3.BÖLÜM

208 36 17
                                    

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.

İyi okumalar!

______________________________________

Bir cam bardak gibiydim ama kırılmış bir cam bardak. İçine ne kadar su doldurmaya çalışsam da hep dökülecekti, hiçbir zaman tam anlamıyla dolamıyacaktım.
Gözlerimi onun maviliklerine değdirdim. Bir zamanlar beni boğan mavilikler.

"Aynı şeyi senin için söyleyemeyeceğim Aytunç Kaya. Seni görmek midemi bulandırmaktan başka birşey yaptırmıyor." dedim. Öyleydi midem bulanıyordu. Geçmiş, onu her gördüğümde aklıma gelecekti. Ne kadar geçti desem de. Koca bir kahkaha attı. Üç adım attı bana bende çenemi daha da kaldırdım. Dik durmalıydım. İsminin anlamını taşı Lora Asi.

"Neden öyle diyorsun ama geçmişimizi unuttun mu yoksa? Hatırlatmamı ister misin?" dedi.

Bunu tüm beyin hücrelerimle algılamaya çalıştım. Sadece dondum. Algılayamadım sanki bir an. Gözlerim fal taşı gibi açılırken Aytunç bana bir adım daha atmaya yelteleniyordu ki birşey oldu. Aytunç'u artık göremiyordum. Önümde bir beden vardı. Bu Viran'dı. Başından beri buradaydı. Gitmemişti.

"Eğer biraz daha burda kalıp o iğrenç sesinle konuşursan sana çok tatmin edecek bir cevap veririm. Ve emin ol unuttuğun her an senin için zevkle hatırlatırım" dedi.

( Yalnız ben düştüm sizde düştünüz mü ? )

Biraz kenara çekilip Aytunç'a baktım. İğrenç bir gülümsemesi vardı. Onun herşeyi iğrençti. Bana bakmaya çalıştı. Viran eliyle kolumu tutup beni arkasına çekti. Pardon bende kendimi koruyabilirim yani. Bunu diyecekken 15.yaşım aklıma geldi. Pek kendimi korumuşa benzemiyordum. Ama yanına geçtim yine de eli kolumdaydı. Bana bakmıyor sadece kaşları çatık bir şekilde Aytunç'a bakıyordu.

"Ooo Lora Hanım'a bakın. Sevgilin mi yoksa ha ? Ona geçmişini anlattın mı ? Benimle olan geçmiş-" cümlesini yarıda kestim. Ne diyeceğini çok iyi biliyordum.

"Kes sesini artık. Senin sesini, varlığını, adını bile duymak istemiyorum! Defol git kendi çöplüğüne." dedim. Kriz geçirmek istemiyordum. Burda değil, onun karşısında değil.

"Vay sevgilim değil demedin. Sevgilin var yani ? Benden başkası olamaz senin hayatında!" diye bağırdı. Elini bana uzatmak isterken başka bir el onun elini çekip aldı. Viran onun elini büküp arkasına çevirdi. Tek tek cümleleri bastıra bastıra kulağına söyledi.

"Eğer ki burda elini kırarsam ne olur biliyor musun? O çok sevdiğin maça katılamazsın ve bil bakalım sonraki maç kiminle ? Ben burda her türlü sağ çıkarım. O maça girer her türlü kazanırım. Sende kaybetmişliğinle kalırsın. Anladın mı beni ?" dedi. Ses tonu benim bile tenimi ürpertiyordu. Daha önce böyle bir ses tonuyla konuştuğunu duymamıştım. Onu daha önce böyle sinirli görmemiştim.

"A-anladım. Ama bende bil diye söylüyorum. Bu burda bitmedi. O maçı kazanıp seni göt edeceğim." dedi. Hayatımda küfür sevmezdim. Söylediği şey yüzümü buruşturmaktan başka bir işe yaramadı.

"Kim kimi ne edicek çok yakında öğreneceğiz. Maçı kazandığımda surat ifadeni çok merak ediyorum. Bakalım dediğin şey gibi bir hâle bürünecek misin ?" deyip Aytunç'un kolunu sert bir şekilde bıraktı. Aytunç yine gülüp bana göz kırparak gitti. Gözü oyulasıca. Hâlâ Viran'ın eli kolumdaydı. Nefes alıp yavaş yavaş aldığım nefesi geri verdim. Viran'a döndüm. O ise hâlâ Aytunç'un gittiği yere bakıyordu. Hissetmiş olacak ki o da gözlerini kapatıp açtı. Gözleri yine eski haline aldı. Sanki az önce hiç kavga etmemiş gibi az önce sanki gözlerinden ateş çıkmıyor gibiydi. Boş bakıyor diyemezdim. Mahçubiyet vardı sanki. Abartma Lora neden mahçubiyet olsun ki?
Elimi kolundan çektiğim gibi güven duygusu da gitmişti. Onun yanında kendimi güvende hissedemezdim. Hiç kimseye güvenemezdim ama bir teşekkürü hakediyordu.

RUH PARÇALARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin