Gökyüzü açık maviliğini, mavinin en gizemli tonuna bırakırken Aron sadece gökyüzünü izlemişti.
Savaşı düşünüyordu, yapmak istemediği ama kimseye itiraf edemediği o savaşı. Babası hep derdi "Onlar binlercemizi öldürdü Aron!" hep aynı cevabı verirdi "Bizde milyonlarcasını öldürdük"
Savaş hiçbir şeyi çözmezdi bunu biliyordu ama Aron bile savaşın neden çıktığını bilmiyordu.
Sadece Kılıç Krallığına nefretle büyütülmüştü o kadar.Sırtını dayadığı ağaçtan ayrılırken kulaklarına ses doluyordu. Sesi ve kaynağını tam olarak anlayamasa da etrafına bakındı.
Hemen okuna sarıldı ve sesin geldiğini tahmin ettiği yöne hedef aldı.
Okunu atmak üzereyken çalıların arasındakinin Royal olduğunu görene kadar.
Kalbi deli gibi atarken hemen okunu indirdi.Royal "Beni mi vuracaktın?" dedi pelerinini indirirken. Aron şaşırmış bir şekilde dona kalmış kalbi deli gibi atıyordu "Hayır Lady'm ne haddime! Ben başka bir şey sandım." dedi heyecanla.
Royal ona gülümserken kendini gülüşünden alamadığını fark etti. İnci gibi beyaz dişler ve parlak bir gülüş."Burada ne işin var ?" dedi Aron yeni aklına gelmişti.
Royal yanına gelirken "Orman sahiplide ben mi bilmiyorum, mülkünüze girmişim gibi konuşuyorsunuz." dedi kibar bir şekilde ima yaparak.
Öyle soruya böyle cevap diye düşündü Aron içinden.
"Yani hayır, saat geç oldu ve merak ettim. Hep gelir misin bu saatlerde?" dedi utanarak.
Royal durdukları ağaca elini koyup ona bakarken kafasını salladı."Seni arıyordum." dedi Aron'un kehribar gözlerine bakarak. Aron göz bebeklerinin gözünü kaplayacak şekilde büyüdüğünü hissedebiliyordu, heyecanı tarfi edilemezdi.
"Neden?" dedi birden. Royal tekrar gülüp "Konuşmak için, bana verdiğin çiçek hakkında." dedi yavaş yavaş ona bakarak yürümeye başlarken.
Aron olduğu yerde kısa süre donakalsa da hemen Royal'e yatişti.Royal yavaşça yürüyüp gökyüzüne bakarken "Bana His çiçeği vermişsin." dedi kibarca.
Aron daha da şaşırmıştı, his çiçeğini bilmek için bir şifacı ya da bir soylu olman gerekirdi. Şifacıya benzemiyordu ama soylu fikrini iyice destekledi.
"Evet, nadir bulunan bir çiçek türü. Aslında bunu bilmek için çok iyi bir bitki uzmanı olman gerekir." dedi sakince.
Ölçüp tartmak istiyordu, Royal'i daha iyi anlamak keşfetmek.. Eğer olurda Kılıç Krallığı herkese savaş açarsa Royal'i o acımasızlardan korumak istiyordu.
Derinlerin de yatan bir düşünce vardı, kabul etmek istemediği bir düşünce. Eğer Royal'in sarayına saldırı olursa kendi ordusunu bırakıp onun yanına gelebilirdi, onu asla Kılıç Krallığına bırakmazdı. ASLA!Royal gülümseyip "Bitkilerle aram iyidir." dedi yürümeye devam ederken.
Aronla ortak yanlarının olması, Aron'u Royalin gözünde daha da önemli kılıyordu. Bitkilerle ilgileniyor olması, doğayı sevmesi ve sıcakkanlı olması sıcak bir hissi kalbine yayıyordu.
