anlayacağın bir onla konuşur. Kız mız hiç alakası olmayan biri. Bir de seninle kendi isteği ile konuşmuş. Şaşırdım baya şuan."
"Kankası kim? Kız mı?"
"Hayır be erkek. Kızlarla alakası yok diyorum kankası nasıl kız olsun."
"Ne bileyim, neyse işte benim için garip bir sabah oldu."
"Senden gerçekten etkilenmiş olabilir o zaman. Çünkü daha önce falan 9. Sınıfta, 10.sınıfta hep kızlar buna hislerini söylemiş hepsini işim olmaz diyerek red etmiş. Üstelik kendi hoşlandığı biri de yokmuş."
"Sen bunları nereden biliyorsun?"
"Atlas'la aynı sınıfta olan bir arkadaşım var ya benim.
Hatırla. Nisaydı adı."
"Haa evet, doğru. O mu anlatıyor?"
"Evet. Konuşuyorduk sınıftakileri ve Atlas'ı falan anlatmıştı işte."
"Hmm, neyse ya ne bilelim biz. Etkilenmemiştir bence. Etkilendiyse bile ben etkilenmedim zaten."Bugün çok yavaş geçmişti. Hiç de teneffüslere çıkmamıştım. Eve gittiğimde direkt ilaçlarımı içip uyudum.
Uyan! Kurtaracağım seni buradan!
-Neler oluyor?!
-Güneş! Benim.. Korkma. Burdayım ben.
-Sen kimsin? Ne oluyor?
Yüzü görünmeyen bir genç beni kucağına alırken herşeyi anlamaya çalışıyordum.
-Ben, A-Aniden uyandığımda komodinimde duran suyumu içtim ve rüyamın saçmalığını düşündüm. Çok garipti. Rüyalara anlam bindiren biriydim genelde. Ama bu rüya hiçte anlam bindiremeyeceğim, yüzü görünmeyen biri tarafından kurtarıldığımdı. Neyden kurtarılıyordum onu da bilmiyorum.
. . . . . . . . . . .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LADEN
Teen FictionAilevi sorunlar, bıkmışlık hissi, bir de ölümcül hastalık derken hayatıma biri girdi. İyi ki girdi mi, yoksa kendimle beraber onu da kendi girdabıma mı çekiyordum, bilmiyorum... "Söz ver bana, bu hastaneden çıkamazsam benim için hayatını yaşamaya de...