15. YAŞ

86 24 2
                                    

12/04/2019

Bugün en mutlu günüm. Sırf babamı ziyaret edip aldığım notu söylemek için sabırsızlanıyordum. Merdivenlerden hızlı hızlı inmeye başladım. Son iki basamağı tam inicekken birine çarptım. Çarptığım kişi düşmemem için kolumu tuttu. Ona bakmadım. Bir elimle çantamı düzeltirken o da kolumu bıraktı.

"Dikkatli ol." dedi. Ben de başımı sallayıp ona baktım. "Teşekkürler," dedikten sonra koşa koşa bana cehennemi yaşatacak olan o eve gitmek için sabırsızlanıyordum. Erken çıkmıştım. Aldığım notu duyar duymaz hemen babamın yanına gitmek istedim. O yüzden son iki derse girmemiştim. Hemen taksiye binip evi tarif ettim. Resmen ruhumun ölümüne heyecanla gidiyordum. Kulaklığımı takıp müzik dinlemeye başladım. Gözlerimi kapatıp başımı cama yasladım. Yıllar oldu babamı görmeyeli, bedenen gözden bahsediyorum. Kokusunu, sesini ve gülümsemesini o kadar çok özlemiştim ki bazen çok zorluyordu bu özlem. Taksi yavaş yavaş dururken gözlerimi açtım. Parayı ödeyip hemen indim. Bugün evde hiç kimse olmayacaktı. Levent Bey akşama kadar eve gelmeyecek hastanede bütün evraklarını gözden geçirmesi gerekiyormuş. Annem ise arkadaşlarına gitmişti. Hâlâ anne diyordum. Kendi içimde diyordum onunla pek konuşmazdım. Hâlâ kızgındım ama bu anne dememek için sebep değildi. Belki bir gün düzelirdik. Hiçbir zaman düzelmedik daha beter hale geldik onun yüzünden. Eve girmek için anahtarlığımı çıkarttım. Deliğe sokacekken anahtar elimden kayıp düştü. Bana ölümü hatırlattı. Babamın ölümünü. Birazdan da benim olan ölümüm. Tekrar o anı yaşadım. Babamın anahtarı yerden alması sonra kapıyı açması ve gördüğü manzarayı..Ben unutamıyordum babam orda nasıl unutsun ki? Başımı iki yana sallayıp anahtarı almak için eğildim. Kötü his dört bir yanımı sarmıştı. İçeri girmek istemiyordum ama babamın yanına en temiz halimle çıkıp bu müjdeli haberi verecektim. Derin bir nefes alıp anahtarı deliğe denk getirip ve çevirip kapıyı yavaşça açtım. Hiçbir ses yoktu. Sessizlik kaplamıştı. Kapıyı yavaş yavaş kapattım. Ceketimi çıkarıp astım. Kötü his hiç geçmiyordu tam tersi dört bir yanımı tam anlamıyla sarmıştı. Yürümeye başladım. Merdivenlere geldim basamakları teker teker çıktım. Aynı şekilde inmiyecektim bilmiyordum. Kapımın önüne geldim. Elimi kapının koluna attığımda yan taraftaki odaya baktım. Annemin odasıydı. Belki pişman olmuştur. Belki yaptıklarından utanıyordur. Belki de onunla konuşmam gerekiyordur. Babamdan sonra onla konuşmam gerekirdi. Belki de barışırdık. Belki de geçmişi sineye çekebilirdik. Kapının kulpunu açıp içeri girdiğimde hiç beklemediğim biri vardı. Aytunç vardı. Onun burda ne işi vardı? Sevmiyordum onu. Tiksiniyordum ondan. Elinde bir içki şişesi vardı. Durmadan içiyordu. Diğer elinde ise çakmak vardı. Bir yakıp bir söndürüyordu. Kapının açıldığını duymuş olacak ki arkasına döndü. Yüzünde iğrenç bir gülümseme vardı. Bilseydim..Ne yapacağını bilseydim o saniye ordan giderdim. Ruhumun parçalayacağını bilseydim keşke. Ayyaş olmuştu. Hiçbir zaman içkiyi sevmezdim, içmezdim de. Konuşmaya başladı.

"Ooo Lora Hanım teşvik etmiş sonunda. Biz de seni bekliyorduk." dedi. Biz mi? Kim vardı ki başka? Gelecek olan kişi beni daha da öldürecek olandı. Yavaş yavaş yanıma gelmeye çalıştı. Düzgün yürüyemiyordu pek ama ayık gibiydi de. Gelip kolumu tuttu. Sinirle itekledim, bir adım geri gitti. Şu an ayık olsaydı asla gerilemesine sebep olmayacaktı.

"Ne yapıyorsun sen burda? Defol git hemen!" dedim. Onda pek bir etki yaratmadı gülüyordu sadece. Elindeki içki şişesini yere bırakıp üzerime yürüdü. Arkamı dönüp çıkacakken kolumdan tutup yatağa fırlattı. Saçımı önünden çekerken o gömleğinin düğmelerini çözmeye çalışıyordu. Aklımdan geçenlerle gözlerimde şimşek çaktı. Hayır izin vermem. Dokunmasına izin veremem. Yapamam. Babam üzülür. Olmayan babam. Kapıya doğru koşsam hemen yakalardı beni. O yüzden yataktan kalkıp banyoya koştum. Ardımdan kapıyı kilitledim. O ise sakin adımlarla gelip kapıya vuruyordu. Yavaş yavaş yere bıraktım kendimi. Ağlıyordum, biri birşey yapmalıydı. Eve biri gelmeliydi. Ben bu eve girmemeliydim. Kapıya o kadar çok yumrukluyordu ki kırılmasına az kalmıştı. Gözyaşlarımı silip hemen ayağa kalktım. Onu durduracak birşey bulmalıydım. Hemen dolapları karıştırdım. Makas. Makas vardı.

RUH PARÇALARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin