cümleler gittikçe kafamda daha çok artıyordu ve bu beni çıkmazlığa sürüklüyordu.
Sevgilinin ismi ne?
Kim Taehyung
Gözlerimi sıkıca kapattım ve bunların tamamen bir sosyal deney olmasını ve birinin aniden çıkıp sana oyun oynadık ve tepkini ölçtük demesini bekliyordum.
"Si- siz" bir saatin ardından ilk defa konuşmayı başarmıştım.
"Hoseok iyi misin?" Yoongi sustuğum andan beri beni kendime getirmek için elinden geleni yapıyordu. Elime zorla tutuşturduğu sudan bir yudum alıp kuruyan boğazımı temizledim.
"Bu nasıl olabilir?!" Jungkook yerinden sinirle kalkıp Yoongi'nin yakasını tuttu.
"O öldü! Yaşamıyor! Ben onun ölüsünü gördüm tamam mı?!" Hem ağlıyor hem de Yoongi'yi sarsıyordu. Kendimi Jungkook'un yerine koyduğumda gerçekten de verdiği tepkilerde haklı olduğunu anlayabiliyordum. Hâlâ neler olduğunu tam kestiremiyordum.
"Jungkook." Sessizce yerimden kalkıp Jungkook'un kolundan tutup koltuğa oturttum.
"Sakin kal. Şuan en az senin kadar şoktayım." Cümlemi bitirir bitirmez Yoongi'ye yandan bir bakış atmıştım.
"İkimiz de aynı durumdayız. Şimdi sana bir şey diyeceğim ve sakin kalacaksın."
"Tamam..." O kadar masum söylemişti ki bunu. Bir anlık diyeceğim şeyden vazgeçmek istemiştim.
"Tae- Taehyung yaşıyor ve onu bizzat kanlı canlı gördüm." Dediklerimi duymamış gibi olduğu yerde dona kalmıştı. Tamam... Biraz fazla sakindi.
"Jungkook!" Elimi gözlerinin önünde gezdirip kendine gelmesini sağladım. Kendine gelmeyince Jungkook'u sertçe dürtmeye çalıştım.
"Jungkook!" Yoongi beni Jungkook'tan ayırıp yüz yüze gelmemizi sağladı.
"Hoseok sakin ol sadece şaşırdı."
"Şaşırdı! Öyle mi?! Kalbimize inecek şeyler söyledikten sonra sadece şaşırdı demek ne kadar kolay dimi! Kim bilir bana daha neler söylemedin?! Yoksa sende mi ölüsün!" Kendimi tutamayıp hıçkırarak ağlamaya başladım. Kendimi durduramıyordum... İçimde öyle bir acı vardı ki bu acıyı öyle derinden yaşıyordum ki... Kendimi yere atıp ağlamalarıma bir ezik gibi Yoongi'nin önüne çöküp devam ettim.
"Ben! Ben anlamıyorum?! Ne yaşıyoruz biz ne yapıyoruz bilmiyorum Yoongi! Taehyung'un ölü olduğunu öğreniyorum ve bu çok normal bir şeymiş gibi bize pat diye söylüyorsun?! Söylesene sende mi ölüsün? Ben bir ölüye mi aşık oldum?"
"Sen.."
"Sus!"
"Hoseok ben üzgünüm biz olamayı-"
"Kes sesini! Gördüğüm en iğrenç insansın! Sen öyle pisliksin ki çöp olsan atılmazsın! Adi piç herif seni! Bana söylediğin kaç kelimenin hangisi doğru?!"
"Haklısın Hoseok ama zamanım geçiyor ve sana açıklama yapma zamanım yok. Lütfen bir an önce shifting yap ve yanıma gel bebeğim." Dediklerine hâlâ inanamıyordum.. bu kadar şeyin üzerine bir de yanına gitmemi bekliyordu şaka gibi...
"Siktirip git Yoongi." Daha önce kimseye bu kadar kin beslediğimi ve bu kadar kırıcı konuştuğumu hatırlamıyordum.
Yoongi benim aksime oldukça sakin bir biçimde yanıma yaklaştı. Kollarını etrafıma sıkıca sardığında korkuyla gözlerimi kapattım. Ona güvenmiyordum. Kendimi güvende hissetmiyordum.
"Uzaklaş." O beni dinlemeyip daha da yakaşarak yanaklarımı tutup dudaklarıma uzun bir öpücük kondurdu. Veda ediyor gibiydi. Hiçbir şey yapmıyordum. Bir daha shifting yapmayacağım için istediğini yapabilirdi. Son temasımız o an olarak kalacaktı ne de olsa. Dudaklarımın üzerindeki ağırlık yavaşça kendisini bir boşluğa bıraktığında gözlerimi açtım. Yoongi gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SHİFTİNG - SOPE
Fanfiction-semegi- "Hadi yapabilirim" yatağıma uzandım ve yazmış olduğum kağıdı yastığımın altına sıkıştırdım. "Keşke gerçek olsaydın" "Keşke gerçek olsaydım..." Başlangıç: 20 Nisan 2023