12-GEÇMİŞ

568 46 5
                                    

Criminal
Britney Spears'ın şarkısı açalım lütfen.

-GEÇMİŞ

(Esta Loris Kate)

Gözlerimi araladığımda sıkan bir şey karşıladı gözlerimi açamıyordum dahi ki çok geçmeden bunun gözüme bağlanan bir kumaş parçası olduğunu anladım ağzıma bağlanan kumaş parçası da çok rahatsız ediciydi. Debelendiğimde elimin kolumun bağlı olduğunu ve oturdığum yere bağlı olduğunu hissetim. Karşımda hissetiğim nefesler ve bakışlar ürpertirmişti insanı ancak bilincim gidip geliyordu. En son lavabo da bir kadın yanıma yaklaşmış Andre'nin beni dışarda beklediğini söylemişti. Dışarı çıktığım anda otoparkta kafama yediğim darbe hâlâ canımı acıttıyordu. Bilincim hâlâ yerinde olmadığını hissetiğimde uyanık kalmak için çok çabaladım.
Gözlerimi araladığımda bilincimin kapanıp açılmasından çok geçmiş olmayacak ki boynumun tutulduğunu hissetmiştim düşüncelerimi bölen ses Andrews'in sesiydi. Seslere kulak verdiğimde başımda ki ağrının hâlâ geçmediğini kendimi zor tutuğumu yeni hissetmiştim. Andre'nin sesi çok şiddetli olmasa da keskindi.
"Getirdim evrakları kızı alıp gidiyorum bitti"
"Bunların yedekleri sende olmadığını nereden bileceğim" karşıda ki adamın sesi tanıdıktı ancak çıkaramadım yeniden Andre'nin sesi geldiğinde keskin sesi sinirli olduğunu gösteriyordu.
"Sence şu an onları mı düşüneceğim"
"Eğer bu evrakların kopyası olduğunu öğrenirsem hiç acımam bu kızı da karnındaki bebeği de tek seferde gebertirim anlıyor musun Andrews Chris Brown"
Andrews Brown mu? Carney soy ismi değil miydi? Başıma düşen ağrı arttığında minik bir sızlama çıkmıştı ağzımdan . Bilincime yenik düştüğümde Andrews'in kokusunu hissetmiştim.

Gözlerimi araladığımda odamda olduğumu anlamam uzun sürmemişti. Başıma giren ağrılar sanki iğneymiş gibi sızlatıyordu. Doğrulduğumda Andrews de odaya yeni giriyordu. Andrews demek bile garip hissetiriyordu. O bilmediğim yerde ne olmuştu geçmişte ne oldu bu adamla kimdi bu adam yalan mıydı? Aklımda ki binlerce soru başımın ağrısını artırıyordu.

Sinirle yataktan kalktığımda denge de duramasamda sinirim buna engel oluyordu. "Tam olarak ne oluyor?" dediğimde kollarımı göğsünde birleştirip içip koltuk kolçağın oturduk bakışlarımı elindeki tepsi komidine bırakan Andrews'e yöneltim.

"Sonra anlatıcağım yemeğini yemek ve ilaçlarını almak zorundasın" sinirlendiğimde " kimsin ki sen" demiştim. Odanın kapısına uzanacağım sırada kolumdan çekip kendine döndürdüğünde ikimiz de saniyeler içinde duvarla bütünleşmiştik. Duvara yaslandığında ellerimi esir aldı yüzüne bakmaya zorladı.
"Esta biliyorum sana garip geliyor ancak dinle beni-"
Sözünü kesen şey gülmemdi.
"Aniden bir gözümü açıyorum hastanedeyim bir açıyorum bir ıssız bir yerdeyim bir açıyorum odandayım sence de gariplik yok mu bir boşluk hayatımı sonlandırmış gibi Andrews pardon Chris mi demem gerekiyor"
"Sen depoda ki konuşmaları duydun mu"
Seslice nefes verdiğimde yüzümdeki gülümseme silinmiş yerini tamamen öfkeye bırakmıştı.
"Konuşmaları duysam ne hayatıma ben dışında herkes müdahale ediyor lakin bundan sonra izin vermeyeceğim"
"Ben senin nişanlınım evleneceğiz biz istesende istemesende hayatını bana göre şekillendireceksin"
"Hah komikmiş sen istemedikçe evden çıkamıyorum çıktığımda yanımda korumalar olmadıkça olmuyor neyim ben mal mıyım değerli bir eşya mıyım ki bu kadar korunuyorum"
"Öyle gerekiyor bak bir kere çıktık başına neler geldi"
"Doğru diyorsun ya neden bir evrakla tehtit edildin ne vardı o evrakta"
"Öğrenmen için zaman var Esta"
"Yeter Andre geçmişim yok, yok diyorum çünkü anlatmıyorsun Julia seninle birlikte olduğuma şaşırmıştı nasıl nişanlıydık o zaman en yakın arkadaşım dahi bilmiyorsa?"
"Geçmişin de geleceğin de benim Esta"
Ellerini omuzlarıma yerleştirdiğinde gözlerini öyle odaklıydım ki engel olamadım mırıldanmama. beni şaşkınlığa uğratan bir şey yaparak ellerini omuzlarından çekmek yerine beni kendine çektiğinde kollarını etrafıma doladı ve çaresiz çırpınışlarımı sahipsiz bırakıp sarıldı. Debelendiğim sırada yumruklarımı vurdum omuzlarına ancak hissetmiyordu bile.
"Mecburum seni korumak için Esta sus lütfen."

(Andrews Carney)

Estaya sarıldığımda mayışmış olacak ki nefesi düzene girmişti ve sakinleşmişti onu kucağıma alıp yatağa bıraktığımda üzerine örttüm yemeğini yiyip, uyumasını istedim o da yorgun olduğu için yemeğini ve ilaçlarını alıp uyumuştu. Çalışma odasına gittiğimde açtığım laptop ile kamera kayıtlarını izledim. Esta'nın ev içinde ki hareketleri giren çıkanı hepsini gözlemliyordum. Yani evimi daha öncedende gözlemliyordum. Önemli veriler kanıtlar burdaydı. Tabi özel alanlar dışında onlarında görüntüleri vardı ancak geçiyordum.  Depodaki konuşmaların ne kadarını duydu diye edemeden edemedim. Ben Andrews Chris Brown Fransa'nın en büyük istihbaratlarından birinde ajandım. Hemde kademeli ajan, bu hastanede dönen olayları çözmeye çalıştık ancak hastane kurucusunun eli kolu o kadar uzundu ki devlet bize baskı yapıyordu. İstihbarat o kadar çok zorlanmıştı ki bu durumı içten çözmek için beni görevlendirdiler. Ve ben görevimden saptım. Bilmeden de olsa hastaneyi sonunda terk edecektim kapattıracaktım. Ancak Esta ile.olanlar tamamen olayları farklı yöne çevirmişti. Başta Linda'yı etkileyip işi bittirecektim ancak Linda kolay lokma değildi görünüşünün aksine. Hastaneden hisse almam kolaylaştı. Ancak ilaç üretiminin nerede yapıldığını asla bulamadım bulduğum sırada bunu Esta ile çözdüm. İşler istediğim gibi gitmeyince sanki çapkınlık için Esta'ya takıntılıymışım da bu hastanede o yüzden hisse almışım gibi gösterdim. Bu yüzden Esta ile nişanlı rolü yapıyordum ve Esta hafızasını kazanana kadar ben bu işi halledip buradan toz olacağım. Tabi Esta'yı güvenli bir şekilde yanıma alacağım. Ben hamile olması çok değişik bir durumdu zaten. Çok saftı ilk olarak hemen biriyle olmak zoe geliyordu ona şu an sorguluyordu sevilmek istiyordu. Burada kaldığından beri yanında bir kere bile yatmadım sabah doğru yatıyordum ki dikkat çekmesin. Ve ilgi istiyordu çokça baba olacağıma sevinemiyordum bile istihbarat yüzünden. Çünkü baskı uyguluyorlardı görevden alınırsam biter benim için yaşam,  o kadar çabaladım ki bu iş için tek gecelik bir şey yüzünden bozamazdım ama Esta dengemi alt üst ediyordu. Mavi gözleri beni denizlere bağlıyordu Deniz kızı olduğunu söylemiş miydim? Bu eve geldiğimden beri çıkmasına izin vermedim veremedim başına hemen bir iş geliyordu bu kızın belayı çekiyordu.

