Bölüm 1~Yalanın İçinde Büyümek

1K 265 690
                                    

Herkese merhaba. Hikâyenin güncellenmiş hâliyle ilk bölümünü paylaştım. Umarım beğenirsiniz. Desteklerinizi hissettirirsiniz. Lütfen emeğe saygı diyerek oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayınız. Bölüm sonunda görüşmek üzere ❤️ 🥰

Bölüm Tarihi:30.06.2024❤️

Instagram: Kalemimdenhayaller



****************
"Siz hiç bir yalanın içinde büyüdünüz mü? Ben büyüdüm. Hem de en can yakıcı olanında..."

******************

Morarmış bir göz, patlamış bir dudak ve yıkık bir hâl... Anlık manzaramdı. Aynadan bana yansıyanlardı. Dikkatle, kendimi inceleyip zorlukla yutkundum. Kimdi bu kadın? Kimdi bu yaralı ruh? Gerçekten ben miydim? Elimi yüzüme götürüp yaralarımın üzerinde gezindim. Anında bir acıyla temas ettim. İstemsizce inledim.

"Kahretsin!"

"Canavar gibi..."

Bir çocuk görse korkabilirdi. Karşımda öyle korkutucu öyle iğrenç bir görüntü vardı. Bu duruma, dayanamayıp sinirle gülümsedim. Ne kadar inkar etmek istersem isteyeyim, gerçeği değiştirmezdim. Bu bendim. Yüzü yara bere içinde olan da ruhu yaralanan da bendim. Şehrin en kötü semtlerden birinde oturan bir gecekondu da yaşayan ve hayata küstürülen genç kadınlardan sadece bir tanesiydim. Benim gibi olan ve hatta benden daha kötü durumda olanlar da vardı. Kimileri okutulmuyor zorla okuldan alınıyor kimileri de istemediği biriyle zorla evlendiriliyordu. Kadın olmanın yükü, öyle ya da böyle sırtımıza yükleniyordu. Bazıları kaderine razı oluyor bazıları da benim gibi karşı çıkıyordu. İnadına direniyordu. Bunun verdiği hırsla fısıldadım.

"Kabullenmek yok."

"Vazgeçmek yok."

Aynadan uzaklaşıp tutsak olduğum odanın içine baktım. Oda demeye bin şahit isterdi. Rutubet kokusu, yıkık dökük duvarlar, yatak diye kullandığım alan ve yarısı kırık bir ayna... Yıllardır değişmeyen düzenimdi. Tabii buna düzen diyorlarsa! Daha doğrusu, zorunluluk diyebilirdim. Burası benim zorunluluğumdu. Küçüklükten bu yaşıma kadar süren bir zorunluluk... Duvara yaslanıp kollarımı birbirine kavuşturdum. Burada yapacak bir şeyim yoktu. Kapımı kilitlemişlerdi, başıma da bir gardiyan dikmişlerdi. Yani annemi... En azından elimde telefonum olsaydı. Birileriyle iletişime geçerdim. Ama o da yoktu. Kendilerince bir ceza veriyorlardı. Neymiş? Akıllanacakmışım. Sözlerinden dışarı çıkmayacakmışım. Bir telefon mu beni durduracaktı? Yoksa burada tutulmak mı? Eğer böyle düşünüyorlarsa yanılıyorlardı. Karşılarında o küçük Derin yoktu. Hayaller kuran saf kız yoktu. Aksine acılarından güç alan, buradan kurtulmak için gün sayan biri vardı. Kendi elleriyle bu duruma getirdikleri biri...

"Sizden korkan sizin gibi olsun." deyip kaşlarımı çattım. Bu sırada, bir tıkırtı duydum. Biri pencereye vurdu. Gelenin kim olduğunu az çok tahmin ettim. Hızla pencerenin önüne gittim. Orada telaşla beni bekleyen Leyla'yı gördüm. O an, Leyla'nın bakışları yüzüme odaklandı. Her bir yara izinde gezindi. İçi gitti. O ela gözleri hızla doldu. Sanırım bana üzülen tek kişi oydu. Biricik arkadaşım Leyla. Pencereyi açtığımda ağlamaklı bir ses çıkardı.

"D-Derin..."

Zoraki gülümsemeye çalıştım. Ben iyiyim dercesine... Başarabildim mi? Elbette ki hayır!

"Leyla..."

"Allah'ın cezası herif! O yaptı değil mi?"

Başımla onay verdim.

"Çok acıyor mu? Of benimki de soru! Tabii ki acıyordur." dedi. Ağlamamak için direndi. Ama bu mümkün olmadı. Bana baktıkça dağıldı. Gözünden bir damla yaş süzüldü.

HAYATINI ÇALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin