Hira arkadaşımın 17 Aralık doğum günü kutlu olsun :). İyi okumalaaarrr..
Yarım saattir Kara Saray' da çıkışı bulmak için dolanıyordum. Henüz hiç kimse serbest olduğumu bilmiyordu, yani sanırım. Öğrenirlerse ne yapacağım hakkında zerre kadar fikrim yoktu.
"Lanet kapı, nerelerdesin?" diye düşündüm içimden.
Boş boş Kara Saray' ın koridorlarında çıkışı ararken karşıma 3 Karanlıktan Gelen çıktı. Şimdi ne yapacaktım? Yön değiştirirsem şüphelenebilirlerdi. Bir kitapta Karanlıktan Gelenler' den bir kaçının insanların korkularını hissedebilmek için eğitim aldığını ve bunu başardıklarını okumuştum.
Derin bir nefes aldım ve yanlarından geçmeye karar verdim. Sakin ama hızlı adımlarla yürümeye devam ettim. Hiçbir şekilde korkumu onlara hissettirmemeye çalıştım fakat kalbim yerinden çıkacakmış gibi çarpıyordu.
Yanlarından seri adımlarla tam geçip gitmiştim ki arkamdan biri bana seslendi;
"Hey! Sen! Buraya gel." dedi.
Şimdi ne yapacaktım? Büyük ihtimalle kim olduğumu anlayacaklardı ama yakalanamazdım. Başımı öne eğip yanına gittim. Mümkün olduğunca yüzümü gizlemeye çalıştım.
"Senin bu koridorda ne işin var? Burası Komutanlar Katı, buraya senin gibi askerler giremez." dedi.
Sesimi iyice kalın çıkarmaya çalışarak;
"Beni size haber vermek için yolladılar. Şu kız kaçmış, her yerde onu arıyorlarmış. Ama hâla onu bulamamışlar. Sizi çağırmam emredildi." diye bir yalan uydurdum.
İşe yaramış gibi görünüyordu, 3' üde hemen hareketlendi. Benimle konuşan onlara döndü ve;
"Hemen onun bulunduğu odaya gidip etrafını kolaçan edin, bende bu koridoru arayacağım ve sen..." diyerek bana döndü. Kalbim deli gibi çarpıyordu.
"Sende giriş koridorunu ara, o kız sandığımızdan zeki, büyük ihtimalle çıkışa gitmeye çalışacaktır." dedi ve hışımla yanımdan geçip gitti.
Diğer ikisi ise koşarak uzaklaştı, bende onları takip ettim. Nefes nefeseydim, kalbim hâla deli gibi çarpıyordu.
"Giriş koridoru sağdan ikinci koridor sen oraya gideceksin." dedi içlerinden biri bana doğru. Tekrar sesimi kalınlaştırarak;
"Tamam."dedim ve hızla sağa döndüm.
Dönünce bir an duraksadım, neden bana gitmem gereken yeri söylemişti ki? Sonuçta beni onlardan bir zannediyor olmalıydı.
Hemen başımı kaldırıp baktım, koridorda yaklaşık 20 kadar Karanlıktan Gelen vardı. Kim olduğumu anlamışlardı.
"Gerçekten mi Elena? Kendini çok mu zeki sandın? Senin kaçtığının haberi bana 25 dakika kadar önce geldi, kaçacağını tahmin etmem ise hiç zor olmadı." dedi, bu General' di.
Artık o lanet kukuletayı giymeme gerek yoktu, yavaşça kukuletanın kapişonunu başımdan indirdim ve babamın kılıcını sırtımdaki kınından çıkardım. Ne olursa olsun bir daha yakalanmayacaktım.
Silvia' dan
Hastalıktan mı yoksa Elena' nın bizim için teslim olmasından mı bilmiyorum ama kafayı sıyırmak üzere olmamın sebebi bunlardan biriydi.
"Hâla kafam basmıyor! O kız niye yaptı ki bunu? Niye o mesela niye biz değilde o kız?" diye başımda guguk kuşu gibi öten Misty' e başımı kaldırıp ölümcül bir bakış attım.
Karanlıktan Gelenler Elena' yı alır almaz toz olup gitmişlerdi, bizde ağaçtan kırılan iki tane sal gibi ortada kalmıştık.
"Misty, eğer o kızı tanıyorsam şu ana kadar başlarına bin türlü bela açmıştır veya canlarına okumuştur. Ama bende en az senin kadar endişeliyim, şimdi guguk kuşu gibi ötmeyi bırak ve otur şu kütüğe." dedim.
Burnundan soluyordu ama gelip yanıma oturdu. Bir süre ikimizde tek kelime etmedik, sadece etraftaki böceklerin sesleri geliyordu.
"Sence o iyi midir?" diye sordu Misty, sesindeki endişeyi sezebiliyordum. O da benim en az kadar Elena için endişelenmişti.
"Endişelenme Misty, Elena göründüğünden güçlüdür. Asıl ben Luna' ya acıyorum."dedim sırıtarak ama ikimizin de içindeki endişenin biraz bile dinmediğine emindim. Derin bir nefes aldım ve Misty' ye döndüm.
"Onu kurtarmamız gerekiyor, Kara Saray' a bizi götürebilirim." dedim ve ayağa kalkmaya çalıştım, ama daha doğrulamadan başıma çok şiddetli bir ağrı saplanmıştı.
Misty beni hemen tutup tekrar oturttu.
"Daha ayakta duramıyorsun sen! Işınlanmak zaten seni yoruyor, hastasın bir de! Benim Elementi' mi unuttun mu? Ben Hava Elementi' yim, uçabiliyorum Silvia."
Başımdaki ağrı hafif geçince kafamı kaldırıp ona baktım.
"Pekâla ama çabuk olalım. Ayrıca Elena' ya birşey yapmışlarsa derilerini yüzmeme karışma." dedim. Sırıttı ve;
"Sen adam olmazsın." dedi.
"Çünkü ben bir kızım seni bilgisiz Element." dedim.
Misty güldü ve savaşırken sırtımda düşen mavi battaniyeyi alıp silkeledi ve sırtıma attı.
"Hastasın, uçarken zature olmanı hiç çekemem." dedi.
"Kısacası ölürsem başına kalmamı istemiyorsun." dedim yalandan bir kuşkuyla.
Sırıttı ve bir eliyle elimi tuttu diğer elimi ileri doğru uzatıp gözlerini yumdu. Etrafımızda bir Hava Kalkanı oluştu yükselmeye başladık. Elena' yı mutlaka kurtaracaktık.
Çok uzun bir süredir bölüm atmadığımın farkındayım ama malum sınav haftası çalışmam gerekiyor. Okuduğunuz için teşekkürler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ELEMENTLER: HAVA
Aventura3 ay önce Doğa Elementi Silvia' yı taştan kurtarmayı başaran Elena, şimdi Hava Elementi için ıssız dağlarda dolaşmaktadır. Fakat Kara Leydi Luna buna karşı çıkmak için elinden geleni ardına koymaz...