1. BÖLÜM: Kabuslar-1

48 13 21
                                    

Sude Serap'tan:

Gecenin loş karanlığında, zar zor etrafı izleyerek, taşlı yolda, çıplak ayaklarımla ilerliyordum. Ayağıma batan sivri taşlar canımı acıtıyordu. Etrafta duyduğum tıkırtılar içimi ürpertirken tüylü bir canlının ayağıma sürtünerek hızlıca yanımdan geçtiğini hissettim. İşte o an kanım donmuştu sanki. Ben şu an neredeydim? Neden bu haldeyim? Neden hiç bir şey hatırlamıyorum?

Kulağıma gelen baykuş sesleri ve Kurt ulumalarının artmasıyla korkmuş ve durmak istemiştim. Evet, sadece istedim ama duramadım. Ayaklarım benden bağımsız durmadan ilerliyordu. Vücuduma hükmeden başka biri var gibiydi. Taşlı yolun sonu yoktu sanki, bir türlü bitmemişti. Ya da bana öyle geliyordu.

Karşıda etrafında yavru kurtlarla oynayan birini gördüm. Gülüşme sesleri geliyordu. Karanlıkta zar zor görebilsemde o kişinin bir kız olduğunu anlamak zor değildi. Ayrıca tam da kızın bulunduğu açıklığa ay ışığı vuruyordu. Bu onu daha net görmemi sağlıyordu.

O kız belki bana yardım edebilirdi. Buranın neresi olduğunu söyler ve evime gitmemi sağlayabilirdi. Fakat bir sorun vardı, evimin yolunu unutmuş, hafızamı kaybetmiştim...

Git gide kıza yaklaşıyordum. Bu beni mutlu ediyordu. Yanına gitmek istedim. Evet, yine sadece isteyebildim. Ayaklarım yoldan şaşmıyor, asla başka bir yere yönelmiyordu. Bu yolun nereye varacağı ise tartışılırdı.

Kızdan uzaklaşmaya başlayınca ona seslenme ihtiyacı duydum. Bağırmak istedim ama olmuyordu! Yapmak istediklerim hep istekte kalıyordu. Sesim sanki...sanki denizin altındaymış gibi boğuk ve duyulmaz çıkıyordu. Nefessiz kalıyor, canım acıyordu. Dolan gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. Çaresizce çırpınmak istedim...ama bu da istekte kaldı!

Kız sanki beni fark etmiş gibi bana doğru dönmüştü. Tam da yüzüne vuran ay ışığı, onu daha iyi seçebilmemde yardımcı oluyordu. Bir dakika, ama...ama bu bendim! Tamamıyla tıpa tıp bendim! Ellerimin titremeye başladığını hissettim. Titreme yavaşça ve acı vererek tüm vücuduma yayılmıştı. İyi de orada duran kişi bensem şuan yürüyen kişi olan ben, aslında kimdi? Ben kimdim? Adım neydi? Bu lanet olası ormanda ne işim var? Neden hala yürüyorum? Tanrı aşkına ölmek istiyorum!

Bedenim sonunda durmuş, yere yıkılmıştı. Karşımdaki ben, yavaş ve ritimli adımlarla bana yaklaşmaya başlamıştı. Arkasından ise yavru kurtlar geliyordu.

Kız durdu, kurtlar da durdu. Kız kafasını kaldırıp ulumaya başladı, aynı şekilde yavru kurtlar da uludu. Etrafta ulumaya eşlik eden daha fazla kurt oldu. Uzaktan kurtlar geldi. Dağın tepesinden kurtlar atladı. Hepside etrafımı sardı. Korkutucu görünen parlak gözleriyle bütün kurtlar bana doğru geliyordu. Anlamıştım, bu kız beni kurtarmayacaktı. Beni kurtlara yem edecekti!

Ayağa kalkmaya çalıştım, olmadı! Elime taş alıp kurtlara atmak istedim, olmadı! Bağırmak çağırmak ölmek istedim, yine olmadı! Olmadı olmadı olmadı!

Vücudum felç kalmış gibiydi, hareketsizce duruyordu. Kurtlar ise hareketliydi. İşte aradaki tehlikeli fark buydu.

İçlerindeki en iri yarı olan kurt uludu, bütün kurtlar durdu. İri yarı olan kurt, önce bana baktı daha sonra ağzını açıp salyalarını akıttı. Bu kurt bedenimden ilk ısırığı almak istiyordu! Yüksek sesle tekrar uludu ve büyük bir iştahla bana doğru koştu. Dişlerini boğazıma geçirip ilk ısırığı aldı! İşte o zaman ilk defa istediğim bir şeyi yapabilmiş çığlık atmıştım...fakat ölümün bile duyamayacağı kadar sessiz bir çığlıktı bu...

Kulağımda çınlayan alarm sesleri vardı. Rahatsız edici bir alarmdı. Sesi ürkütücüydü. Durmasını istiyordum ama olmuyordu. Bilinç altım yavaş yavaş uyanmaya başladı, ben uyanmaya başladım. Evet, hepsi bir kabustan ibaretti. Gerçek değildi. Bu hikayedeki tek gerçek olan şey ise
ölüm ve alarmdı!

KANLI ALARMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin