Royal o sabah kalbinde daha önce hissetmediği bir şekilde derin mutluluk hissediyordu, erkenden kalkmıştı ve bugün nedensizce halkın arasına inmek istiyordu.
"Nedir seni böyle mutlu eden küçük perim" dedi babası saçlarını omuzlarından iterken.
Royal gülümseyip "Sebebi yok." dedi kibarca.
Babası da fark etmişti cidden dıştan o kadar mutlu mu duruyorum diye geçirdi içinden.
Babası yanına her ihtimale karşı 4 gardiyan verip halkın yanına inmesine izin verdi.Halk Royal'i gördüğün de aralarında ki fısıldaşmalar Royal'i güldürüyordu.
"İnanmıyorum! yakından çok daha güzel"
"Tenini gördün mü sanki ay ışığı gibi."
Herkes ona selam verirken yanındaki gardiyanlarla halkın arasından geçip etrafına bakıyordu.
Güzeldi, sessiz sakin ve huzurluydu.
Biliyordu halkı onu sevsede ya da o halkını sevse de yanına gelip kolayca konuşamazlardı. Babası onun saçma kurallarıydı.. "Benim ki farklı olucak." diye geçirdi içinden.Royal biraz daha ileride klübe görünce "Orası neresi?" diye sordu yanında ki gardiyanlara.
"Yaşlı Şifacının evi majesteleri." dedi gardiyanlardan birisi.
Royal oraya doğru ilerlerken heyecanlandığını hissediyordu. Yaşlı adam buradaydı demek, burası onun için hem uzak hemde yokuştu.
İçeri girmek için adım attığın da "Siz kapıda bekleyin." dedi kararlı sesle.
Gardiyanlar bir bir kapıyı ve evin çevresini sardı.Royal kapıyı çalmaya karar verdi, ne de olsa burası onun özel mülküydü.
Tık tık !
Kapı kısa süre sonra açılınca yaşlı şifacı "Majesteleri!" diyip hemen eğildi.
Royal gülümseyip "Gelebilir miyim?" dedi nazikçe.
Yaşlı adam kapıyı sonuna kadar açıp "Lütfen majesteleri!" dedi hâlâ dikleşmeyerek.
Royal içeriyi inceledi, bir sürü bitki, kitap, eski eşyalar ve bolca değişik simgeler vardı."Yokuşu çıkarken yorulmuyor musun?" diye sordu Royal kitaplara bakarken. Hepsi bilmediği bir dildeydi.
"Yoruluyorum majesteleri lakin, önemli değil." dedi sıcak sesle.
"Bunlar ne kitapları?" dedi Royal eline aldığı kitaptaki haritaya bakarken.
"Onlar bitki şifacılarının kitapları majesteleri, eski latince yazıldılar." dedi.
Royal iç çekti, keşke o da bir şifacı olsaydı. Özellikle bitki..
Masanın üstünde duran şeyleri inceledi, tahtadan yapılmış bir kutu üstünde Tarot yazıyordu, yanında bir sürü kağıtlar, ve tahtadan oyulmuş kasenin içinde bir miktar su."Bunlar ne ?" dedi incelerken. Dokunmaması gerektiğini düşündü, özel bir eşya olabilirdi.
"Onlar fal majesteleri, tarot, iskambil, melek, katina ve su falı." dedi tek tek göstertirken.
Royal "Su mu?" dedi yaşlı adama şaşkınlıkla bakarak.
"Evet majesteleri, bakılması zor bir faldır." dedi.
"Nasıl bakılıyor ne oluyor?" dedi şaşkınlıktan konuşamamıştı.
"Su falı geleceğinizi berrak göstertir, su oldukça temiz bir ruhtur." dedi suya bakarak.
"Bana bakar mısın?" dedi Royal istekle.
"Elbette majesteleri." dedi hevesle.Yaşlı Şifacı suyu alıp koltuğun önündeki sehpaya koydu. "Dilerseniz oturalım majesteleri." dedi sakince.
Royal elleriyle koltuğu gösterdiğin de yaşlı adam sakince oturdu.
Kendisi kabarık elbisesini toplayıp oturdu.Yaşlı Şifacı suya dokunmadan elleriyle suda yuvarlak daireler çizdiğin de su sanki kaynatılmış gibi hareket ediyordu. Royal şaşkınlıkla adama baktı.
Adam sessizce dudaklarını hareket ettirirken ellerini çektiğin de suyun şeffaflığı gittikçe beyaz olmuştu, sanki birisi suya duman atmış gibiydi.
Royal'in kalbi deli gibi atıyordu.
" Çok yoğun bir enerji var majesteleri, su sanki bu falı bekliyormuş." dedi düşünceyle.
"Gerçek kimliğinizi saklamanın şuan için en iyisi olduğunu söylüyor majesteleri su. Büyük bir tehlike içinde olabilirsiniz ama kader henüz buna karar vermemiş. Belli değil önü, seçimleriniz kaderinizi belirleyecek majesteleri." dedi.Royal şaşkınlık yaşlı adama bakıyordu, kalbi deli gibi atıyor tüm cümleleri aklından geçiyordu.
Yaşlı adam kaybolmakta olan dumana tekrar bakıp sıkıntılı sesle devam etti, " Sonunu göremediğim gibi ortasını da engelliyor majesteleri bir şey." dedi.
"Ne engelliyor?" dedi iç çekerek.
"Belki kader, belki de yaşanamamış şeyler majesteleri." dedi.
