AJAN

246 15 2
                                    

Acaba penguenler Antartika'da ne yapıyor? Kendi aralarında konuşuyorlar mıdır? Konuşuyorlardır. Sıkılırlar yoksa değil mi? Off, ne diyorum ben ya? saçmalıyorum, tabiki birbirlerini anlıyorlardır.

"Deniz, Hasan komiser seni bekliyor."
Arkamdan gelen sesle İrkilip o tarafa dönmeye yeltendiğimde masamda duran boş kahve bardağına kolum çarptı. Bardak tam düşecekken refleksle onu yakalayıp yerine koydum. Evet, bir polis olacaksanız refleksleriniz iyi olmalı.

Bana kapıdan çapkın gülüşüyle bakan Bora'ya bakıp "Geliyorum." bezgin bir ifadeyle ayağa kalkıp ilerlemeye başladım. Bora çoktan gitmişti. Koridora çıktığımda etrafta koşuşturan polis meslektaşlarımı gördüm. Hepsine tek tek başımla selam vermekten boynum kopacaktı!

Baş komiser Hasan ALTIN Yazılı kapının önünde durdum ve üstümü olabildiğince düzeltmeye çalıştım. Görevden yeni geldiğim için biraz dağılmıştım. Derin bir nefes verip kapıyı çaldım.

"Giir."

"Beni emretmişsiniz başkomiserim" içeri girip kapıyı kapattım.

"Gel Deniz, gel. Umarım hatanı biliyorsundur?" Başımı mahcup bir şekilde öne eğerek içeri doğru girdim.
"KIZIM SEN NESİN YAV? ÖZEL HAREKAT FALANSINDA BİZİM Mİ HABERİMİZ YOK?"

Boynum bükülmekten kopacaktı.

"Ya, senin rütben ne?"
"Kıdemli başpolis efendim"
"Senin yapman gereken tek şey üstünden gelecek emirle yürümek! Peki sen ne yaptın? Tam adamları suç üstü yakalayacakken camdan atladın! Ya sen o çatıya ne zaman çıktın be kızım? Duyar duymaz şok oldum resmen. Bak bak, bana gelen mesaja bak. "

Diyerek önünde duran bilgisayar ekranına bakarak okumaya başladı.
"48 kişiyi acımasızca katleden 'karanlık' isimli seri katili yakalamak adına düzenlediğimiz operasyon Kıdemli başpolis 'Deniz AKDEMİR' in yan binanın çatısından olayın gerçekleştiği bina içerisine camdan atlayarak orda bulunan 3 cansız bedenin üzerine düşerek zaman kaybıyla suçlunun kaçmasını sağlayarak gerçekleştirdiği erken müdahale sonucu operasyon başarısız olmuştur"

Gülmemek için dişlerimi dudağıma geçirdim. Hasan komiser suratıma bön bön bakıyordu.

Gönül isterki "NE BAKIYON MAL MAL?"
diye bağır ama yemiyor işte. Başımı biraz daha öne eğdim.

"Deniz, bak. Bir sürü birodan başkomiser ile konuştum bu asla affedilmeyecek bir hata ama senin gibi bir polise böyle ağır bir cezada vermek istemiyorum polislik akademisini birincilikle bitirmiş,ve nice ödüller almış başarılı bir polissin ama sana bir ceza vermem gerek. Deniz AKDEMİR. Operasyonda sergilediğin davranışlardan dolayı 2 yıl polislikten uzaklaştırılmana karar verilmiştir."

Gözlerimi açabildiğim kadar açıp şaşkın bir ifadeyle başımı kaldırdığımda bana biraz üzgün biraz sinirli bakan Hasan komiserle göz göze geldim.
"AMA-"
"Çıkabilirsin."
Hiç bir şey diyemeyecek haldeydim. Arkamı dönüp hızla odadan çıktım.

🐚

"Ya inanabiliyor musun beni ya beni DENİZ AKDEMİR'İ."
"Tamam güzelim sakin ol geliyorum oraya."
"Tamam bekliyorum."

Tefonu salonun ortasındaki ahşap masaya bırakıp koltukta iyice arkama yaslandım. Resmen iki yıl kovulmuştum. 1+1, küçük ve sevimli dairemde oturmuş, beşinci papatya çayımı içmekle meşguldüm. Ne yapacaktım şimdi ben? Tabiki iki yıl bekleyemezdim. Polislik benim hayatımdı. İki yıl boyunca marketlerdeki bütün papatya çaylarını tüketecek miydim? Kapı sesini duyduğumda iç çekip ayağa kalktım. Gelen Rüya olmalıydı. Koltuktan kalkıp kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açtığımda karşımdaki kişi Rüya değildi.

DENİZ KABUĞUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin