Ve yazarınız geleneğini bozmayıp yine rötar yapmış bulunuyor. Eee... Alışmış olmalısınız. Ne düşünüyorsunuz rötarlarım hakkında. Neyse çok uzatmayacağım bugün. Yalnızca yorum istiyorum sizlerden. Yorum yapın lütfen. Düşüncelerinizi bilmek istiyorum. Sevdiğiniz cümleler olur sevmediğiniz şeyler olur benimle paylaşın lütfen.
Bölüm şarkımız Super Junior'dan geliyor. Özellikle RyeoWook'u bu şarkıyı söylerken çok tatlı bulduğumu belirtmeden geçemem. Ama elbette benim başım bağlı ona bakacak değilim. Tatlı oğlumuzu isteyene verebiliriz ama. Çok tatlı tüm kızlara duyuralım. Kesin bilgi, yayabiliriz. Neyse Şarkımız 'DayDream' Şarkının sözlerine de bakmayı ihmal etmeyin. Aşk yaşıyorum şarkıyla 3 gündür. Ki kendisini 3 gün önce keşfettim.
Uzun bir süre kalmadığım eve doğru yavaş adımlarla ilerliyorum. Shin Hyung ve MinHwa Hyung tartışmaya hala devam ediyorlar. Shin Hyung'un kilo aldığını düşünmüyorum. Bana pek farklı görünmüyor. MinHwa Hyung onu kızdırmak için böyle söylüyor olmalı. KyuSoon Hyung arabadaki başlangıçtaki durgunluğu tamamen üzerinden atmış olarak etrafta neşeli bir gülümsemeyle dolanıyor. Onları izlerken yüzümde ister istemez bir gülümseme oluşuyor. Ama onların arasına karışamıyorum. Neden bilmiyorum ama uzaktan izlememin daha iyi olacağını düşünmekten kendimi alamıyorum. Yaklaşmaya korkuyorum belki de. Bilmiyorum ne olduğunu.
Onları izlerken eve en son giriyorum. Kapı eşiğinde durup bir süre daha onları izliyorum. Ayakkabılarımı çıkarıp peşlerinden içeri giriyorum. Salona geçmiş olan üyelerin üzerinde dolanıyor bakışlarım. Neşeli bir tablo... İnsanın içini ısıtan bir hava... İçimde bir boşluk hissi var yine de. Kalbimin yeri boş gibi hissediyorum. Bu his ile korkuyorum. Yüzümdeki ifade donuyor. Gülümseyemez hale geliyor. Kendimi hızlı bir şekilde banyoya atıyorum. Elimi göğsüme yerleştiriyorum. Korku her an daha da büyüyor. Boşluk... Boşluk olmamalı. Nefes almakta zorlandığımı hissediyorum. Canımın acıdığını hissediyorum. Boğazıma bir şeyler düğümleniyor. Korkuyorum. Çok korkuyorum, MiRae'm.
Göğsümdeki elim zayıf ama seri darbeleri hissediyor. Tekrar nefes alabilmeye başlıyorum. Boğazımdaki yumru yavaşça yok oluyor. Korkunun yerini rahatlama alıyor. Yere oturup sırtımı kapıya yaslıyorum. Başımı geriye atıp gözlerimi kapatarak derin derin soluyorum. İçime çektiğim hava ciğerlerimi yakıyor sanki. Bu yakıcı hissin nedenini anlayamıyorum. Anlamaya da çalışmıyorum.
Çok geçmiyor. Belki de geçiyor. Bilmiyorum. Ama çok geçmemiş gibi hissediyorum. Kapı tıklatılıyor. Ayağa kalkıyorum. Aynada yüzüme bakmaktan kaçınarak yüzümü soğuk suyla yıkıyorum. Kapı birkaç kez daha tıklatılıyor. Yüzümü silmeden musluğu kapatıp kapıyı açıyorum. JinSang Hyung'u karşımda görüyorum kapıyı açmamla. Kapıyı neden kendisinin açmadığını merak ediyorum. Kapı kilitli değildi ki. Tekrar soğuk suyu açıyorum ve ellerimi suyun altına tutuyorum. Avuçlarıma suyu doldurup bir kez daha yüzüme suyu çarpıyorum.
"Uyanmaya mı çalışıyorsun? Bir rüya olduğuna inanmaya mı çalışıyorsun?"
Hyung'un sesini duymamın hemen ardından onun tarafından çekiliyorum. Beni kolları arasında sarıyor. Islak yüzüm ve saçlarımdan kazağına damlalar düşüyor. Islatıyorum onu da. Hyung'un kolları arasındayken üşüdüğümü hissediyorum. Yüzüm soğuk suyun etkisiyle uyuşmuş gibi hissediyorum. Üşüyorum ve yanıyorum. Hyung'a sarılmak istiyorum. Ama sarılmaya korkuyor gibi hissediyorum. Yalnızca tutunuyorum bu yüzden. Sımsıkı onun beni sardığı gibi ben onu saramıyorum yalnızca kazağına tutunup sıkıyorum. Tırnaklarım kendi avuçlarıma batıncaya dek sıkmaya devam ediyorum. Muhtemelen kazağın ağır yaralı olarak ayrılacak benden Hyung. Aldırmıyorum. Ağlayamıyorum ama acımı belli ediyorum sanırım bu şekilde. Gülüşlerimin sahteliğini Hyung'a gösteriyorum. Acınasıyım. Ona söz vermiş olmama rağmen sözümü tutamıyorum. Fazla acınası bu halim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Bugün Var!(오늘날에도 여전히 존재!)
FanfictionYarınsız dünyamda ne kadar acı çekersem çekeyim, kaç kez düşersem düşeyim, ne kadar yaralanırsam yaralanayım hala ayakta durabilmemi sağlayan, hala ‘bugün’e inanmamı sağlayan yalnızca senin aşkın… Yarın Yok!(내일이 없어!) Adlı hikayenin devamıdır. Okumay...