Yine gecikmiş bir güncel gününde gecikmiş olan güncelinizle ben yazarınız Mizu gelmiş bulunuyorum. Ama bu seferki bir saat yani bana çok kızmayın gecikme için. Beni sevin olur mu? Çünkü ben sevgi arsızı bir kedişim. Nyaaa....
Bu bölümün şarkısı Heart B'den geliyor. 'Remember' diyorlar. Bu şarkıyı dinlemenizi öneririm. Bölüme oldukça uygun. Altyazılı ayrıca. Şarkıyı seveceğinizi düşünüyorum ayrıca. Umarım yanılmam bu konuda.
Okurken ve müziğimizi dinlerken umarım eğlenirsiniz. Seviliyorsunuz ve yorumlarınızı bekleyen biri var. Lütfen unutmayın beni.
Gece geç eve dönmüş olmama rağmen yine erken bir saatte uyanıyorum. Kendimi hala yorgun hissediyorum. Ama gördüğüm rüya beni uyanmaya itmiş olmalı. Yine karşımda durmuş bana gülümsüyordu. Bu gece sesini benden sakındığı için kızgınım ona. Ama güzel bir gülümseme sunduğunu da görmezden gelemiyorum. Yanımda değildi, ona yaklaşmama izin vermiyordu. Ama uzaktan da olsa onu izleme iznim vardı. Onu görebiliyordum. Benimle konuşmuyordu ama karşımdaydı. Bunun güzelliği ile uyanıyorum. Yine de uyanmak acı veriyor. Bunun yalnızca bir rüya olduğunu bilmek beni rahatsız ediyor. Elimi göğsüme götürüyorum tavanı izlerken. Göğsüme vuran zayıf kalbin atışları bugün biraz daha yavaş gibi geliyor. Bu endişelenmeme neden oluyor. Gözlerimi kapatıp daha fazla konsantre olarak dinlemeye çalışıyorum. Her zamankinden zayıf değil ama biraz daha yavaş gibi. Bilmiyorum. Emin olamıyorum. Ama endişeleniyorum. Endişeli ve yeni uyanmış olduğum için boğuk çıkan sesimle odamın sessizliğini bozuyorum.
"Günaydın kaçak 'Gelecek'im. Umarım iyisindir. Lütfen iyi ol. Ben yalnızca senin için iyi olmaya çalışıyorum."
Gülümsüyorum. Bir alışkanlık yalnızca yüzümdeki gülümseme. Her ne kadar bir alışkanlıktan fazlası olmasa da yeterli geleceksiz bugünüm için. Geleceğime kavuştuğumda daha güzellerini sunabilirim ama şimdilik bu basit alışkanlık yeterli.
Yavaş hareketlerle yatağımdan kalkıyorum. Ağır adımlarımı mutfağa yönlendiriyorum. Adımlarımın düzgünlüğü içimde bir acı oluşturuyor. MiRae'min adımlarını hatırlıyorum. Yalnızca uykulu olduğu için öyle olduğunu düşündüğüm yalpalayan adımlarını... Gözlerimin önünde olduğu halde göremediğim şeyler için bir kez daha kendime lanet ediyorum. MiRae'mi görebildiğimi sanırken aslında gerçek onu hep göz ardı ettiğim için kendime kızıyorum.
Mutfağa vardığımda annemi görüyorum. Kahvaltı hazırlıyor. Kapı eşiğinde durup biraz onu izliyorum. Uykulu görünüyor. O da yeni uyanmış olmalı. Sessiz ve yavaş bir şekilde yaklaşıp ona sarılıyorum. Başta beni fark edemediği için biraz ürküyor. Bedenindeki hafif titremeden bunu anlayabiliyorum ve bu benim yüzümdeki gülümsemeyi genişletiyor. Başını biraz bana çevirip yüzüme bakıyor. Ardından onu saran koluma vuruyor sert olmayan bir şekilde.
"Aish... Beni korkuttun çapkın prensim. Benim gibi yaşlı bir kadını böyle korkutmamalısın."
Tatlı kıkırdamalar armağan ediyorum eomma için. Çenemi omzuna yaslayıp çırptığı yumurtaları izliyorum. Kahvaltı için omlet yapıyor. Çok sesli olmayan bir şekilde konuşuyorum. Sesim hala boğuk çıkıyor.
"Yaşlı? Sen hala benim güzel prensesimsin. Abeoji'nin ya da Hyung'un da benimle aynı şekilde düşündüğüne eminim."
Kollarımı Eomma'mdan ayırıp buzdolabına yöneliyorum. Eomma kısa bir süre güldükten sonra konuşuyor.
"Seni küçük çapkın... Bu cümlelerle beni kandırabileceğini mi sanıyorsun? Senin prensesin ha? Unuttuğumu mu sanıyorsun? Unutmuş gibi davranıyor olsan da senin de unutmadığını biliyorum. Ama zamanla daha iyi olacaksın. Unutacaksın bebeğim. Hiçbir acı sonsuza dek sürmez. İyileşeceksin sen de."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hala Bugün Var!(오늘날에도 여전히 존재!)
أدب الهواةYarınsız dünyamda ne kadar acı çekersem çekeyim, kaç kez düşersem düşeyim, ne kadar yaralanırsam yaralanayım hala ayakta durabilmemi sağlayan, hala ‘bugün’e inanmamı sağlayan yalnızca senin aşkın… Yarın Yok!(내일이 없어!) Adlı hikayenin devamıdır. Okumay...