Kalbi ağzında atıyordu.
Duman yavaşça kaybolduğun da yaşlı adam Royal'in gözlerine bakıp "Bu su falı çok özeldir majesteleri, sadece şifacılar bakabilir ama ben bile göremedim majesteleri."Royal savunma mekanızmasıyla ayağa kalkıp "Teşekkür ederim." dedi gülümseyerek.
Royal çıkmak üzereyken durup "Neden siyah gül işe yaramadı?" dedi aniden düşünceli sesle.
"Majesteleri, bunun iki sebebi var. Eğer görmek istemezseniz gül bunu derinleriniz de hissedip rüyalarını hapsedecektir." dedi kibarca.
"Diğer nedir?" dedi Royal.
"His çiçeği majesteleri, sahibinin ruhuna, vücuduna ve rüyalarına bir kalkan oluşturur." dedi gülerek.
"Bunu sadece çok özelden bağlandığın da yapabilir, eğer onu birisinden aldıysanız majesteleri size onu veren kişi oldukça bağlıdır. Belki de aşık, çünkü sadece aşk kadar derin bir duygu böylesine bir kalkan oluşturabilir." dedi şifacı.Royal kalbinin atışını yaşlı adamın duyup duymadığını düşünüyordu, tek bir şey demeden gülümseyerek evden çıktı.
Gardiyanlar anında Royal'in yanına geldiler.
Royal hiçbir şey belli etmemeye çalışıp yürümeye başladı.
Aklında o kadar düşünce vardı ki tatlı bir sıcak duş bile bunu kesemezdi.
Aşk mı ?
Tam Aron'un yanına gidiceği zaman bunu öğrenmesi iyi olmamıştı, hareketlerini kontrol altına almalıydı.Saraya vardığın da ilk işi babasının yanına gitmekti.
Corvusla beraber yine bir şeyler konuşuyorlardı.
Royal içeri girince Corvus şüpheyle ona baktı, bir şeyler anlamıştı hemde çoktan.
"Konuşalım mı baba?" dedi kibarca babasına bakarak. "özel." dedi Corvus'a bakıp odadan çıkmasını emreder sesle.Corvus hemen odadan çıktığında Royal'in yanından geçerken tüylerini diken diken etmişti.
"Sorun nedir kızım? bir şey mi oldu!" dedi telaşla.
Royal olumsuz şekilde kafasını sallayıp "Hayır baba sadece senden bir şey isteyeceğim." dedi hüzünle.
"Söyle Prensesim." dedi babası saçlarını severek.
"Yaşlı Şifacıya Sarayda hizmetlilerin yanında bir oda vermemi istiyorum." dedi.
Babası şok için de "Neden?" dedi.
Royal "Bugün gördüm, yanıma gelmesi için çok yokuş çıkması gerekiyor ve oldukçada yaşlı." dedi.
Babası hüzünle ona bakarak sarıldı.
Royal sıkıca sarılıp konuşmaya devam etti.
"Sarayın içi onun için hem daha güvenli hem daha iyi olur baba, lütfen." dedi sakince.
Babası "Tabiki Kraliçem." dedi kibarca.
"Sen nereyi düşündün?" dedi sakince babası.
"Aşağı katta ki odayı düşündüm, arka kapıya açılan bahçeden rahatça çıkıp bitkilerin yanına gidebilir. Hem sıcak ve güvenlikli." dedi.
Babası ışıldayan gözlerle ona bakarken o da aynı şekilde ona baktı.Kapıdan onları dinlemekte olan Corvus şüpheyle kaşını kaldırdı. Demek yaşlı bir şifacı, hemde fal bakanlardan..
Bu adam Royal hakkında çok şey biliyor ama söylemiyor olabilirdi.
Sessizce merdivenlerden indi. Şimdi tek bir durak vardı, yaşlı şifacının evi.Evin kapısını çaldığın da yaşlı adam karşısın da Corvus'u görünce şaşırmıştı.
Corvus tek kelime etmeden içeri girdi, yoğun bir lavanta kokusu hakimdi.
"Buyurun efendim." dedi yaşlı adam nazikçe.
"Royal buraya geldi mi ?" dedi direkt konuya girerek.
Yaşlı adam "Halkın yanına inmiş efendim, herkes çok mutluydu lakin buraya uğrasa sanırım bunu bilirdim." dedi kibarca.
Corvus masadaki suya bakıp "Emin misin ? Ona fal bakmadın mı ?" dedi tıslayarak.
Yaşlı adam destek almak için duvarı tutarken "Ne yazik ki bu düşünceniz doğru değil efendim. Kimseye fal bakmadım." dedi.
Corvus yaşlı adamın gözlerine bakıp "Kral'ın sana verdiği sır sadece üçümüz arasında kalırsa iyi olur, fal bakma bahanesiyle kimsenin hayatına müdahale etme. Royal'in kaderi çoktan belirlendi." dedi sinirle.
Yaşlı adam gülümseyip "Biliyorum efendim." dedi kibarca.
Corvus başka bir şey demeden evden çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
☾ Düşman Krallıklar ☽
خيال (فانتازيا)İki farklı yerde, çok farklı efsanelerle doğan iki yenilmez Krallık. Kılıç Krallığı ⚔️ Ok Krallığı 🏹 Bu savaş ancak ve ancak bir Krallık tamamen yıkıldığında sona ericekti, ama burada yıkılan Krallık olmayacaktı. Kaderin bizi; uzun, esnek ve as...