Ok kullanmamasını tercih etse de sorun değildi, her ok kullanan Ok Krallığına ait değildi ya..Aron "Neden geldin, yani benimle ne için konuşmak istedin?" dedi tekrar. Royal durup Aron'un gözlerine bakarken "Gelmem gerektiğini hissettim, bu belki saçma olucak ama bir an bana ihtiyacın varmış gibi hissettim." dedi gülerek.
Bu gerçek olamaz diye düşündü Aron, bu imkansız.
Birbirlerinin hislerini mi hissediyorlardı ama nasıl ?Aron gülümserken "Başımıza bir de kahin mi kesildiniz Lady'm nedir bu kuvvetli hislerin kaynağı?"
İkiside gülmüştü. Birbirlerini daha iyi tanımak ve tanıtmak isteselerde bunu yapamıyolardı, belki de bunu yaparlarsa sonuçlarını da hissediyolardı..Biraz daha vakit geçirdiklerin de Royal'in atı tekrardan onu bulduğun da Aron "Nasıl hep seni geri buluyor ?" dedi gülerek.
Royal atına binmek için kalkarken ayağını boşluğa atmasıyla Aron'un kuvvetli kollarına düşmesi bir olmuştu.
Şimdi ikiside susmuş gözleri konuşur şekilde birbirine bakıyordu.
Aron gözlerini Royal'in pembe dudaklarına kaydırdı, dolgun ve pembe dudaklar.Royal yavaşça kendini toplarken "Affedersin." dedi gülümserken.
Aron tek bir an onu kucağından indirmek istemedi, Royal'e istemediği kadar bağlanıyordu. Olmaması gereken şekilde fazla bir bağ..
Atına binmesine yardım ederken "Ne zaman görüceğim seni yeniden?" dedi ellerini ellerinden çekmeden.
Royal heyecandan ölmek üzereydi ilk defa birisi ona temas ediyordu, böylesine sıcak ve tutkulu.
"Ne zaman istersin?" dedi aynı şekilde elini çekmeden.
"Gitmemeni isterim." dedi Aron gülerek.
"Yarına ne dersin?" dedi Royal ellerine bakarak.Aron gülümseyip "Yarın sizi burada bekliyor olacağım Lady'm" dedi ellerini çekerken.
Royal gülümseyip uzaklaşırken Aron sadece ona bakıyordu.
"Kimsin sen Royal?" dedi içinde yayılan sıcaklığı düşünmemeye çalışarak.
"Kimsin ve bana ne yapıyorsun?" dedi gidişini izlemeye devam ederken.
Aşkın ateşi kalbini yavaşça sararken bu genç kız için yapabiliceklerini düşünmek bile istemiyordu.
Ailesini karşısına alıp onun için herkesle tüm Kılıç Krallığı ve kendi krallığıyla savaşabilirdi.Royal yavaşça kendi kraliyetine yol alırken kalbinde hissettiği duygu yoğunluğu gögüs kafesine baskı yapıyordu. Sıcak, yoğun ve karşı konulamaz bir his.
Ateşe bakmak gibiydi, hipnoz olurdu Royal baktıkça ona dokunmak isterken de yanardı ama yine de severdi.
"Sen benim ateşim misin Aron?" dedi atıyla giderken.
Neydi bilmiyordu ama Aron için kendi krallığını karşısına alabilirdi, bu düşünceyi, bu hissi istemese bile kalbinin en derin yerinde bu hissi taşıyor oluşunun verdiği hisle yoluna devam etti.Her aşk yara açardı ama kalbimizi sanki bir oyuncakmış gibi ezenlere ne yapardık peki? Hemde o kalbi kendi ellerimizle ona güvenerek verirken..

ŞİMDİ OKUDUĞUN
☾ Düşman Krallıklar ☽
Fantasíaİki farklı yerde, çok farklı efsanelerle doğan iki yenilmez Krallık. Kılıç Krallığı ⚔️ Ok Krallığı 🏹 Bu savaş ancak ve ancak bir Krallık tamamen yıkıldığında sona ericekti, ama burada yıkılan Krallık olmayacaktı. Kaderin bizi; uzun, esnek ve as...