Depoda benden alınan evraklar bir hastanın testlerinde çıkan garip ilaç ve iğne sonucu ölümüydü. Olay kapatılmıştı parayla. O depoya beni çağıran kişi maskeliydi sesi tanıdıktı ancak ses kaydı zaten elimdeydi bu kanıtlar ile ben bu hastaneyi kapattıramazdım çünkü basının dikkatini çekmek zorundaydım. Ve Esta'nın aileside bu işteydi. Her ne kadar Esta bilmese de. Cam kırılma sesi geldiğinde hızlıca ayaklanmış sesin geldiğin yöne koşmuştum saate baktığımda çoktan iki saat geçmişti bu kadar koyu düşüncelere dalmıştım yani. Odaya girdiğimde Esta dudaklarını birinine bastırmış bir şekilde yerde ki kırılan su bardağının camlarını topluyordu. Hızlıca yanına yaklaştım elinden camları aldım uyku sersemiydi anlaşılan.   Elinde ki cam parçaları alıp toplayıp çöpe attığımda yatakta oturmuş yere bakıyordu.
"Esta ne oldu güzelim?"
Bakışlarını yerden kaldırıp gözlerime baktığında kızarmış gözleri uykusuzluğun belirtilerindendi. Yanına yaklaşıp önünde diz çöktüm.
"Canım bir şey çekti uyandım ancak dengesizliğim yüzünden düştü cam"
"Canın ne çekti bakalım söyle"
"Kiraz"
Hamilelik hormonları onu asi tavırlarından alı koyuyordu. Söylemek istediklerini söylemese patlayacak gibi hissediyordu. Bu da onun en doğal hakkıydı.

"Ama bu mevsimde bulunmaz değil mi Andre"
"Bulunmaz evet ama Fransa da bulunmaz"
"Neyse önemli değil onun yerine reçelini yerim bende"
"Ben Fransa'da olmadığını söyledim başka yerde olmadığını söylemedim isterim sana"
Gözleri parıldadığında gülümsedi kollarını açtığında sıkıca beni sarmıştı garip davranışları hafıza kaybındandı. Garip dediğimden değilde az önce kavga edip şimdi kedi gibi olmasından bahsediyordum. Gülümseyerek onu kucaklayıp yatağa yatırdığımda bileğimi tutmuş yanındaki yeri göstermişti. Üstümdeki tişörtü çıkarıp kenara attığımda Yanına uzanıp uyumaya çalışmıştım. Muhtemelen bizim yakın olduğumuzu düşünerek kollarını bana doladığında karşılık verip ellerimi beline sardım.

Sabah gözlerimi açtığımda Esta yanımda yoktu gece boyunca kollarımda uyumuş tek bir kere uyanmamıştı şimdi ortalıkta yoktu. Yataktan doğrulup gözlerimi okşayıp kendime gelmeye çalıştım. Odadan çıkıp mutfağa indim orada bulamayınca yukarı çıktım gelen ses ile çalışma odasına yöneldim. Esta laptopun başında bir şeyler izliyordu. Odaya girdiğim an bakışları beni bulunca bakışlarının korkakça olması beni rahatsız etmişti. Ne izliyordu..

{LOTUSUN KOKUSU}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin