Kapı çalınma sesi ile uykulu gözlerimi araladım. Ne ara uyumuştum ben. Kafamı sağa çevirip bana Kuala gibi sarılmış Sebastian'a baktım. Yüzü o kadar huzurlu görünüyordu ki.
"Sebby, giriyorum!" Robin'in bağırmasıyla kendime geldim. Hızla gözlerimi ovuşturup yanımdaki bedeni salladım.
"Sebastian kalk, annen!"
Gözlerini hızla açıp ne olduğunu anlamaya çalıştı. Gözlerimle kapıyı gösterip 'annen' diye fısıldadım. Sebastian durumu anlayınca aynı anda yatakta doğrulduk. Tam annesine girebilirsin diyecekken gözleri üst kısmımda takılı kaldı. Yutkunup dudaklarını yaladı.
"Bir dakika, anne!" diye bağırdı ve beni süzdü. Yatağın içinde benim t-shirtümü aramaya başladı istemeye istemeye. Gözlerinden ve mimiklerinden bunu anlayabiliyordum.
Robin kapıda söylenmeye başlamışken Sebastian yere bakmaya akıl etmiş ve t-shirtümü bulmuştu. Bana daha çok yaklaştı ve mutsuz bir şekilde göğüslerime baktı. Bedenimi kaplayan utançla gözlerimi çevirip odada gezdirdim.
"Sizi asla kapatmak istemezdim."
Ben ne olduğunu anlamadan Sebastian burnunu göğüslerimin arasına sokmuş derince bi koklamıştı. Ardından yerinden memnun olduğunu belli eden bir inleme sesi de gelince kendimi tutamayıp koluna vurdum hafifçe.
"S-sebastian, annen burda!" sinirle fısıldadım. Üzgün bir şekilde göğüs aramdan ayrıldı. Ayrılırken de birine küçük bir öpücük bırakmayı ihmal etmemişti tabiki de!
"Sizi özleyeceğim." diye fısıldadı ve hızla t-shirtümü kafamdan aşağı geçirdi. T-shirt göğüslerimi kapatana kadar onlara bakmaya devam etmişti.
"Sebastian, artık giriyorum!" Robin hiç beklemeden kapıyı açtı. Ben hızla Sebastian'dan uzaklaşırken o da üstümüzdeki pikeyi kenara çekmişti.
"Sebbyciğim, Abigail ağlayarak çıktı diye mer-Oh yanlış bir zamanda mı geldim?" şaşkınlıkla sordu Robin. Sebastian hâlâ uyku sersemiydi ve kendine gelmeye çalışıyordu.
Sebastian göz devirip "Gel anne gel, uyuyorduk." dedi ve ayaklarını yataktan aşağıya sarkıttı. Aynısını ben de yapıp Sebastian ile aramdaki mesafeyi çoğalttım.
Robin odaya girip başımızın üstünde dikildi. Meraklı gözlerle bize bakıyordu. Ben ise utancımdan 'sevgilisinin ailesi ile tanışmaya gelmiş erkek' duruşumu sunuyordum.
"Daha demin Abigail ağlayarak çıkınca merak ettim. Daha erken gelecektim ama aşırı yoğundum. Sizi de uykunuzdan uyandırdım ama..." yatağın önündeki tabureye oturup bacak bacak üstüne atmıştı. Son cümlesini söylerken de bıyık altından sırıtarak bize bakıyordu.
Sebastian sabır dilenir gibi yapıp başını yukarı kaldırdı ve boynunu çıtlattı. Bu hareket neden bana çok ateşli gelmişti?!
"Sevgili olduğumuzu öğrendi." kısaca açıklamıştı. Uzatmanın bi anlamı olmadığını o da biliyodu çünkü.
Sebastian, Robin'e dolaylı yoldan sevgili olduğumuzu söyleyince yutkunarak ve utanarak başımı Robin'e doğru çevirdim. Tepkisinden az buçuk korkuyordum.
Korkarak çevirdiğim bakışlarımı Robin'in gururlu anne bakışları rahatlatmıştı. İkimize de o kadar güzel bir şekilde bakıyordu ki duygulanmıştım. Ama o gururlu bakış birden sırıtmaya dönünce korkmam gerektiğini anlamıştım.
"Eee, nasıl?" kafasıyla Sebastian'ı gösterdikten sonra gözleri beni buldu. Ben utancımdan girdiğim tüm renkleri aklımda tutamazken Sebastian birden bağırdı. O da utanıyordu belli.
"Anne, hadi ama!"
Robin omuz silkip sırıtarak bize bakmaya devam ediyordu.
"Amaaan ne olcak canım, siz de. Sanki ne dediysem!" dedi ve yalandan kızgın bir ifade takındı. "Neyseee ben sizi rahatsız etmiyim o halde." kıs kıs gülerek yerinden kalktı.
Robin iki cümlesiyle beni şekilden şekile sokmayı başarmıştı. Sebastian'a göz ucuyla baktığımda onun benden biraz da olsa daha iyi olduğunu gördüm.
Robin sonunda odadan çıkıp bizi yalnız bıraktığında derin bir oh çekmiştim. Sebastian da rahatladığımı fark etmiş olacak ki bana yaklaşıp dizlerimden tuttu ve beni kendisine çevirdi. Normalde böyle dururken dizlerin birbirine değmesi gerekirken benim bacaklarım Sebastian'ın bacaklarının üstünde bağdaj kurmuş şekildeydi. İkimiz de bağdaj kurmuştuk.
Yüzünü yaklaştırıp boyun girintime yerleştirdi ve büyük sesli bir öpücük bıraktı. Beklemediğim için hem ağzımdan kısık bir inilti çıkmıştı hem de Sebastian'ın bacağına tırnaklarımı batırmıştım. Yaptığım iki şey de onun bayağı bir hoşuna gitmiş olacak ki elini belime koyup beni kucağına çekmişti.
"Sebastian!" keskin bir sesle fısıldadım.
Elini belime atmış okşarken dudakları boynumda dolanıyordu.
"Efendim, yavrum?" dedi boynumdan ayrılıp gözlerimin içine bakarak. O kadar istekli bakıyordu ki kafayı yiyecektim. Kollarımı boynuna sarıp yaklaştım ona iyice. Kırmızı suratımla dudağına küçük bir öpücük bırakıp ben de onun boynuna yerleştim. Sımsıkı sarılıp aramızdaki mesafeyi kapattım. Şu an oturduğum yerin gittikçe sertleştiğini hissediyordum ama buna diyecek bir lafım yoktu.
"Uyumaya devam edelim mi?" masumca kulağına fısıldadım. Belimdeki ellerini sıkılaştırıp güldü.
"Daha deminki gibi uyuyacaksan, olur." dedi ve yüzünü yüzüme hizaladı. O kadar güzel ve masum bakıyordu ki asla hayır diyemezdim. 'Olur' anlamında kafamı sallar sallamaz dudağıma uzunca bir öpücük bırakıp alt dudağımı dişlerinin arasına aldı ve hafifçe ısırdı.
"Çok güzelsin. Bir gün gerçekten güzelliğinden öleceğim." dedi ve ellerini kalçama atıp beni kucağından indirdi.
Ellerini t-shirtümün eteklerine atıp bir çırpıda çıkardı. T-shirtü arkaya bi yerlere atıp gözlerini sütyenimden taşan göğüslerime dikti. Yutkunup başını eğdi ve burnunu aralarına geçirmek için yüzüyle hafifçe sallandırdı göğüslerimi. Ellerini sırtıma yerleştirdi ve yavaşça yatağa doğru itti beni. Yavaşça düşmem için sırtıma koyduğu elini sırtım yatağa değince yavaşça belime indirdi. Burnunu hâlâ aralarından çekmemiş derin derin nefesler alıyordu. Ben de kollarımı omzuna dolayıp saçına bir öpücük kondurdum ve yavaşça uykuya daldım.
Yazar...
"Demetrius, inanamayacaksın! Benim oğlum sevgili yapmış! Benim oğlum aşık olmuş!"
Robin, Sebastian'ın odasından çıkar çıkmaz heyecanla kocasını aramış ve durumu anlatmıştı. İçi içine sığmıyordu Robin'in. Belki de oğluna bu kasabayı sevdirecek biri olacaktı ilk defa. Bunun heyecanı ile yanıp tutuşuyordu. Belki de Sebastian hiç bir zaman annesini bırakıp Zuzu şehrine taşınmayacaktı.
"Kaç yaşına geldi, bi zahmet yapsın."
Kocasından istediği cevabı alamamıştı. Üzülerek telefonu kapattı ve cebine attı.
Bu da böyle minnak bi bölüm olsun😙
9. bölümü çok geçmeden atarımmmm✨💅🏻
8. bölümde Adeni üstsüz yatırıp sonra hiç bişi olmamış gibi başka güne geçsem olmazdı👅 ndkdkdmmddkdkkd
Bu arada Demetriustan nefrettttt.
![](https://img.wattpad.com/cover/355877922-288-k541393.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEPRESİF/ Stardew Valley SEBASTİAN/
Roman d'amourÇiftçimizin vadiye gelişini ve Sebastian ile yaşanan olayları anlatıyor. Umarım beğenirsinizzz :*