Çok uzun bir süredir sizleri ve hikayelerini ihmal eden yazamayan yazarınız Mizu (umarım) comeback yapıyor. Bir daha bu kadar uzun bir ara vermek istemiyorum. Yazmakta çok zorlandım. Ve arayı düşünürsek baya kısa bir bölüm oldu. Yani bu kadar uzun bir aranın ardından bu kadarcık bir bölüm bana yakışmadı. Ama elimden gelen bir şey değil gerçekten. Bu kadar yapabildim. Çok zorlanıyorum bu yüzden beni affeder misiniz?
Bölüm şarkımız Beast grubundan DooJoon ve DongWoon'dan geliyor. 'When the Door Closes' diyorlar. Çok hoş bir düet olduğunu belirtmek isterim. Umarım şarkıdan ve bölümden keyif alabilirsiniz.Yorumlarınızı okumak istiyorum. Bu zor zamanda benim yanımda olursanız sevinirim. Seviliyorsunuz...
Bir hafta geride kalıyor. Zaman geçiyor, durmasını istesem bile. Aslında ben hala aynı günde hissediyorum kendimi. Ama benim hislerime, nasıl hissettiğime aldırmadan zaman geçiyor. Hissettiklerim ile gerçekler çelişiyor son zamanlarda. Ama umursamıyorum. Benim gerçeğim yalnızca kalbimdekinin yokluğunu içeriyor. Başka bir şeyi umursayacak gücü bulamıyorum kendimde.
Programım bu geçen bir haftayla biraz daha rahatlıyor. Dinlenebileceğim daha fazla vaktim varmış, dinlenmeliymişim. Öyle söylüyorlar. Dinlenmek istemiyorum ki. Soran olmuyor ne istediğimi. Umursamıyorum sorulup sorulmadığını. İnsanların söylediklerini de fazla umursamıyorum. Bulduğum her boş vakitte LME binasına gidip dans diyorum ve vokalimi geliştirmeye çalışıyorum. Gün artık erken başlıyor benim için. Ve biraz geç bitiyor. Böylesi daha iyi... Boş zamana, dinlenmeye ihtiyacım yok. Dinlenmek bana iyi gelmiyor ki. Pişmanlığım olmasından korktuğum dileğimi hatırlıyorum ve özlüyorum her boşlukta. Onu hatırlamaktan kaçınmak için belki de biraz da işime bu kadar yoğunlaşmam.
Ağlamıyorum. Gözlerimden bir haftadır bir damla bile yaş akmadı. Üzgün olup olmadığımı düşünüyorum bazen. Canım acıyor. Çok üzülüyorum. Üzgün olduğumu biliyorum. Gözlerimdeki kuruluğa inat kalbim hala yalnızca onunla dolu. Kalbim onun bana bıraktığı yaralarla sarmalanmış ama gözlerimden yaş akmıyor. Sanırım sözümü tutuyorum sonunda. JinSang Hyung'a artık ağlamayacağıma dair söz vermiştim. Ve ağlamıyorum. Gülemiyorum da ama. Yüzüme yapışmış olan ifade gülümsüyor ama ben gülemiyorum. İçimde küçücük bir tebessüm bile hissedemiyorum. Küçücük bir mutluluk bile beni bulmuyor. Sevinmem gereken şeyler oluyor elbet. Ama mutluluk kalbime erişemiyor. Hissedemiyorum onu.
Birkaç kez üyelerin benim hakkımda konuştuklarını duydum. Endişeli gibiler. Yüzümdeki gülümseme onları kandırmaya yetmiyor olmalı. Kandırmaya çalıştığım da söylenemez. O gülümseme, o maske MiRae'min bana bıraktığı bir armağan gibi. Bu yüzden ona sarılışım belki de. Bilmiyorum. Kendime bile yabancıyım bugünlerde.
Eskiden olduğum kişi değilim. Eski haylaz maknae geçmişte kaldı sanırım. Bilmiyorum. Eskisi kadar oyuncu da olamıyorum. Oyun oynamak gelmiyor içimden çok fazla. Dilimde hüzünlü şarkılar dolanıyor bazen. Fark ettiğimde onları uzaklaştırıyorum ve neşeli şarkılar söylemeye çalışıyorum. MiRae'm beni bırakıp gitmiş olsa bile onun yanımda olduğunu aslında biliyorum. Hüzünlü şarkılar söylememi istemeyeceğini biliyorum. Onun istediği zaman beni bulabileceğini biliyorum. Dahası ben onu göremiyor olsam bile o benim haberlerimi alıyor olacaktır. Onun beni sevdiğini biliyorum. Benim hüzünlü şarkılar söylediğimi duymak onu üzecektir. Onun üzülmesini istemiyorum. Güçlü görünmek istiyorum herkesten çok onun için. Yeterince güçlü olduğuma inanırsa bana yaslanacağını umuyorum. Yeterince güçlü olduğuma inanırsa beni bırakmak için bir nedeni kalmaz geriye. Onun korktuğu beni bıraktığı zaman olacaklara dair korkusu değil miydi? Güçlü olduğumu görürse yanımda olur. Olur değil mi?
Ne kadar güçlü davranmaya adasam da kendimi zayıf olduğumu hissediyorum bazı zamanlarda. Özellikle de uyandığım anlar çok zorluyor beni. Uyumak istemiyorum. Uyumaktan korkuyorum. Uyanmak bu kadar kötü hissettirmemeli. Dinlenmemi söyleyen insanlar benimle dalga geçiyor gibi hissettiriyor bu durum nedeniyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Bugün Var!(오늘날에도 여전히 존재!)
FanfictionYarınsız dünyamda ne kadar acı çekersem çekeyim, kaç kez düşersem düşeyim, ne kadar yaralanırsam yaralanayım hala ayakta durabilmemi sağlayan, hala ‘bugün’e inanmamı sağlayan yalnızca senin aşkın… Yarın Yok!(내일이 없어!) Adlı hikayenin devamıdır. Okumay...