4. BÖLÜM

147 32 9
                                    

Bu kitapta geçen kişiler ve kurumlar tamamen hayal ürünüdür.

İyi okumalar!

______________________________________

Ben ya siyah ya da beyazdım. Hayatımda griye renk yoktu. Tek çizgim vardı hep onun hizasından giderdim. Bazen düşünmüyor değildim. Ne yaptım da bunları yaşıyorum diye ? Sonra benden daha kötü şeyler yaşayanlar nasıl sabrediyorsa nasıl hâlâ hayattaysa ben de hayatta olabilirdim. Güçlüydüm. Bazen güçlü olmakta bir işe yaramıyordu ama. Beni çok seven bir annemin olmasını çok isterdim. Mesela eve geç geldiğimde telaşlanan meraklanan bir anne.. Bazı insanları görürdüm. Annelerinin kıymetlerini bilmezlerdi. Hergün oğlum / kızım nerdesin diyorlardı ama onlar ne yaparlardı; tersleyip kapatırlardı. Kıymet bilmeyenlerin anneleri çok iyiydi. Kıymet bilenlerin ise hiç anneleri olmamıştır.

Dışardan ne güzel annesi var diyorlar ama içimdeki cehennemi gözlerimden göremiyorlar.

Sabah geç uyanmıştım. Geç kaldığımı farkettiğimden beri hızlı bir şekilde hazırlanmaya başlamıştım. Bir oraya bir buraya koşturuyordum. En son çantamın içine nemlendiricimi katıp odadan dışarı çıktım. Merdivenlerden hızlı hızlı iniyordum. Levent Bey'e bile çarpmıştım o da "yavaş ol kızım kovalayan yok arkandan sadece biraz okula geç kaldın"demişti. Ona cevap bile vermemiştim. Normalde de kahvaltı etmediğim için sıkıntı yoktu. Hemen ayakkabılarımı giyindim. Fatma teyzenin benim için yaptığı börek kabını elime tutuşturup yanağımı öptü. Ona görüşürüz dedikten sonra hemen bir taksi çevirdim. Servisi zaten kaçırmıştım, otobüsle gidemezdim geç kalırdım yine en iyi yol taksiydi. Okulumun adresini söyleyip kulaklığımı çıkarttım. Karadeniz şarkılarını çok severdim. En sevdiklerimden birisini açıp başımı cama yasladım. Dışarıdaki insanları izlemek çok keyifliydi. Sadece bir tek Karadeniz şarkılarında geçmişim aklıma gelmezdi. Moralim yükselirdi. Şu anki stresimi alması lazımdı.

☄️

Taksinin parasını ödeyip hemen indim. Son 5 dakikam kalmıştı. Daha Viran'ın dünkü isteğini konuşacaktım. Atması için bir nedeni olması lazımdı değil mi ? Merdivenlere hızlı hızlı çıktım. Çarptığım insanlar oluyordu pardon deyip geçiyordum. Sınıfın kapısının önüne gelip kendime çeki düzen verdim. Nefes alıp sınıfın kapısını çalıp girdim. Hoca daha gelmemişti iyi birşeydi. Hemen sırama geçip kitaplarımı çıkarttım. Ders tarihti. Kitaplarımı özenle düzeltip hocayı beklemeye başladım. O sırada Serdar sınıfın kapısını açıp her zaman ki gibi repliğini söyledi.
"Benim adım Serdar Tezcan. Dolandırıcılar kralıyım. İki kızım var. Eyşan ile Bahar." dedi. Bütün sınıf buna gülerken ben tepkisizce duruyordum. O sırada Serdar'la göz göze geldik. Benim güldüğümü görmeyince suratını buruşturup dudağını çekiştirdi. Yanıma geldi tabikide. Dünden beri ne istiyor bu çocuk benden ?

"Kız lor peyniri niye gülmedin ? Kendimi mizahşer diye tanıtıyorum. Sen gülmeyince olmuyor ama. Bak göstereyim dudaklarını iki yana açacaksın dişlerini göstererek güleceksin." dedi. Dediğini yapmak istedim. Gözleri fal taşı kadar açılmıştı. Yapacağımı tahmin etmiyordu. Bana da sürpriz oldu.

"Oha la yaptın harbi. Artık bundan sonra kankiyiz. Aşko kuşkonmaz olacağız biz. Herkesten farklı olacağız. Herkesi ezip geçeceğiz!" dedi. Alla alla bunları biz mi yapacağız? Bi de o aşko kuşkonmaz mı dedi ?

"Yalnız o aşko kuşko, kuşkonmaz değil. Bide biz seninle kanki değiliz." dedim. Kimseye ümit vermek gibi bir niyetim yoktu. Böyle bir başıma iyiydi. Sonradan hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Çantasını alıp hemen yanıma geldi. Birşey demedim. Demek istemedim.

RUH PARÇALARI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin